Çevrim içi oyunlardaki tehlike giderek artıyor mu?
Çevrim içi oyunlardaki tehlike giderek artıyor mu?
7 Ağustos'ta Türkiye'de çok sayıda çocuğun oynadığı Roblox'a yasak getirilmesi, çevrim içi oyunlardaki tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Oyunlar ailelerin çocuklarına sınır koymakta zorlandıkları bir konu. Ancak çevrim içi mecralar erişkinler için ne kadar tehlike barındırıyorsa, çocuklar için daha fazlası geçerli. Siber zorbalık, bağımlılık, müstehcen içerik, suistimal... Çevrim içi oyunların yol açabileceği başlıca tehlikeler.
7 Ağustos'ta Türkiye'de de çok sayıda çocuğun oynadığı Roblox'a yasak getirilmesi işte bu kapsamda atılan bir adım. Kuşkusuz bu yasağın arkasında, yaşanan mağduriyetler vardı.
Kimi uzmanlar çevrim içi tehlikelerden korumak için, çocukta korku dürtüsünü oluşturmak gerektiği görüşünde.
Peki, çocuklara çevrim içi tehlikeler nasıl anlatılmalı?
Çocukların şüpheli her durumu ya da maruz kaldıkları zararlı içerikleri ailelerine anlatmaları nasıl bir dille mümkün olur?
Yasak getirmeden çocukları tehlikelerden korumak mümkün mü?
Haberimizde hem bu sorulara yanıt aradık, hem de Bilişim Hukuku Uzmanı Nazlı Turhan ile dijital mecralardaki illegal durumu konuştuk.
"Dijital çocuk bahçelerindeki illegal oyuncaklar"
Çocuklar mental ve fiziksel gelişim süreçleri tamamlanmadığı için erişkinler ile eşit konumda değiller. Ancak dijital dünyada eşitlik hakim... Dolayısıyla onları bu dünyayla kontrolsüzce temas halinde bırakmak, çocukların zarar görmelerine dolaylı yoldan hizmet etmek anlamına da geliyor.
Bilişim Hukuku Uzmanı Nazlı Turhan, çevrim içi mecraların çocukların "dijital oyun bahçelerine" dönüştüğünü söylüyor. Ancak bu oyun bahçeleri illegal oyuncaklarla dolu.
"Çocukların, gelişim çağının başlarından itibaren, dış dünyayı tanımak, oyun oynamak, sosyalleşmek, gibi gelişim süreçlerinin temel gereklerini karşılamak üzere dijital etkileşim araçlarına yönelmeleri, onları itildikleri dijital oyun bahçelerinde tehlikelere karşı savunmasız ve güçsüz konuma getiriyor."
İşte tam da bu "yasaklı ve tehlikeli oyuncaklar" nedeniyle ebeveynlerin, eğitimcilerin, uzmanların, politikacıların ve sivil toplum kuruluşlarının önleyici ve düzenleyici faaliyetleri çok önemli. Zira çocukların güvenliğini sağlamak yetişkinlerin başlıca sorumluluk alanı. Ancak dijital yeterliliğe sahip olmayan ebeveynlerin çocuğun korunmasına katkı sağlaması mümkün değil.
Nazlı Turan bu açıdan çocuklara yönelik çevrim içi siber suçlarda, ebeveynlerin de rolünün olduğunu kabul etmek gerektiğini söylüyor.
"Tablet, akıllı telefon, akıllı saat, oyun konsolları gibi dijital oyuncaklar yalnızca bir oyuncak olmayıp aynı zamanda çocukların dijital dünyaya girmelerini sağlayan bağlantı ekipmanlarıdır. Dolayısıyla bu tür teknolojik cihazları yalnızca dijital oyuncak olarak tanımlamak, çocukların dijital bir dünyada yapayalnız ve korunmasız kalacağını göz ardı etmek anlamına gelebilir.
Fiziksel anlamda her ne kadar aynı anda ve mekanda olduğu sanılsa da, bu tip araçlarla dijital dünyaya bağlanan çocuklar ebeveynleri ile algısal anlamda aynı an ve mekanda bulunamamaktadır. Dolayısıyla dış faktörleri birlikte algılıyor olamamaları, çocuğu tehlikeli bir ortamda yalnız bırakmaya benzer bir durum yaratmaktadır. Çocuğun algı kapasitesini aşan bir dünyada gözetim dışı bırakılması onu sadece savunmasız bırakmaktan öte illegal durumların potansiyel mağduru olmasına ortam hazırlamak anlamına gelmektedir."
Çocukların çevrim içi oyunlarda maruz kalabileceği olası tehlikeler
Siber Zorbalık: Çocuklar, internette yaşıtları tarafından alay, hakaret, tehdit ve tacize maruz kalabilirler. Bu durum, çocuklarda depresyon, kaygı, düşük özgüven ve intihar düşünceleri gibi problemlere yol açabilir.
Siber Taciz: Çocuklar, internette yetişkinler tarafından istenmeyen mesajlar, fotoğraflar ve videolar ile tacize uğrayabilirler. Bu durum, çocuklarda travma, korku, utanç ve sosyal izolasyon gibi problemlere yol açabilir.
Bağımlılık: Çocuklar, internet ve online oyunlara aşırı derecede bağlı kalabilirler. Bu durum, çocuklarda sosyal becerilerde zayıflık, konsantrasyon eksikliği, uyku problemleri ve akademik başarısızlık gibi problemlere yol açabilir.
Kimlik avı: Çocuklar, internette dolandırıcılar tarafından kandırılarak kişisel bilgilerini paylaşabilirler. Bu durum, çocukların kimliklerinin çalınmasına, maddi kayıplara ve kimlik hırsızlığına yol açabilir .
Uygunsuz içeriklere maruz kalma: Çocuklar, internette şiddet, pornografi ve nefret söylemi gibi uygunsuz içeriklere maruz kalabilirler. Bu durum, çocuklarda psikolojik travma, gelişimsel problemler ve davranış bozuklukları gibi problemlere yol açabilir.
Ulusal önleyici uygulamalar ve düzenlemeler: 5651 sayılı kanun
Türkiye’de 2007 yılından itibaren yürürlükte olan 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile yalnızca yetişkinlerin değil çocukların da internetin olumsuz etkilerinden korunmasına yönelik yasal tedbirler alınıyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bu kanun çerçevesinde; çocukların, ebeveynlerin ve öğretmenlerin internet kullanımına yönelik bilinçlendirilmesi için kapsamlı çalışmalar sürdürüyor.
Nazlı Turhan, "5651 sayılı kanunda belirtilen katalog suçlar kapsamında, içeriğinde ihlal tespit edilen uygulama ve oyunlara gerektiği durumlarda adli kararlar ışığında BTK tarafından erişim engeli getirilebilmektedir. Çocuklara yönelik olumsuz içerikler barındıran Roblox oyununa 7 Ağustos 2024 tarihinde erişim engeli getirilmesi, etkin bir müdahale örneği olarak kabul edilebilir" diyor.
Çocuklara çevrim içi tehlikeleri yasaklamadan anlatmak mümkün mü?
Çocukların sanal dünyada geçirdikleri süre dikkate alındığında, bu platformların güvenliği büyük önem taşıyor. Onların ilgi alanlarına hitap eden çok sayıda internet platformu bulunuyor. Ancak belki de çok azı yeterli önlemleri alıyor.
Peki, çocuklara çevrim içi tehlikeler nasıl anlatılmalı?
Çocuklara bu mecralarda mahremiyetlerini korumaları gerektiğini anlatırken, yaşlarına uygun bir dil kullanarak, somut örnekler vererek ve onların dünyasına hitap eden yöntemler uygulayarak ulaşmak etkili olabilir. İşte bazı stratejiler:
Yaşlarına Uygun Dil Kullanımı
Küçük çocuklar: Basit ve anlaşılır bir dil kullanarak, internetin herkesin görebileceği bir yer olduğunu anlatabilirsiniz.
"Gizli bilgilerini, örneğin tam adın, ev adresin veya okulun gibi şeyleri kimseye söylememelisin" gibi basit açıklamalar yapabilirsiniz.
Daha büyük çocuklar: Detaylı bilgi vererek, internette paylaşılan bilgilerin kalıcı olduğunu ve kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabileceğini anlatabilirsiniz. Onlara "Dijital iz bırakmak" kavramını tanıtabilirsiniz.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.