"2024 İklim Durumu Güncellemesi" raporu yayımlandı

Raporda, ocak-eylül döneminde küresel ortalama yüzey hava sıcaklığının, El Nino hava olayının da etkisiyle Sanayi Devrimi öncesi ortalamanın 1,54 derece üzerinde olduğu aktarıldı ve son verilere göre 2024'ün kayıtlardaki en sıcak yıl olma yolunda ilerlediği vurgulandı.

Raporun yayımlanmasının hemen ardından WMO Genel Sekreteri Saulo ve İklim Servisleri Bölümü Direktörü Chris Hewitt, COP29 kapsamında bir oturum gerçekleştirdi.

İklim krizinin gelecek nesiller için büyük bir problem olduğunu belirten Saulo, "Ben 1 yaşındaki torunumun gözlerine baktığımda onun ve diğer milyonlarca çocuğun geleceği için kendimi sorumlu hissediyorum." dedi.

Ocak ve eylül arasında küresel sıcaklıklarda yaşanan artıştan bahseden Saulo, yaşanan bu durum sonrası Paris Anlaşması'nın küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefinin gerçekleştirilmesinin giderek zorlaştığını kaydetti.

Bu bağlamda WMO'nun karar vericileri bilgilendirmek amacıyla bir uzman ekibi oluşturduğu bilgisini paylaşan Saulo, "İlk göstergelere göre uzun vadeli küresel ısınma, Sanayi Devrimi öncesiyle karşılaştırıldığında şu an ortalama 1,3 derecede. Bunlar istatistiklerden ve grafiklerden çok daha fazla şey ifade ediyor. Isınma derecesindeki her küçük parça önemli ve iklim aşırılıklarını, etkilerini ve risklerini artırıyor." diye konuştu.

"El Nino kuraklığı ve açlığı artırdı"

İklim aşırılıklarının artık gözle görülür bir seviyeye geldiğinin altını çizen Saulo, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu yıl birçok ülkede rekor kıran yağışlara, sellere, korkunç can kayıplarına tanık olduk. Bu durum her kıtada toplumların yüreklerini acıttı. İspanya'da yaşanan inanılmaz derecedeki yağış daha sıcak bir atmosferin ne kadar fazla su tutabileceğine dair bir uyandırma çağrısıydı. Hızla yoğunlaşan tropikal kasırgalar, büyük bir ekonomik ve insani zarara neden oldu. Bunu Helen Kasırgası'nda gördük. Yaşanan olayların sayısı ele alınamayacak kadar çok fazla. El Nino kuraklığı ve açlığı artırdı. Okyanus ısınması yüzyıllık ve bin yıllık zaman ölçeklerinde geri döndürülemez seviyede. Buzul kaybı giderek kötüleşiyor. Antarktika’daki deniz buzulu genişlemesi kayda geçen en düşük ikinci seviyedeydi. Isınan okyanuslar ve eriyen buzlar nedeniyle deniz seviyesindeki yükseliş hızlanıyor ve son 30 yılda iki katına çıktı."

Atmosferdeki sera gazı artışına da değinen Saulo, karbondioksit konsantrasyonunun Sanayi Devrimi öncesiyle karşılaştırıldığında yüzde 51, son 20 yılda ise en az yüzde 11 yükseldiğini, emisyonlarda acil düşüş ve iklim etkilerini azaltmak için harekete geçilmesi gerektiğini bildirdi.

Saulo, "1,5 derece hedefinden vazgeçmemiz mümkün değil. Bunu gündemimizin en tepesinde tutmakla yükümlüyüz. Kendimizi belirlediğimiz eşiklere göre ayarlamalıyız ve limitleri aşmamalıyız." ifadelerini kullandı.

Hewitt ise yayımladıkları raporda ısınmayla ilgili saptadıkları derecelerin, ilk göstergeler üzerinden belirlendiğini hatırlatarak, "1,5 derece hedefiyle ilgili Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ile büyük ölçüde uyumlu bir şekilde çalışıyoruz. COP30’da daha fazla veri sunacağımızı umuyorum." dedi.