Dünyanın defne ihtiyacını Türkiye karşılıyor
Türkiye bitki örtüsü açısından şanslı bir ülke. Bereketli toprakları ve iklim koşulları sayesinde hayli zengin bir bitki örtüsüne sahip. Bunlardan biri var ki hem Türkiye’nin hemen her kıyısında yetişiyor hem de dünyaya ihraç ediliyor. Sözünü ettiğimiz, antik çağlardan bu yana bilinen ve geniş bir kullanım alanına sahip olan defne…
Türkiye defne üretiminin yapıldığı ülkeler arasında önemli bir yere sahip. Öyle ki dünyanın defne ihtiyacının yüzde 90’ı Türkiye tarafından karşılanıyor.
Latince adı "laurus nobilis" olan defne, aslında Akdeniz Bölgesi’ne özgü bir tür olarak biliniyor. Peki defne Akdeniz dışında nerelerde yetişiyor? Hangi alanlarda kullanılıyor ve hangi ülkelere ihraç ediliyor? Merak edilenleri aynı zamanda Kastamonu Üniversitesi Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörü olan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Çelik’le konuştuk.
Stratejik bir bitki“Defne, Akdeniz iklimine özgü bir maki bitkisi” diye sözlerine başlayan Prof. Dr. Çelik, Türkiye’de defnenin nerelerde yaygın olarak bulunduğunu açıklıyor:
“Ana yayılışını Akdeniz havzasında yapmakla beraber aslında Anadolu'nun tüm kıyı şeridinde yetişiyor. Hatay'dan başlayarak Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Balıkesir, Bursa, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Sinop gibi illerimizin kıyı şeritlerinde üretilen, yetişen bir bitki. Yayılış olarak bakıldığında genellikle ılıman iklimin etkisi altındaki yerlerde, deniz seviyesinden yaklaşık 1000-1100 metre rakıma kadar olan yükseltilerde yetişmesi mümkün oluyor.”
Türkiye’de yetişme alanı bu denli geniş olan defne, sayısız alanda kullanılabilen bir bitki. Defnenin tıbbi aromatik bitkiler kategorisinde yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Çelik, Batı Karadeniz’de yöre halkının defneye, ‘define’ dediklerini hatırlatarak geniş bir kullanım alanı olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Çelik, defnenin bu yönüyle stratejik bir bitki olduğunu ifade ederek kullanım alanlarını şöyle sıralıyor:
“Defne yaprağı aslında birçok amaçla kullanılıyor. Baharat ve aromatik tatlandırıcı olarak karşımıza çıkıyor ki balık, et, çorba, sirke ve içeceklerde tercih edilebiliyor. Diğer taraftan uçucu yağ olarak birçok sektörde kullanılıyor. Bunu kozmetik, tıbbi alanlar, farmokoloji, gibi geniş bir yelpazeye yayabiliriz. Kimya sektöründe sabun, mum, şampuan, krem gibi ürünlerde kullanılıyor. Hatta bitki çayları şeklindeki tüketimini de yaygın olarak görmek mümkün.”
Defne yaprağı dünyaya ihraç ediliyorDefne önemli ticari değere sahip bir bitki. Nitekim Türkiye defne ihracatında dünyada başı çekiyor. Dünyanın defne ihtiyacının yüzde 90’ının, yani neredeyse tamamına yakınının Türkiye tarafından karşılanması bunun en büyük kanıtı. Peki defne yaprağı özellikle hangi ülkelere ihraç ediliyor? Yanıtını Prof. Dr. Çelik’ten öğreniyoruz:
“Uzakdoğu ve Doğu Asya ülkelerine ihraç ediliyor. Ağırlıklı olarak bizim pazarımız Çin, Vietnam, Tayland, Filipinler… Bunun yanı sıra ABD, Brezilya, Myanmar ve Almanya gibi ülkeler de defne yaprağı ihraç ettiğimiz yerler arasında yer alıyor.
2000’li yıllarla birlikte defe üretimine ağırlık verildiDefne, Türkiye topraklarında çok uzun yıllardan bu yana var olduğu halde üretimine ağırlık verilmesi 2000’li yıllarla birlikte başlıyor. Üretimde daha sistematik hareket ediliyor, sahalar rehabilite ediliyor ve profesyonel ormancılık teknikleri uygulanmaya başlıyor. Tüm bu çalışmalar neticesinde defne üretiminde ciddi bir artış yaşanıyor. Öyle ki 2000’de 6 bin 500 ton olan defne yaprağı üretimi, 2010’da 15 bin 500 tona yükseliyor. 2020’de bu rakam 44 bin tonu buluyor. 2021’de 45 bin ton, 2022’de ise 47 bin tonu aşkın miktarda defne yaprağı toplanıyor.
Ancak Türkiye’nin defne üretim potansiyeli bunun çok daha üstünde. “Türkiye'de yaklaşık 150 bin hektarlık defnenin yayılış gösterdiği bir alan söz konusu” diyen Prof. Çelik, şöyle devam ediyor:
“Bunun potansiyeline baktığımızda, ileriki yıllarda rehabilitasyon çalışmalarını tamamlayıp tüm bu alanlarımızı üretimimize alabilirsek 300 bin ton gibi rakamları görebiliriz. Bu, şu andaki üretimimizin 5-6 kat fazlası kapasiteye sahip olunabileceği anlamına geliyor.”
Üretimdeki artışın elbette önemli bir ekonomik getirisi de oluyor. Prof. Dr. Çelik, bu noktada bazı verilerden bahsederek, “2000’li yıllarda yaklaşık 10 milyon dolar civarında olan defne ihracatı geliri, 2023 yılı sonu itibarıyla hem doğrudan hem de ekonomik hacim olarak yan ürünler de dahil edildiğinde 100 milyon dolara kadar yükseldi” diyor.
Kastamonu’da defne üretimi konusunda ciddi çalışmalar yapılıyorDefne üretiminin yaygın olarak yapıldığı şehirlerden biri de Batı Karadeniz’de yer alan Kastamonu... Bu konuda Kastamonu Üniversitesi ve Orman Genel Müdürlüğü arasında bir iş birliği protokolü yapılarak yol haritası belirlenmiş. Sürecin devamını Prof. Dr. Çelik’ten dinliyoruz:
“Protokol kapsamında defnenin ekonomiye kazandırılması çalışmaları başladı. Başlangıç yeri olarak Cide ilçesini seçtik. Yerelde de Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü ile hareket ettik. Cide’de 800 hektarlık bir sahayı, defne üretim sahası olarak tespit ettik. Güzel sonuçlar almaya başlayınca bu sahayı 3 katından fazla büyüterek 2 bin 700 hektara çıkardık.”
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü verilerine göre 2021’de 300 ton olan defne üretiminin 2023 sonunda 3 bin tona kadar yükseldiğinin altını çizen Prof. Dr. Çelik, hedeflerini şöyle anlatıyor:
“Şu anda Cide’de 2 bin 700 hektar bir alanda defne üretimi yapılıyor. Bunun 5 bin hektara çıkmasını planlıyoruz. Yine Cide'nin yanı sıra Çatalzeytin, İnebolu ve Abana kıyılarına kadar olan sahil şeridinde de defne üretimini yaygınlaştırmak istiyoruz. 3 bin ton olan üretimi önümüzdeki yıllarda 10 bin tona çıkarmayı hedefliyoruz.”
Defne üretimi büyük emek istiyorDefne doğal olarak yetişen bir bitki. Ancak üretim noktasında ciddi emek harcamak gerekiyor. “Hem tohumla hem de çelikle üretmek mümkün” diyen Prof. Dr. Çelik, üretim sürecini anlatıyor:
“Defnenin tohumdan üretimi biraz meşakkatli oluyor. Genellikle uç sürgünlerinden alınan çeliklerin üretimiyle, tekrar defne bitkisini yetiştirmemiz mümkün oluyor. Bunu bir yıllık sürgünlerden çelik alarak gerçekleştirmek gerekiyor. Çelikleri köklendirdikten sonra tüplere alıyoruz. Sonrasında ise sonbahar ya da ilkbahar aylarında dikerek sahalarımızı yeni defne alanlarına dönüştürebiliyoruz.”