Erdemir: “Bu şerefli vazife terk edilir mi?”
Yeniden Refah Partisi MKYK Üyesi Avrupa Koordinatörü Halid Erdemir sosyal medya hesabında yaptığı açıklamayla son günlerde yaşanan siyasi parti transferleri hakkında bir açıklama yayınladı. Erdemir paylaşımında ahlaklı siyasete vurgu yaptı. Sosyal medyadaki paylaşım şöyle:
Türkiye’de Siyasi Ahlak
''Bir süredir partiler arası transferler yoğun yaşanıyor. Geçişler siyasi olarak değerlendirileceği gibi ahlaki olarak da ele alınmasında fayda var.
Öncelikle ‘ahlak’ kelimesinin manasına bir değinelim. Ahlak, insanın kendisi dahil, tüm varlıklarla ve insanlarla ilişkilerinde nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini gösteren değer yargılarının tamamıdır. Ahlak, bir toplumda genel olarak yani top yekün uyulması beklenilen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tamamını kapsamaktadır. Ahlak terim olarak tanımından başka çeşitli kuralları da kapsar.
Ahlak gelişimin en önemli kavramlardan biri hiç şüphesiz ki, kişiliğin temel kavramlarından olan karakter ve vicdandır. Karakter, kişiliğin ahlaki boyutu olup vicdan da, bireyin kendi davranışlarını ahlaki ölçülere göre eleştirerek, bunların iyiliği-kötülüğü, yanlışlığı-doğruluğu hakkında bir seçimde bulunmasıdır. Ahlaklı olmanın beş temel kuralını karşılıklı sevgi, saygı, sabır, sadakat, sağduyu olarak ortaya koyabiliriz. Peygamber Efendimiz (SAV) ahlakın öneminden şöyle bahsetmiştir: ‘Hiç bir anne baba evladına iyi bir eğitimden ve iyi bir ahlaktan daha değerli bir miras bırakamaz.’
Siyasiler için ‘ahlak’ kavramı üçüncü kişileri de ilgilendirdiğinden dolayı ‘kul haklarına’ da sebebiyet vermektedir. Siyasilerin yozlaşması bir diğer tabirle ‘ahlaksızlaşması’ daha hafif ifadeyle etik kurallara uymaması toplumun dengelerinin de bozulmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle ahlak, siyasal yozlaşmanın önüne geçilmesini zorunlu kılmaktadır. Siyasi yozlaşmayı şöyle tarif edebiliriz. Siyasi arenada rol alan seçmenler, siyasetçiler, bürokratlar, baskı ve çıkar gruplarının bireysel çıkar sağlamak amacıyla toplumda mevcut hukuki, dini, ahlaki ve kültürel normları ihlal eden davranış ve eylemlerde bulunmalarına ‘siyasi yozlaşma’ denir. Yozlaşmanın kültürel, ahlaki, ekonomik, bürokratik, dini, ve menfaat olmak üzere birçok çeşidini sayabiliriz. Siyasi yozlaşmanın engellenmesi yanlışın karşısında doğrunun, kötünün karşısında iyinin, zararlının karşısında faydalının, zulüm ve haksızlığın karşısında ise adaletin yanında yer almak, bunların hükmünü sağlamak, bu mücadeleyi verenlerle birlikte olmaktır.
Siyasal yozlaşmanın ana sebebi, seçmenin veya siyasetçinin, ahlak değeriyle ilgilidir. Seçmenler karar merci taraf değiştirdiği gibi siyasetçiler de değiştirmektedir. Seçmenin geçişi genelde bireysel memnuniyetsizlikten kaynaklanmaktadır. Siyasetçinin geçişi ise çok yönlü olabilmektedir. Aynı zamanda bazen kendine taraf seçmeni de etkilemektedirler. Ölçüyü iyinin doğrunun faydalının adaletin tesis edilmesi olarak ortaya koymuştuk. Bu ölçüye geçişlerin olumlu, yani ahlaklı, terk edişlerin ise ahlak yoksunluğundan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Siyasetçilerin ölçüyü bulmaları seçmen sayesinde hizmet imkanına kavuşmalarını sağlamaktadır. Ölçüyü bulup terk edenlere ise seçmenlerin hakk’lı olarak serzenişine neden olmaktadır. Kendilerinin iyiye doğruya faydalıya adalete hizmet etmelerini istedikleri için oylarıyla destekledikleri kimselerin ölçüyü terk etmiş olmalarına sitem etmeleri en doğal haklarıdır. Hatta kendilerine ahde vefasızlık, saygısızlıktır. Seçmen, ölçüyü terk edip giden siyasetçiye adeta ‘neyi bırakıp nereye koşuyorsun’ dercesine hesap sormak istemektedir. Bunu yapmak istemesi haklılığından kaynaklanmaktadır.
İyinin doğrunun faydalının adaletin tesis edilmesi için çalışmaktan daha şereflisi olabilir mi? Bir takım çıkar, menfaat, imkan, makam ve rakam için bu şerefli vazife terk edilir mi?''