Fransa karıştı!

Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu sandık  çıkış anketine göre, siyasi merkezdeki Yürüyüş Hareketi'nin lideri Emmanuel  Macron ile aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi'nin lideri Marine Le Pen ikinci tura  kaldı. 

Ülkede 11 adayın yarıştığı cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylaması,  yerel saatle 20.00'de (TSİ 21.00) sona erdi.

France 2 kamu yayıncısı televizyon kanalının hazırlattığı sandık  çıkışı anketine göre hiçbir aday, cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk turda  gerekli yüzde 50 salt çoğunluğu elde edemedi.

Buna göre Macron oyların yüzde 23,7'sini alarak seçimden birinci  çıktı. Le Pen de yüzde 21,7'lik oy oranıyla ikinci oldu. Merkez sağdaki  Cumhuriyetçiler Partisi'nin adayı François Fillon ve aşırı solcu aday Jean-Luc  Melenchon ise yüzde 19,5'er oy aldı.

İlk turda ilk iki sırayı kazanan Macron ve Le Pen, 7 Mayıs'ta  düzenlenecek ikinci tur oylamada yarışacaklar.

İkinci turda kazanan aday, 14 Mayıs'a kadar Cumhurbaşkanı François  Hollande'dan görevi devralacak.

Macron'dan reform sözü

Fransa’da En Marche" (Yürüyüş) Hareketi'nin lideri  Emmanuel Macron, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması halinde sorunların çözümü  önünde engel olan sistemi reformdan geçirme sözü verdi. 

Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunu önde bitiren Macron, Paris'te  seçmenlerine hitap etti.

Macron, "Eğer iki hafta sonra seçimi kazanırsam, 30 yıldır sorunların  çözümü önünde engel olan sistemi reformdan geçireceğim." dedi.

"Siyaset yaşamında yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi." diyen Macron,  "Yapılması gereken çok iş var, ancak sizin de vereceğiniz destekle ben bu göreve  hazırım." ifadesini kullandı.

Fransa'da ilk defa merkez sağ ve merkez sol parti adaylarının ilk tur  sonucunda birlikte elendiklerini kaydeden Macron, Fransız seçmenin, bu seçimde  büyük bir değişime imza atarak, ülkede artık köklü bir değişiklik istediğini  gösterdiğini  söyledi.

Macron, "Biz bir yıl içinde Fransız siyaset yaşamının görüntüsünü  değiştirdik." diye konuştu.

Seçilirse bütün Fransızların cumhurbaşkanı olacağını kaydeden Macron,  "Bütün Fransızları birleştirmek benim en büyük ödevim olacak." dedi.

Macron, güçlü bir Fransa ile AB'nin yeniden inşasının da önceliği  olacağı mesajını verdi.

Macron konuşmasında, seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ikinci  turda kendisini destekleme sözü veren Cumhuriyetçilerin adayı François Fillon ve  Sosyalistlerin adayı Benoit Hamon'a da teşekkür etti.

Bu arada Cumhurbaşkanı François Hollande'ın, ilk tur seçim  sonuçlarının açıklanmasının ardından Macron'u arayarak tebrik ettiği bildirildi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in sözcüsü de Juncker'in,  ilk tur başarısından dolayı Macron'u tebrik ettiği, ikinci turda da başarılar  dilediğini açıkladı.

Le Pen'den ilk açıklama

Fransa'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu sandık çıkış  anketlerine göre ikinci tura kalmayı başaran aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN)  Partisi'nin lideri Marine Le Pen, Fransız halkını Cumhurbaşkanlığı Sarayı  Elysee'ye götürecek ilk aşamanın geride kaldığını belirtti. 

Le Pen, ilk sonuçların açıklanmasının ardından seçmenleriyle bir araya  geldiği kampanya merkezinde kameraların karşısına geçerek sonuçları  değerlendirdi.

Seçmenlerine teşekkür eden Marine   Le Pen, "Fransız halkını Elysee'ye  götürecek ilk aşama aşıldı. Bu bir kez ele geçen bir fırsattır. Vahşi  küreselleşme medeniyetimizi tehdit ediyor." dedi.

Bu sonuçlarla Fransız halkının kültürü, bağımsızlığı ve refahının  sorumluluğunu omuzlarına yüklediğini ve bunu gururla taşıyacağını belirten Le  Pen, "Fransız halkını özgürleştirmenin ve halkın adayına oy vermenin vaktidir.  Yıkım döneminin sonunda şimdi ulusal birliğe çağrı yapıyorum. Tüm yurtseverleri,  kökeni ve yönelişi ne olursa olsun, Ulusal Cephe projesinin arkasında durmaya  davet ediyorum." diye konuştu.

Marine  Le Pen, ikinci tur oylamanın da son derece hayati öneme sahip  olduğunu kaydederek, "Ya eskisi gibi kitlesel göçler, düzensizlik, teröristlerin  serbestçe dolaşımı gibi bir sistemin devamına ya da kimliğimizi koruyan sınırları  kapatılmış ve Avrupa Birliği'nden (AB) çıkmış bir Fransa'nın tercih edileceğini"  ifade etti.

Aşırı sağcı lider ayrıca, kendisinin halkın adayı olduğunu belirterek,  rakibi Emmanuel Macron'un ise uluslararası lobilerin ve finans çevrelerinin  desteğiyle Fransa için bir yıkım olacağını iddia etti.

Seçimlerle ilgili bir televizyon kanalında canlı yayına katılan Ulusal  Cephe'nin kurucu lideri Jean-Marie Le Pen ise sonuçları, "Ben kızım Marine'e göre  daha ayrıştırıcı biriydim. Marine, birleştirmeyi başardı." sözleriyle  değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı ilk tur seçiminin resmi olmayan sonuçlarına göre, 11  adaydan hiç birisi seçilmek için gerekli olan yüzde 50 oranında oyu alamadı.

Buna göre en fazla oyu alan ilk iki aday Le Pen ve bağımsız aday  Macron, 2'nci tura çıkmayı başardı.

Seçimde dikkati çeken bir diğer olay ise "Fransa tarihinin iki köklü  geleneği, merkez sağ ve merkez solu temsil eden partilerin adaylarının yarış dışı  kalışı" olarak gösteriliyor.

Sonuçlar Paris'te protesto edildi

Fransa'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda, Yürüyüş  Hareketinin lideri Emmanuel Macron ile aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisinin lideri  Marine Le Pen'in ilk iki sırada yer alması, kendilerini "faşizm karşıtı" olarak  niteleyen grupların tepkisine neden oldu. 

Cumhurbaşkanı seçimin ilk turu sandık çıkış sonuçlarının açıklamasının  ardından, ikinci tura kalamayan Jean-Luc Melenchon taraftarı olan ve "faşizm  karşıtı" şeklinde kendilerini ifade eden yüzlerce kişi, Paris'in tarihi  meydanlarından Bastille'de toplandı.

Göstericilerin meydanın ortasındaki heykelin çitlerini çıkarıp,  güvenlik güçlerine şişe ve yanıcı maddeler atması üzerine iki taraf arasında  çatışma yaşandı.

Fransa'nın Strazburg kentinde de protesto gösterilerine güvenlik  güçleri müdahalede bulundu.

İki aday ipi göğüsledi

Fransa'daki cumhurbaşkanı seçiminin sandık çıkış  anketlerine göre 7 Mayıs'taki ikinci turda yarışmaya hak kazanan "En Marche"  (Yürüyüş) Hareketi'nin lideri Emmanuel Macron ile aşırı sağcı Ulusal Cephe  Partisi'nin lideri Marine Le Pen, kurulu sisteme alternatif fikirleri ile seçmen  oylarını aldı. 

İktidardaki Sosyalist Partinin eski Ekonomi Bakanı olan ve partisinden  ayrılarak merkezde bir oluşum kuran Macron'un henüz bir yılı geçmeyen hareketiyle  cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunu geçebilecek potansiyeli yakalaması, daha çok  arkasındaki medya desteğine bağlanıyor.

Emmanuel  Macron'un, medyanın önemli bir kesimi tarafından adeta  "parlatıldığı" düşünülüyor.

Bir mülakatında "politik arenadaki boşluktan faydalandığını" itiraf  eden Macron, "belirli bir politik ideolojiyi benimsemediğini", "ne sağda ne de  solda olduğunu" belirtmişti.

Annesi ve babası doktor olan ve ülkenin kuzeyindeki Amiens şehrinde  doğan Emmanuel   Macron'un yaşamının önemli bir bölümünü 16 yaşındayken,  kendisinden 24 yaş büyük Brigitte Trogneux isimli tiyatro öğretmenine aşık olması  ve daha sonra 2007 yılında onunla evlenmesi şekillendiriyor.

Ailesinin itiraz etmesine rağmen Macron'un sürdürdüğü bu ilişki, onun  özgür ve kararlı karakterinin yansıması olarak değerlendiriliyor.

Paris'te gördüğü öğrenimin ardından maliye müfettişi olan Emmanuel    Macron, daha sonra bir müddet bir yatırım bankasında çalıştı.

Sosyalist Parti kariyeri

Sosyalist Parti'ye 2006 yılında katılan Macron, François Hollande'ın  ilk hükümetinde 2012-2014 yıllarında Hollande'ın genel sekreter yardımcılığı  görevini yürüttü. Emmanuel   Macron, daha sonraki hükümette Ekonomi Bakanı olarak  atandı.

Ekonomi Bakanı iken iş çevreleri ile ilişkileri çok iyi olan Macron,  kamuoyundaki yoğun itirazlara ve protestolara rağmen Hollande ve dönemin  başbakanı Manuel Valls'in desteğiyle çalışma hayatıyla ilgili pek çok  düzenlemenin hayata geçirilmesini sağladı.

Bir yıllık bir hareketle iktidara aday

 "En Marche" (Yürüyüş) Hareketi'ni Nisan 2016'da kuran Emmanuel    Macron, Ağustos 2016'da ise bakanlık görevinden istifa etti.

Macron, ekonomi politikalarında kendisini "liberal", sosyal konularda  "solcu" olarak tanımlıyor.

Emmanuel  Macron, Sosyalist Parti'nin önemli isimleri eski Başbakan  Manuel Valls ve Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın desteğini de almıştı.

İnsani ilişkilerindeki yeteneği ile bilinen ve pragmatik olarak  tanımlanan Macron'un politik programı ise "tutarsız" olarak görülerek pek çok  açıdan eleştiriliyor.

Macron'un cumhurbaşkanı olma şansının artmasının en önemli nedenleri  ise Sosyalist Parti'nin adayı Benoit Hamon'un aşırı sola kayan politikalar  önererek kamuoyu desteğini kaybetmesi, merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi  adayı François Fillon'un yolsuzluk iddiaları nedeniyle yara alması gösteriliyor.

Emmanuel  Macron'un seçmen gözündeki en büyük sorunu ise genç  siyasetçinin ekibinin de genç ve tecrübesiz olması.

Cumhurbaşkanı seçimini kazanması halinde Macron'un, yine bu yıl  yapılacak parlamento seçimlerinde nasıl bir performans sergileyebileceği ve  kadrosunu kimlerden oluşturabileceği konusu, seçmen nezdinde tartışılan önemli  bir konu.

Le Pen'in aşırı sağdan merkeze kayma arayışı

Ulusal Cephe (FN) Partisi'nin kurucusu ve ilk lideri babası Jean-Marie  Le Pen dolayısıyla neredeyse "aşırı sağ" geleneğin içinde doğmuş olan Marine Le  Pen'in kişiliğini ve politik çizgisini çocukluğundan itibaren yaşadığı deneyimler  derinden etkilemiş.

Fransa cumhurbaşkanlığının en güçlü adaylarından Marine Le Pen'in  babası gibi politika yapma kararı vermesinde belki de en önemli etken, henüz 8  yaşındayken Paris'teki evlerinin bombalanması olmuş.

Otobiyografi kitabında 8 yaşındayken evlerinin önüne konulan 5  kilogramlık dinamitin patlamasıyla yaşadığı şoku unutmadığını anlatan Le Pen, 2  ablasıyla birlikte binanın ön kısmının tamamen parçalara ayrıldığını gördüğünü  belirtiyor.

Henüz FN kurulalı 4 yıl olmuş ve parti sadece antisemitik  açıklamalarla bilinirken, 1 Kasım 1976'da yapılan bu saldırının failleri ise  halen bulunabilmiş değil.

FN'e üyelik

Parti saflarına çok genç yaşta 1986'da katılan Marine Le Pen, yüksek  öğrenimini tamamlayıp avukat olmasının ardından da 1998'de FN'in bölge meclisi  üyelerinden biri olarak seçildi.

Avrupa Parlamentosu milletvekili olarak 2004 yılından beri görev yapan  Le Pen, FN'in liderliğine ise 2011 yılında oyların yüzde 67,65'ini alarak geldi.  Marine   Le Pen böylece, 1972 yılından beri partiyi yöneten babasının yerini  almış oldu.

Ülkede 2012 yılında düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi kampanyasında  işsizliği ve yasa dışı yollardan ülkeye girmiş göçmenleri gönderme vaadini ön  plana çıkararak yüzde 17,9 oy alan Le Pen, François Hollande ve Nicolas  Sarkozy'nin ardından 3'üncü oldu.

Mayıs 2014'te Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise Le Pen  liderliğindeki FN yüzde 24,9 oyla Fransa'da seçimlerden birinci parti olarak  çıktı.

Bu oy oranını bu yılki cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda da  yakalamayı hedefleyen 48 yaşındaki Marine   Le Pen'in partisine destek, Avrupa  Parlamentosu'nda yolsuzluk yaptığı iddiaları üzerine geriledi.

Aşırı sağcı babasından daha demokrat ve cumhuriyetçi olarak  değerlendirilen Le Pen, babası Jean-Marie Le Pen'i, kamuoyunda tartışma yaratan  bazı açıklamalarından ötürü 20 Ağustos 2015'te partiden ihraç ettirdi.

Müslümanlara karşı tutumu

FN'in lideri seçilmeden önce 2010 yılında özellikle Müslümanlara karşı  sert bir çizgi benimsemiş olan, hatta Müslümanların cuma namazını cami dışında  kılmasını "Alman işgaline" benzeten Marine   Le Pen'in, Müslümanların "Fransız  toplumuyla uyumlu yaşayabileceği" fikrine evrildiği gözleniyor.

Ancak Le Pen'in geçmişteki "sokaklarda bile başörtüsünü yasaklayacağı"  yönündeki söylemleri, Müslümanlardan oy almasını güç kılıyor.

Marine Le Pen'in Müslümanlara karşı yaklaşımında son dönemde bir  yumuşama görülse de deneyimli gazeteci Alain Duhamel bir mülakatında, "FN halen  Müslümanlara dolaylı olarak saldırıyor." ifadelerini kullandı.

Antisemitik açıklamalarıyla zaman zaman gündeme gelen babasından  farklı olarak Le Pen'in, Yahudi cemaatinin liderleri ile de temas kurduğu ve  hatta belirli bir oranda Yahudi oy tabanı olduğu biliniyor.

Çok sayıda siyasetçiden Macron'a destek

Fransa'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu sandık çıkış  anketlerine göre Emmanuel Macron'un ikinci tura kaldığının açıklanmasının  ardından Başbakan Bernard Cazeneuve başta olmak üzere birçok siyasetçi, ikinci  tura kaldığı bildirilen ikinci aday aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri  Marine Le Pen'e karşı seçmenleri Macron'a oy vermeye çağırdı. 

Kamu yayıncısı France 2'nin Fransa'da cumhurbaşkanı seçimin ilk turu  sandık çıkış anketlerine göre, Macron ve Le Pen'in ikinci tura kalmasıyla ülkede  ilk kez merkez sağ ve merkez soldaki iki ana parti yarış dışı kaldı.

Sandık çıkış anketlerinin ardından Fransız siyasetçiler, ikinci turda  aşırı sağcı Le Pen'in cumhurbaşkanı seçilmemesi için Macron'a oy verilmesi   çağrısında bulundular.

Başbakan Cazeneuve, Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, Sosyalist  Parti'nin adayı Benoit Hamon, Cumhuriyetçiler Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı  François Fillon, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, eski Başbakan Manuel Valls,  Macron'a oy verme konusunda çağrı yapan siyasetçiler arasında yer aldı.

Başbakan Cazeneuve, seçimin ardından yaptığı konuşmada, Ulusal Cephe  Partisi'nin neden olduğu 2002'deki şokun ardından bugün de ikinci tura kalmasının  cumhuriyetçileri açık ve güçlü bir duruşa davet ettiğini belirterek, "Ulusal  Cephe'nin Fransa'yı geriye götürecek feci projesine son vermek için  cumhuriyetçileri ciddiyetle Emmanuel Macron'a oy vermeye çağırıyorum." dedi.

Ayrault, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Açık bir seçim:  Bütün sol ve bütün cumhuriyetçilerin Fransa, Cumhuriyet ve Avrupa için Emmanuel  Macron'a oy verme noktasında seferber olması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı için ilk turda yarışan Fillon, konuşmasında, Le  Pen'in Avrupa Birliği'nden (AB) çıkma ve ortak para biriminden ayrılma  konusundaki söylemleri ile daha kapalı bir Fransa'yı içeren programına vurgu  yaptı ve taraftarlarına Macron'a oy verme çağrısı yaptı.

Sosyalist Parti'nin adayı Hamon, konuşmasında, solun ölmediğini  kaydederek, seçmenlerine "Sizi Emmanuel Macron'a oy vererek Ulusal Cephe'yi ve  aşırı sağı en güçlü şekilde yenmeye davet ediyorum." diye konuştu.

Paris Belediye Başkanı Hidalgo ve eski Başbakan Valls de aşırı sağa  karşı Macron'u destekleme çağrısında bulundu.

Macron ankete göre yüzde 62 ile önde

Cumhurbaşkanı seçimi ilk turu oylamasının sandık çıkış  anketlerine göre ikinci tura yükselen "En Marche" (Yürüyüş) Hareketi'nin lideri  Emmanuel Macron, yapılan bir başka ankete göre, ikinci turda seçmenlerin yüzde  62'sinin oyunu alarak cumhurbaşkanı olabilir. 

Kamu yayıncısı France 2 televizyonunun Ipsos-Sopra Steria şirketine  yaptırdığı ankete göre, iki adayın yarışacağı ikinci turda Macron, oyların yüzde  62'sini alabilecek.

Sandık çıkış anketlerinin belli olmasının ardından Fransız nüfusuna  göre belirlenmiş farklı gruplardan 2 bin 24 kişinin katıldığı ankette, Emmanuel    Macron'un rakibi Marine Le Pen yüzde 38 oy alabiliyor.

Nusretli paylaşım

Fransa İçişleri Bakanlığı twitterdan Nusretli paylaşımıyla Fransızlara oy verin çağrısında bulundu.

Fransa içişleri Bakanlığı dünyaca ünlü et tuzlama hareketiyle tanınan restoran zinciri sahibi Nusret Gökçenin fotoğrafını paylaşarak, İşte o gün geldi! Oy kullanmak için bulunduğunuz şehre göre saat 19.00a veya 20.00ye süreniz bulunuyor. paylaşımını yaptı.

Bakanlık Nusretin fotoğrafını montajlayarak beyaz tşörtünün üzerine Fransızca, OuiJe vote, evet oyumu kullanıyorum, yazdı, #VoteChallenge ve #ElectionPresidentielle2017 etiketleriyle paylaştı.
 

6 maddede Fransa seçimleri
Popülistler, oyların yüzde 49'unu aldılar. Sol kanatta kan kaybı beklenenden fazla gerçekleşti. Aşırı sağ hırpalansa da gücünü koruyor.

Pierre Briancon*

Fransız seçmenler ilk turda, 7 Mayıs’taki başkanlık seçiminde için yarışacak olan merkez adayı Emmanuel Macron’u ve sağcı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’i seçti.

Şu âna dek sayılan oylarla Macron, Le Pen karşısında 21,5’e karşı yüzde 23,8 oy oranı ile ilk turun galibi oldu. Cumhuriyetçi Parti’nin muhafazakâr adayı François Fillon ve sol aday Jean-Luc Melenchon, sırasıyla oyların yüzde 19.9 ve yüzde 19.6’sını elde etti.
Pazar günkü ilk turda öne çıkan altı nokta şunlar oldu:

1. Değişiklik ve yenilenme

Popüler Sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ın eski Ekonomi Bakanı Macron hem Fillon hem de Sosyalist aday Benoît Hamon’un takipçilerini oy vermeye çağırmasının ardından cumhurbaşkanlığını kazanma yolunda en çok desteklenen kişi oldu. Fillon, “Hiçbir şey, aşırı sağa oy vermekten daha kötü olamaz.” dedi. Macron, çoğu ankette sürekli olarak Le Pen’e karşı 60/40 oranında önde görünüyordu.

Fransızlar, üç yıl önce bir sonraki muhtemel başkan adayı olarak aktif siyasete girmesi istendiği sırada, bir kumsalda bisiklet kullanmakta olan bir adayı tercih etmiş görünüyor; İki yıl önce, Hollande’ın kabinesine giren bakan, cumhurbaşkanının Sosyalist Partisi’nden olumsuz tepkiler alan bir adamdı. Ve bir yıl önce, büyük bir Fransız kentinde belediye başkanlığı adaylığına koşuşturmanın hararetini yaşarken, geleceği belirsiz bir “siyasi hareketi” sıfırdan başlatan bir kişiydi.

Seçmenler, Macron’u tercih ederek Avrupa Birliği’nden övgü alan ve reformlarda bulunmayı taahhüt eden bir adayı seçmiş oldu; Mitinglerinde tekrarladığı üzere AB’nin Fransa için bir problem olmadığını, aksine bir çözüm yolu olduğunu belirtti.

Macron’a rakiplerini saf dışı bırakan etkili manevralar da yardım oldu; özellikle de Fillon hakkındaki skandallar ve Hamon’un talihsiz kampanyası. Fakat Le Pen’e karşı kazandığı kolay zafer, aynı zamanda karamsarlığa karşı iyimserliğin zaferidir.

Seçmenlerin adayların karakterine ya da programlarına duyduğu yakınlık konusunda, tercih ettikleri ya da Fransa’da uzun süredir hüküm süren geleneksel parti ve politikacılar neslinden kaçıp kaçmadığını iddia etmek zor olduğundan, seçim başarısına dair bir belirsizlik mevcut.

2. Popülizm hırpalansa da hala ayakta

Marine Le Pen, şubat ayı başlarında oyların yüzde 28’ini aldı; ancak ışıltısız ve ilgi çekici olmayan kampanyası sebebiyle düşüş yaşadı. Pazar günü ortaya çıkan sonuç, seçim kampanyasının son günlerinde öngörülen en düşük seviyede gerçekleşti. Öte yandan, Jean-Luc Melenchon’un %19’luk artısıyla birlikte, popülistlerin toplam oyların %40’ından fazlasına sahip olduğu görülüyor; ilk turda yarışan birçok yan adayı eklersek, oran %49’a yükseliyor. Başkanlık seçimi, Fransa’nın küreselleşme ve Avrupa ile entegrasyondan yana olan kesimiyle, açık bir ekonominin sosyal sorunların en başta gelen nedeni olduğunu öne süren kesimle yaşanan büyük bölünmeyi törpülemesi mümkün görünmüyor.

Şayet Macron cumhurbaşkanlı seçimini kazanırsa, Fransız seçmenlerinin neredeyse yarısının endişe ya da düşmanlıklarının üstesinden gelme konusunda hızlı olmak zorunda kalacaktır. Daha da öncesinde, ikinci turda çekimser kalmayı tercih edecek çok sayıdaki Melenchon seçmeniyle uğraşmak durumunda kalabilir. Macron ve kampanya platformu karşısında hem sol kesim hem de Sosyalist Hamon tarafından yürütülen caydırıcı eleştiriler, bazı seçmenleri etkilemese de bir kısım seçmeni etkiliyor. Dahası, Melenchon’un anketlerde son üç haftadaki ani yükselişi, kısmen ikinci turda asıl tercihlerine dönebilecek kimi Le Pen seçmenlerini yanına çağırmasından kaynaklanıyordu.

3. Parlemento seçim kampanyası Pazartesi başladı

Şimdi, seçimde bir adım önde olan Macron, meclis çoğunluğunu inşa etmeye odaklanmalı ve bu olmazsa, haziran ayının başlarında kendi rolünü simgesel ve saygıdeğer bir parti başkanlığı haline getirmelidir. Sosyalist kesimlerin ve bölgesel yönetimlerin resmi desteği, ikinci turda onu destekleyecekleri anlamına gelmiyor; her iki partiden liderler pazar gecesi bunun işaretini vermişlerdi. “Macron Yürüyor” hareketi, haziran seçimlerinde Ulusal Meclis’e (alt kanadına) 577 aday sunacak.

Pazar gecesi yaptığı konuşmada Macron, gecikmeksizin parlamento grubunu oluşturmaya başlayacağını açıkladı. Bu konuda hem Cumhuriyetçi hem de Sosyalist partinin üyelerinden yardım görmek istiyor. “Fransa’da bir reform gerçekleştirmek ve Avrupa’yı yeniden dizayn etme hususunda (kendisiyle aynı fikirde oldukları sürece) yardımın nereden geldiğinin önemi olmadığını” ifade etti.

Önünde bazı sıkıntılar mevcut. İlerleyen haftalarda, “yeni yüzler, yeni yetenekler” konusundaki arzusunu parlamentoda gerçekleştirme ve somut bir çoğunluk kazanma ihtiyacı ile eşit sayıda kadın ve erkeği aday göstereceğine ilişkin sözünü de yerine getirmek durumunda. İkinci turda kazanmak için gerekli ivmeyi yakalaması gerekiyor. Haziran ayına dair yapılan anketlerde öne geçmek isteyen Cumhuriyetçilerin hayâl kırıklığını ve enerjisini hafife alabilir.

4. Lideri olmayan bir sağ

Geçtiğimiz kasım ayında Cumhuriyeçi Parti’nin başkanlık seçiminin sürpriz galibi olan Fillon, partisinin adayı Lionel Jospin’in Jean-Marie Le Pen (Marine’in babası) tarafından ikinci turda saf dışı bırakılmasıyla, 2002’de Sosyalistlerin yaşadığına benzer bir siyasi çöküş yaşadı. Fillon yoksul bir kampanyacıydı; adaylığı, kendisine karşı resmi ceza soruşturmasına yol açan skandallar yüzünden sekteye uğramış ve merkez seçmenleri kışkırtan toplumsal konularda sert bir kampanyaya karşı koymaya çalışmıştı.

Cumhuriyetçiler, şimdi bir liderleri olmaksızın ve birbirlerine karşı farklı hiziplere yol açan ve haftalarca sürecek bir iç çekişme döneminden geçecek. Gölgelerde bekleyen Sarkozy ise, partisini haziran ayında zafere götürmeyi veya süreci en az hasarla atlatmayı uman Fillon’a karşı eski başkan ve başarısız aday konumunda.

Sarkozy, 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hayatta bir kez yaşanabilecek ve kaybedilmemesi gereken bir yarışma olduğunu düşünen muhafazakâr seçmenlerin yaşadığı hayâl kırıklığına güveniyor. Ve Macron, merkez sağ seçmenlerin büyük bir bölümünü yanına çağırıyor olsa bile haziran ayına yaptığı çağrının muhataplarının, kendi Yürüyüş’ünü tercih edecekleri kesin değil.

Cumhuriyetçiler parlamentoda çoğunluğu kazanmayı başarırsa, Macron muhafazakâr kesimden bir başbakan seçmeli ve “ortak yaşam” olarak adlandırılan bir dönem boyunca da hükümeti iki kesim arasında paylaştırmalı.

5. Sosyalist partilere veda

Son birkaç hafta içinde beklendiği üzere, oyların %6’sından biraz fazlasını alan Benoît Hamon, partisini 1969’da ulaşılan en düşük oran olan %5’lik seviyeye çekmiş oldu. İki yıl boyunca kriz ve ruh-arayışı sonunda bu süreç François Mitterrand tarafından yeni bir parti kurulmasıyla 1971’de sona ermişti.

Hamon, Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ılımlı ekonomi politikasını en sert eleştiren bakanlarından biriydi. Partinin adaylığını ultra-sol ütopik bir platform üzerinde kazanmaya devam etti. Partinin reformist-liberal kanatları ile ilkelerin saflığına daha fazla odaklanmayı talep eden sol görüşlü kesim arasında uzun zamandır devam eden bölünmeyi öne çıkardı. Macron’a karşı “şiddet sözcülüğü” olarak nitelendirilen ölümcül kampanyası, sonuçta sadece seçmenler ve parti yetkilileri arasındaki mesafeyi büyüttü.

Partinin iki rakip kanadının, milletvekilliği seçimi yaklaşırken ve çok sayıda milletvekilliğini kaybetme tehlikesi altındayken dahi, nasıl tekrar bir araya gelebileceğini öngörmek çok zor. Hamon’un kampanyasıyla açığa çıkan farklı tutumlara bir gecede çözüm bulunamaz. Yürüyüş’e katılsalar veya yeni bir parti kursalar bile, merkez sol Macron’un vagonuna eklemlenmeye çalışacaktır. Bu, partinin sert çekirdek solunu ya Melenchon güçlerine katılmaya zorlayacak ya da Fransız solunun periyodik olarak yaratma alışkanlığı kazandığı ufacık partilerden birini daha kurduracak.

6. Anketörler haklı çıktılar

Fransız anketörler, kampanyanın son haftasında birçok araştırma şirketinin öngürdüğü doğrultudaki ilk dört adayla, uzun süredir devam eden yanılmazlıklarını da tescil etmiş oldular. Le Pen’deki gerileme, Melenchon’daki yükseliş ve ocak ayının sonlarında zimmetine para geçirdiğinin iddia edilmesinin hemen ardından %17 gibi düşük bir oranda görünen Fillon’un geç geri dönüşü dahil, herşey önceden tahmin edildiği gibi gerçekleşti.

Pazar günkü ilk tura katılım oranı, anketörlerin bir ay önce bu yıl kaydedilen en düşük seviyelere ulaşabileceği konusundaki uyarılarına karşın, 2012 seçimleriyle aynı seviyedeydi. Ancak, son iki haftada ortaya çıkan rekabetin doğası -ikinci tura katılma şansı eşit görülen dört aday olması- muhtemelen, seçmenlerin haftalar geçtikçe yoğunlaşan biçimde seçime olan ilgisini canlandırdı.

Perşembe akşamı Paris’teki Champs Elysees’de düzenlenen ve bir polis memurunun öldüğü terörist saldırının, ilk turda gözlemlenen büyük bir etkisi olmadı. Seçmenler Macron ya da Hamon gibi “sakin olalım” çağrıları ile Le Pen ve Fillon gibi “sertleşelim” çağrıları arasında eşit olarak ayrışmış olabilirler.