Londra'da 'çatışmadan sonra' isimli fotoğraf sergisi
İNGİLTERE
03.07.2019 - 02:04, Güncelleme:
03.07.2019 - 02:04
Londra'da 'çatışmadan sonra' isimli fotoğraf sergisi
İngiltere'nin başkenti Londra ve Avrupa'da pek çok sanat fuarı ve festivallerde faaliyet gösteren Albumun Gallery, uluslararası çalışmalarıyla dikkat çeken Türk fotoğraf sanatçısı Nevzat Yıldırım'ın eserlerinden oluşan bir sergi gerçekleştiriyor.
Sanatçının 'After The Confilct' yani 'Çatışmadan Sonra' isimli sergisi 1 Temmuz'da online olarak Londra'da sanatseverlerle buluşacak ve 30 Ağustos'a kadar açık kalacaktır. Albumen Gallery, sergiyle paralel olarak bir fotoğraf kitabı yayınlayacak ve galeri web sayfasından sergiyle aynı zamanda satışını gerçekleştiriyor.
Sergi, Afganistan ve Yemen'de yaşanan savaş sonrasında terk edilmiş tanklar, şavaşa şahitlik etmiş insan portrelerini ve yetim cocukları konu alıyor.
Genç sanatçı Nevzat Yıldırım'ın eserlerinin yer aldığı Albumen Galleri sadece fotoğraf sanatına odaklanan daha çok ingiliz ve avrupalı sanatçılarla çalışıyor olmasına rağmen ilk kez bir Türk sanatçı ile bir sergi düzenliyor. Sergi küratörü, Stephan Schmid sergiyle ilgili şu ifadeleri kullandı.
'' ABD, Boston Modern Sanat Müzesi'nde ve çeşitli özel koleksiyonlarda bulunabilecek seçkin bir fotoğrafçı olan Nevzat Yıldırım ile çalıştığımız için çok mutluyuz. Sanatçının eserleri, doğrudan belgesel fotoğraf ya da estetik açıdan etkisinin ötesinde asıl dikkat çekmek istediği Afganistan ve Yemende ki insanların yaşamları ve savaşın belirli jeo-politik tiyatrolarını aşan daha geniş bir kaygıyı ele alıyor olmasıdır. Çocukların ve terkedilmiş enkaz tankların hızlı bir şekilde yan yana gelmesi, güçlü bir J’Ocuse'u oluşturur ve çocukların yaşamlarının hep çatışmanın teminatlı hasarını kabul ettiğini hatırlatan görsel bir protestodur.''
Bu sergiyle birlikte galleri, Nevzat Yıldırım'ın İngiltere'de sınırlı sayıda basılacak eserlerinin sanat koleksiyonerlerine satışını gerçekleştirecek ve sanatçıyı Avrupa'da temsil edecektir. Buna ek olarak Yıldırım'ın galleri web sayfasında yer alan eserleri İstanbul'u sevmek başlığını taşıyor. Yıldırım'ın istanbul'u anlatan fotoğrafları ışık, kompozisyon ve teknik olarak son derece az görülen karelerden oluşuyor.
Sanatçının günümüz İstanbul'unu konu alan fotoğrafları ülkemizin en önemli küresel markası olan İstanbul'un tanıtımına da katkı sağlıyor olması dikkat çekti.
Nevzat Yıldırım kimdir?
Farkındalık yaratmak ve dünyaya sesini duyurmak isteğiyle hiç durmadan çalışan, üreten genç bir yetenek Nevzat Yıldırım. Bir gün lisedeki resim öğretmenin tavsiyesiyle hayatı bambaşka bir yöne ilerlemiş. Henüz 30’lu yaşlarının başında; ama öyle çok başarıya imza atmış ki… O, fotoğraflarını genelde sosyal sorunlar üzerine çekiyor. Tabii bir de İstanbul! İstanbul Tasarım Merkezi’nde Fotoğraf dersi veriyor ve 2010’dan beri de farklı üniversitelerde öğretim görevlisi olarak derslere giriyor. 40’ı aşkın ödülü bulunuyor. O, “Boston Güzel Sanatlar Müzesi” tarafından fotoğrafı satın alınan ikinci Türk. İlki ise, Ara Güler’di.
O, konu fotoğraf olduğunda “sıradan insan” kategorisine katamayacaklarımızdan. Çünkü hepimiz aynı yere bakabiliyoruz; ama kuşkusuz fotoğrafçılarla aynı şeyi görmüyoruz. Örneğin onun ilham kaynağı kaplumbağalar! O, sadece dünyanın sayılı fotoğrafçılarından değil, aynı zamanda gencecik yaşına pek çok şey sığdırmış olanlarından.
Çocukluğu
Nevzat, 1987’de Adapazarı’nda dünyaya geldi. Tüm çocukluğu burada geçti. Güzelliği de, hüznü de, yeri geldi çirkini de burada tanıdı. Üniversite zamanı gelene dek çocukluğunun yansımalarıyla bir aradaydı. O, genç yaşında başarının sözcük karşılığını tam manası ile tadanlardan olacaktı. Ancak bu sonuca giden yollar, öyle pek renkli değildi.Hayat zamanla daha da zorlaşmış, yoksullaşmıştı. Nevzat, zor koşullardan geçerek hayatın zor yüzünü kolayından önce görecek; ama nihayet durumu ters yüz etmeyi de bilecekti. Bir gün fotoğraf sanatçısı olduğunda sanatı, tüm bu zorlukları, belki bazen bir ayna gibi yansıtacaktı. Madalyonun sadece iki yüzü bulunmuyordu hayatta ve başarıya giden yollar pek de çiçeklerden geçmiyordu…
2010’da, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf ve Grafik Sanatları, Fotoğraf Ana Sanat Dalı’ndan dereceyle mezun olduktan sonra, yapacağı çok iş, alacağı çok ödül vardı. Dünyaya açılacaktı.
Hayatının dönüm noktası
Hayatın zorlu koşulları içinde insanın payına düşen ya şartlarını kabullenmek ya da kabuğunu kırıp daha fazlasına, gerçek benliğine ulaşmaktı. Elbet süregelen hayat içinde ikincisindense ilkini tercih etmek çok daha kolay. Ama Nevzat onlardan olmayacaktı.
Annesi, meslek lisesine gitmesini istiyordu. Böylece çabucak bir fabrikada iş bulabilecekti. Ama Nevzat, Resim Bölümü’nde okuma isteğini bastıramadı. Adapazarı’nda öğrencisini yetenek sınavı ile belirleyen Güzel Sanatlar Lisesi kalitesinde eğitim veren bir lisenin Sanat/Resim Bölümü’nü kazanmıştı. Son sınıfa geldiğinde ise, Resim Öğretmeni Yrd. Doç. Dr. Rasim Soylu’nun yönlendirmesi ile hayatı bambaşka bir yöne doğru şekillenecekti. Soylu, aynı zamanda Nevzat’ın ilk sanat ve fotoğraf eğitimi aldığı öğretmeniydi…
“Fotoğrafa yeteneğin var. Kocaeli Üniversitesi’ne git, akademisyenlerle tanış” diye öğütlemişti öğretmeni. Nevzat, Kocaeli Üniversitesi’ne gitmiş ve çok çalışmıştı. Ardından da Mimar Sinan Üniversitesi’nde Fotoğraf üzerine yüksek lisans yapacak, 2015’te mezun olacaktı. Belki hayatının dönüm noktası öğretmeninin ona verdiği bir tavsiyeden geçiyordu; ama en önemlisi Nevzat, gerçekten hiç durmamıştı. Daha sonra öğrencilik yıllarını şöyle özetleyecekti:
"Hocalarımın peşini bırakmaz, okuldaki partilere gitmez, fotoğraf çekmeye çıkardım. Bu ülkede üniversite okumak yetmiyor. En iyisi için fazla mesai şart!”
Nevzat, öğretmeni Soylu sayesinde sadece yeteneğini keşfetmemiş, hayata ve insanlığa dair izler bırakacak bir şeyler yapması gerektiğine de karar vermişti. Fotoğraf sanatını, yaşamının en büyük parçası saydı.
Genç Yetimler Projesi
Bu proje, 2011’de başladı. Nevzat da, elbette bu projenin bir parçası olmuştu. Genel olarak sosyal sorunları ele alan çalışmalarda bulunmak istiyordu. Fotoğrafları, kelimelere ihtiyaç duymadan pek çok şeyi anlatmalıydı. Nevzat, sanatın zekice kullanıldığında pek çok iyiliğe dönüşeceğine inanıyordu…
Genç Yetimler Projesi kapsamındaki çalışmasına savaşlar, salgınlar, çevrenin baskılamasından doğan sorunlar gibi birçok sebeple yetim kalmış kızların fotoğraflarını çekerek başlamıştı. Çünkü 2011’de Türkiye İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın davetiyle Afrika’da, Malavi’ye gittiğinde, yetimhanedeki kızları görmüş, onların dramlarını keşfetmişti. Bu keşif, onu, ruhunun derinliklerinde bir iç savaşa sürüklemişti. Deklanşöre her bastığında, karşısındaki kızın suretinden dökülen acıyı hissediyordu. Şimdi bu projenin daha büyük bir parçası gibiydi; tılsım, kalbinden dökülen eşleşmedeydi…
Nevzat, bu proje ile Güney Afrika, Nepal, Yemen, Tayland gibi ülkelerinden de yer aldığı 10 ülkede yetimlerin fotoğrafını çekti. Yetimhanelerde, mülteci kamplarında, yoksulluğun taşıp sokaklara döküldü evlerde ne çok anne ve genç yetimle tanışmıştı. Ne onları ne gözlerindeki ısrarcı umudu unuturdu bundan böyle. Onun gözünde fotoğrafları, insana, insanlığı hatırlatıyordu.
Yılın Genç Fotoğrafçısı: Nevzat Yıldırım
Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’ndeki hocalarından Prof. Dr. Özer Kanburoğlu bir yazısında Nevzat’ı anlatırken kendisine yöneltilen “Nasıl başarılı bir belgesel fotoğrafçısı olunur?” sorusu ile başlıyor; klasik bir şekilde yanıtlamanın aksine, “Bir yaşam hikayen olmalı” diye yanıtlıyor ve şu cümlelerle anlatıyordu: “Yıllar önce sinema merakım had safhadayken, Amerikan sinemasının ünlü yıldızlarının hayat hikayelerini okumak, benim için rutin işlemlerden birisi olmuştu. O hayat hikayelerinde hep bir dram ve mücadelenin olduğunu fark etmiştim. Başarılarının arkasındaki gerçek nedenlerin zor şartlardan gelmeleri ve neredeyse tüm meslek dallarında çalışma yapmalarının olduğunu görmüştüm. Çok farklı insan kitleleri içerisinde çalışmak ya da bulunmak, onları kendi çağdaşlarına göre daha farklı bir konuma getirmişti”.
Bu açıklamayı, mail kutusuna Mooan and Stars Project’ten düşen bir posta üzerine yapıyordu Kanburoğlu. “The American Turkish Society ile Moon and Stars Project”e katılıp katılamayacakları soruluyordu. Türkiye’de fotoğraf eğitimi veren okulların son sınıfında okuyan öğrenciler arasında yapılan bir yarışmaydı ve ödülü de, “Young Photographer Award” idi.
Okul, bölüm olarak bu ödül için yarışmak üzere iki mezununu seçti ve onlardan biri elbette Nevzat’tı. Nevzat, 2015’te, Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü, Bilgi Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü ile Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim ve Tasarım Bölümü’nden yarışmaya katılan öğrenciler arasından parladı ve ödülü aldı.
“Young Photographer Award”in yanında 6 bin dolarlık ödülün de sahibi oldu. Ancak kuşkusuz hepsinden değerlisi, “Boston Güzel Sanatlar Müzesi”nin, Nevzat’ın bütün eserlerini satın alarak koleksiyonuna katmaya karar vermesiydi…
Fotoğraf Sanatçısı Nevzat Yıldırım biyografisi
Nevzat Yıldırım’ın başarısının sırrı
Müzenin ünlü küratörlerinden Anna Havigna ve Karen Haas, ödülden sonra Nevzat’ı daha da cesaretlendirecek, doğru yolda olduğundan şüphe ettirmeyecek şu açıklamayı yapmıştı: “Nevzat Yıldırım’ın çarpıcı siyah-beyaz fotoğrafları bizi özellikle etkiledi. Genç sanatçının fotoğraf alanını meslek olarak seçmeye kararlı olduğu görülüyor. Atölyesinde oturan genç süpürge yapımcısını betimleyen fotoğrafında görüldüğü gibi baskıları hem güç hem güzellik yansıtıyor. Çocuk ya da yetişkin, fotoğraflarının konusunu oluşturan insanlarla ilgili anlayış ve duygudaşlığı henüz 20’li yaşlarında olan birisinde sıkça görülen bir özellik değil. İnsan emeğini belgeleyişindeki bu üslubu unutmak zor olacak”.
Nevzat, böylece Boston Güzel Sanatlar Müzesi tarafından fotoğrafları satın alınan ikinci Türk olmuştu. İlki Ara Güler’di. Bunun gururunu ayrıca yaşıyordu. Çocukluğunun yoksul kapısına gülümseyen madalyon, şimdi ona çok ve doğru çalışmanın meyvelerini ikram ediyordu.
Bir röportajında kısa bir süre önce bir fotoğrafını bin dolara satmış olmanın mutluluğunu paylaşırken, 2011’de Genç Yetimler Projesi kapsamında çektiği bir fotoğrafını işaret ederek şunları söylemişti: “Yetim bir çocuk o. Ben de küçük yaşta babamı kaybettim. Fotoğraflarıma kendi yaşanmışlıklarımı katıyorum. Başarımın sırrı bu belki de".
Hocası, “Nasıl başarılı bir belgesel fotoğrafçısı olunur?”, sorusunu “Bir yaşam hikayen olmalı” diye yanıtlarken, aslında işte tam da bundan bahsediyordu. Onun fotoğraflarında güç, güzellik, acı, umut, tüm duygular bir aradaydı.
Nevzat Yıldırım’ın fotoğrafa bakışı
Nevzat’a göre fotoğraf, bir şeylerin estetik göründüğü, geçmişi hatırlatan bir araç değildi. Ona göre fotoğraf, dünyada kabul gören tüm dillerin ötesinde, bambaşka ve hatta abartısız en duygulu, en anlaşılır dildi. “Dünyada yaşanan acıları, haksızlıkları sanatın diliyle herkese gösterebiliriz” diyordu ve ekliyordu: “Sanatçı, üretmiş olduğu projelerine kendi ruh dünyasından bir takım duygular katmalıdır. Eğer o duygu yoksa bir şey hep eksik kalacaktır”.
Fotoğraf, geçmiş ile bugünü bağlıyordu, evet; ancak bir yandan da tüm bunları yarına aktarıyordu. Başlı başına bir kültür olmalıydı. Bu durumda fotoğraf sanatçısı da, yaşadığı döneme mercek tutan bir görsel tarihçi, belki bir sosyolog; ama en çok eleştirmendi. Eleştirisi hem apaçık, hem gizliydi…
Dünyada pek çok fotoğraf sanatçısından, pek çok yönü sebebiyle etkileniyordu. Eserleriyle uluslararası kabul görmüş fotoğraf sanatçılarından ilham alıyordu. Sayacağı ilk isim ise, Ara Güler’di. Onun bilgeliği ve felsefesi Nevzat’ı çekiyordu. Ustalığı ve alçak gönüllüğü ile İzzet Keribar, İbrahim Zaman, Sabit Kalfagil, Hüsnü Gürsel, entelektüel birikimi ve derinliğiyle şair, yazar fotoğrafçı Merih Akoğul, hocası Prof. Ozan Bilgiseren, editöryal anlamda tecrübesinin tartışılmaz olduğunu düşündüğü fotoğraf sanatçısı Murat Gür… Hepsi onun sanatında örnek aldığı sanatçılardı.
Nevzat, bir de kaplumbağalardan ilham alıyordu. Onların ağır ağır, sabırla hayata karışmalarından çok etkileniyordu.
İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası Projesi
İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası, İstanbul’da çalışmalar yapmış kültür adamlarının şiirlerini, beyitlerini, paragraflarını alıntılayarak üzerine fotoğraflarının çekildiği, fotoğraf ve metin uyumunun muntazam düşünüldüğü bir kitaptı. Metin kısmı ünlü yazar M. Davut Göksu’nun kaleminden çıkmış, fotoğrafları da Nevzat Yıldırım çekmişti.
Bu eser, 2015’te, 1923’te kurulan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları’ndan çıktı. Örnek aldığı pek çok isim de, Nevzat hakkındaki değerleri görüşlerini paylaşıyordu. İşte onlardan bazıları:
Ara Güler
‘’Bu tür kitapların genç ve başarılı fotoğrafçıların eserleriyle var olması çok mühimdir. Kitaptaki Nevzat Yıldırım'ın fotoğrafları bize İstanbul’a dair eskiyi hatırlatır ve özlem verir. Bundan sonra İstanbul’un çekeceğimiz fotoğraflarını ona göre ayarlarız. Böyle kitapları memleket için çok faydalı buluyorum yarınlara önemli belgeler bırakıyor. Kitabı yapanları tebrik ederim’’
İzzet Keribar
‘’Bugün, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun yeni yayımlamış olduğu, yazıları Sn. Davut Göksu, fotoğrafları usta sanatçı Sn. Nevzat Yıldırım tarafından çekilmiş olan “İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası” adını taşıyan dev bir eseri inceleme fırsatım oldu. Fotoğraflara baktığım zaman İstanbul’u henüz tam olarak keşfetmediğimi anladım. Nevzat Yıldırım’ın kullandığı ışığa ve özellikle tarihi eserlerimizi çekerken bulduğu ilginç açılara hayran kalmamak mümkün değil. Bu eser Davut Bey’in değerli yazısı, diğer yandan Nevzat Yıldırım’ın fotoğraf şöleninin ortak sonucudur. Böylece İstanbul’umuzun tarihe geçecek sanat şaheseri çok önemli dev bir eser ortaya çıktı. Hem Turing Kurumunu hem de kendilerini yürekten tebrik ederim".
Merih Akoğul
“Nevzat Yıldırım, İstanbul gibi hem cazibeli, hem de zor bir şehri fotoğrafları aracılığıyla görüntü düzlemine başarıyla aktarmış. Üstelik bununla yetinmemiş, fotoğraflarındaki kompozisyon, ışık, tarih-estetik dengesini de dikkate alarak, yeryüzünün en önemli şehirlerinden birinin 21.Yüzyıl’daki profilini bizlerle paylaşmıştır. Fotoğrafları aracılığıyla İstanbul’a kattığı bu değerden ve titiz çalışmasından dolayı kendisini yürekten kutluyorum”.
15 Temmuz Şehitleri
Hepimizin iliklerine kadar hissettiği üzere, FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz (2016) gecesi yaşandı. Yaşanılanlar ve etkileri 7’den 70’e herkesin belleğinde. İBB Kültür AŞ. bu talihsiz gecede şehit düşenlerin anısına, hikayelerinin yazılması projesini yazar M. Davut Göksu’ya getirdi. Fotoğrafları da yine Nevzat Yıldırım çekecekti.
15 Temmuz gecesi şehit düşen, hepsinin ortak paydası vatan, toprak, özgürlük olan 200’den fazla kişinin ailesi ve yakınlarıyla yapılan röportajlar, çekilen fotoğraflar, “15 Temmuz Şehitleri” adlı 550 sayfalık kitapta toplanarak, anıları ölümsüzleştirildi.
Kitap, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletin zirvesindeki kişiler ile şehit ailelerine gönderildi. Ayrıca İBB Kültür AŞ tarafından İstanbul Kitapçısı’nda uygun fiyata satışa sunuldu.
Gelecekteki projeler
İstanbul, Nevzat’ın sonsuz sevdası kuşkusuz. Haliyle projelerinin başkahramanı olmaktan hiç geri durmuyordu. İstanbul konulu yeni bir projenin hazırlığında oluşu ile ilgili bir röportajda, kendisine yöneltilen “Nasıl bir proje bu ve ne zaman hayata geçecek?” sorusunu şöyle yanıtlıyordu: “Kalbimde İstanbul’a yakışır bir sanatçı kitabı yapmak var. Bu şehir, yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri. İstanbul tarihinin her döneminde şair, ressam ve fotoğrafçıların sanatına yansımıştır. Ben de bu şehre aşık bir sanatçı olarak, 10 yıldır kare kare zenginleştirdiğim fotoğraflarla, bugünün İstanbul’unu tasarımı ve içeriğiyle zevkli ve şık bir kitap haline getirmek istiyorum”.
Nevzat, bu sevdaya, "İstanbul, sen sesi güzel bir şehirsin. Seni duydum. Bunu bil!" cümlelerini okuduğu 2004 basımı, Cihat Zafer imzalı “İstanbul’a Aşk Mektubu” adlı kitaba rastladığında düşmüştü. Tek solukta okuduğu bu kitaba bir sahafta rastlamış ve İstanbul’a adeta aşık olmuştu. Şimdi kısacık metinlerle fotoğraflarını desteklediği bir kitap hazırlamak istiyordu. Cihat Zafer’in etkisini hissettiği cümlelerine de yer verecekti.
Ayrıca yine bu röportaj yoluyla 2023’te dünya çapında ses getirecek bir projeye de hazırlandığını duyurmuştu…
İyi bir fotoğrafın altyazıya ihtiyaç duymadığını savunan, kusursuz bir fotoğrafın izleyicisi ile arasında anlık bir bakışma ile tüm sırrını teslim edeceğini vurgulayan, çocukluğundan geleceğe kalbinde mühürlediği iyi hikayesiyle bir Nevzat Yıldırım geçiyor bu dünyadan…
İyi ki..
Dünya’da 60 sanatçının seçili eserlerinden oluşan sergiye ilk kez bir Türk fotoğraf sanatçısı katıldı.
İngiltere’nin Başkenti Londra’da fotoğraf sanatçısı Nevzat Yıldırım ‘Afganistan’ın Hafızası Portreler’ isimli eserleriyle yer aldı.
Sergi, Londra’da Open Art Exhibition 2018 Virtual Gallery Shoreditch Mark Square The Moon Galleri’de gerçekleşti. Büyük ekranlarda ve online platformlarda yer alan sergi ilk lansmanını sınırlı sayıda sanat çevresinin katıldığı açılışla Londra’da gerçekleşti.
Damla Karakuş
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
İngiltere'nin başkenti Londra ve Avrupa'da pek çok sanat fuarı ve festivallerde faaliyet gösteren Albumun Gallery, uluslararası çalışmalarıyla dikkat çeken Türk fotoğraf sanatçısı Nevzat Yıldırım'ın eserlerinden oluşan bir sergi gerçekleştiriyor.
Sanatçının 'After The Confilct' yani 'Çatışmadan Sonra' isimli sergisi 1 Temmuz'da online olarak Londra'da sanatseverlerle buluşacak ve 30 Ağustos'a kadar açık kalacaktır. Albumen Gallery, sergiyle paralel olarak bir fotoğraf kitabı yayınlayacak ve galeri web sayfasından sergiyle aynı zamanda satışını gerçekleştiriyor.
Sergi, Afganistan ve Yemen'de yaşanan savaş sonrasında terk edilmiş tanklar, şavaşa şahitlik etmiş insan portrelerini ve yetim cocukları konu alıyor.
Genç sanatçı Nevzat Yıldırım'ın eserlerinin yer aldığı Albumen Galleri sadece fotoğraf sanatına odaklanan daha çok ingiliz ve avrupalı sanatçılarla çalışıyor olmasına rağmen ilk kez bir Türk sanatçı ile bir sergi düzenliyor. Sergi küratörü, Stephan Schmid sergiyle ilgili şu ifadeleri kullandı.
'' ABD, Boston Modern Sanat Müzesi'nde ve çeşitli özel koleksiyonlarda bulunabilecek seçkin bir fotoğrafçı olan Nevzat Yıldırım ile çalıştığımız için çok mutluyuz. Sanatçının eserleri, doğrudan belgesel fotoğraf ya da estetik açıdan etkisinin ötesinde asıl dikkat çekmek istediği Afganistan ve Yemende ki insanların yaşamları ve savaşın belirli jeo-politik tiyatrolarını aşan daha geniş bir kaygıyı ele alıyor olmasıdır. Çocukların ve terkedilmiş enkaz tankların hızlı bir şekilde yan yana gelmesi, güçlü bir J’Ocuse'u oluşturur ve çocukların yaşamlarının hep çatışmanın teminatlı hasarını kabul ettiğini hatırlatan görsel bir protestodur.''
Bu sergiyle birlikte galleri, Nevzat Yıldırım'ın İngiltere'de sınırlı sayıda basılacak eserlerinin sanat koleksiyonerlerine satışını gerçekleştirecek ve sanatçıyı Avrupa'da temsil edecektir. Buna ek olarak Yıldırım'ın galleri web sayfasında yer alan eserleri İstanbul'u sevmek başlığını taşıyor. Yıldırım'ın istanbul'u anlatan fotoğrafları ışık, kompozisyon ve teknik olarak son derece az görülen karelerden oluşuyor.
Sanatçının günümüz İstanbul'unu konu alan fotoğrafları ülkemizin en önemli küresel markası olan İstanbul'un tanıtımına da katkı sağlıyor olması dikkat çekti.
Nevzat Yıldırım kimdir?
Farkındalık yaratmak ve dünyaya sesini duyurmak isteğiyle hiç durmadan çalışan, üreten genç bir yetenek Nevzat Yıldırım. Bir gün lisedeki resim öğretmenin tavsiyesiyle hayatı bambaşka bir yöne ilerlemiş. Henüz 30’lu yaşlarının başında; ama öyle çok başarıya imza atmış ki… O, fotoğraflarını genelde sosyal sorunlar üzerine çekiyor. Tabii bir de İstanbul! İstanbul Tasarım Merkezi’nde Fotoğraf dersi veriyor ve 2010’dan beri de farklı üniversitelerde öğretim görevlisi olarak derslere giriyor. 40’ı aşkın ödülü bulunuyor. O, “Boston Güzel Sanatlar Müzesi” tarafından fotoğrafı satın alınan ikinci Türk. İlki ise, Ara Güler’di.
O, konu fotoğraf olduğunda “sıradan insan” kategorisine katamayacaklarımızdan. Çünkü hepimiz aynı yere bakabiliyoruz; ama kuşkusuz fotoğrafçılarla aynı şeyi görmüyoruz. Örneğin onun ilham kaynağı kaplumbağalar! O, sadece dünyanın sayılı fotoğrafçılarından değil, aynı zamanda gencecik yaşına pek çok şey sığdırmış olanlarından.
Çocukluğu
Nevzat, 1987’de Adapazarı’nda dünyaya geldi. Tüm çocukluğu burada geçti. Güzelliği de, hüznü de, yeri geldi çirkini de burada tanıdı. Üniversite zamanı gelene dek çocukluğunun yansımalarıyla bir aradaydı. O, genç yaşında başarının sözcük karşılığını tam manası ile tadanlardan olacaktı. Ancak bu sonuca giden yollar, öyle pek renkli değildi.Hayat zamanla daha da zorlaşmış, yoksullaşmıştı. Nevzat, zor koşullardan geçerek hayatın zor yüzünü kolayından önce görecek; ama nihayet durumu ters yüz etmeyi de bilecekti. Bir gün fotoğraf sanatçısı olduğunda sanatı, tüm bu zorlukları, belki bazen bir ayna gibi yansıtacaktı. Madalyonun sadece iki yüzü bulunmuyordu hayatta ve başarıya giden yollar pek de çiçeklerden geçmiyordu…
2010’da, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf ve Grafik Sanatları, Fotoğraf Ana Sanat Dalı’ndan dereceyle mezun olduktan sonra, yapacağı çok iş, alacağı çok ödül vardı. Dünyaya açılacaktı.
Hayatının dönüm noktası
Hayatın zorlu koşulları içinde insanın payına düşen ya şartlarını kabullenmek ya da kabuğunu kırıp daha fazlasına, gerçek benliğine ulaşmaktı. Elbet süregelen hayat içinde ikincisindense ilkini tercih etmek çok daha kolay. Ama Nevzat onlardan olmayacaktı.
Annesi, meslek lisesine gitmesini istiyordu. Böylece çabucak bir fabrikada iş bulabilecekti. Ama Nevzat, Resim Bölümü’nde okuma isteğini bastıramadı. Adapazarı’nda öğrencisini yetenek sınavı ile belirleyen Güzel Sanatlar Lisesi kalitesinde eğitim veren bir lisenin Sanat/Resim Bölümü’nü kazanmıştı. Son sınıfa geldiğinde ise, Resim Öğretmeni Yrd. Doç. Dr. Rasim Soylu’nun yönlendirmesi ile hayatı bambaşka bir yöne doğru şekillenecekti. Soylu, aynı zamanda Nevzat’ın ilk sanat ve fotoğraf eğitimi aldığı öğretmeniydi…
“Fotoğrafa yeteneğin var. Kocaeli Üniversitesi’ne git, akademisyenlerle tanış” diye öğütlemişti öğretmeni. Nevzat, Kocaeli Üniversitesi’ne gitmiş ve çok çalışmıştı. Ardından da Mimar Sinan Üniversitesi’nde Fotoğraf üzerine yüksek lisans yapacak, 2015’te mezun olacaktı. Belki hayatının dönüm noktası öğretmeninin ona verdiği bir tavsiyeden geçiyordu; ama en önemlisi Nevzat, gerçekten hiç durmamıştı. Daha sonra öğrencilik yıllarını şöyle özetleyecekti:
"Hocalarımın peşini bırakmaz, okuldaki partilere gitmez, fotoğraf çekmeye çıkardım. Bu ülkede üniversite okumak yetmiyor. En iyisi için fazla mesai şart!”
Nevzat, öğretmeni Soylu sayesinde sadece yeteneğini keşfetmemiş, hayata ve insanlığa dair izler bırakacak bir şeyler yapması gerektiğine de karar vermişti. Fotoğraf sanatını, yaşamının en büyük parçası saydı.
Genç Yetimler Projesi
Bu proje, 2011’de başladı. Nevzat da, elbette bu projenin bir parçası olmuştu. Genel olarak sosyal sorunları ele alan çalışmalarda bulunmak istiyordu. Fotoğrafları, kelimelere ihtiyaç duymadan pek çok şeyi anlatmalıydı. Nevzat, sanatın zekice kullanıldığında pek çok iyiliğe dönüşeceğine inanıyordu…
Genç Yetimler Projesi kapsamındaki çalışmasına savaşlar, salgınlar, çevrenin baskılamasından doğan sorunlar gibi birçok sebeple yetim kalmış kızların fotoğraflarını çekerek başlamıştı. Çünkü 2011’de Türkiye İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın davetiyle Afrika’da, Malavi’ye gittiğinde, yetimhanedeki kızları görmüş, onların dramlarını keşfetmişti. Bu keşif, onu, ruhunun derinliklerinde bir iç savaşa sürüklemişti. Deklanşöre her bastığında, karşısındaki kızın suretinden dökülen acıyı hissediyordu. Şimdi bu projenin daha büyük bir parçası gibiydi; tılsım, kalbinden dökülen eşleşmedeydi…
Nevzat, bu proje ile Güney Afrika, Nepal, Yemen, Tayland gibi ülkelerinden de yer aldığı 10 ülkede yetimlerin fotoğrafını çekti. Yetimhanelerde, mülteci kamplarında, yoksulluğun taşıp sokaklara döküldü evlerde ne çok anne ve genç yetimle tanışmıştı. Ne onları ne gözlerindeki ısrarcı umudu unuturdu bundan böyle. Onun gözünde fotoğrafları, insana, insanlığı hatırlatıyordu.
Yılın Genç Fotoğrafçısı: Nevzat Yıldırım
Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’ndeki hocalarından Prof. Dr. Özer Kanburoğlu bir yazısında Nevzat’ı anlatırken kendisine yöneltilen “Nasıl başarılı bir belgesel fotoğrafçısı olunur?” sorusu ile başlıyor; klasik bir şekilde yanıtlamanın aksine, “Bir yaşam hikayen olmalı” diye yanıtlıyor ve şu cümlelerle anlatıyordu: “Yıllar önce sinema merakım had safhadayken, Amerikan sinemasının ünlü yıldızlarının hayat hikayelerini okumak, benim için rutin işlemlerden birisi olmuştu. O hayat hikayelerinde hep bir dram ve mücadelenin olduğunu fark etmiştim. Başarılarının arkasındaki gerçek nedenlerin zor şartlardan gelmeleri ve neredeyse tüm meslek dallarında çalışma yapmalarının olduğunu görmüştüm. Çok farklı insan kitleleri içerisinde çalışmak ya da bulunmak, onları kendi çağdaşlarına göre daha farklı bir konuma getirmişti”.
Bu açıklamayı, mail kutusuna Mooan and Stars Project’ten düşen bir posta üzerine yapıyordu Kanburoğlu. “The American Turkish Society ile Moon and Stars Project”e katılıp katılamayacakları soruluyordu. Türkiye’de fotoğraf eğitimi veren okulların son sınıfında okuyan öğrenciler arasında yapılan bir yarışmaydı ve ödülü de, “Young Photographer Award” idi.
Okul, bölüm olarak bu ödül için yarışmak üzere iki mezununu seçti ve onlardan biri elbette Nevzat’tı. Nevzat, 2015’te, Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü, Bilgi Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü ile Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim ve Tasarım Bölümü’nden yarışmaya katılan öğrenciler arasından parladı ve ödülü aldı.
“Young Photographer Award”in yanında 6 bin dolarlık ödülün de sahibi oldu. Ancak kuşkusuz hepsinden değerlisi, “Boston Güzel Sanatlar Müzesi”nin, Nevzat’ın bütün eserlerini satın alarak koleksiyonuna katmaya karar vermesiydi…
Fotoğraf Sanatçısı Nevzat Yıldırım biyografisi
Nevzat Yıldırım’ın başarısının sırrı
Müzenin ünlü küratörlerinden Anna Havigna ve Karen Haas, ödülden sonra Nevzat’ı daha da cesaretlendirecek, doğru yolda olduğundan şüphe ettirmeyecek şu açıklamayı yapmıştı: “Nevzat Yıldırım’ın çarpıcı siyah-beyaz fotoğrafları bizi özellikle etkiledi. Genç sanatçının fotoğraf alanını meslek olarak seçmeye kararlı olduğu görülüyor. Atölyesinde oturan genç süpürge yapımcısını betimleyen fotoğrafında görüldüğü gibi baskıları hem güç hem güzellik yansıtıyor. Çocuk ya da yetişkin, fotoğraflarının konusunu oluşturan insanlarla ilgili anlayış ve duygudaşlığı henüz 20’li yaşlarında olan birisinde sıkça görülen bir özellik değil. İnsan emeğini belgeleyişindeki bu üslubu unutmak zor olacak”.
Nevzat, böylece Boston Güzel Sanatlar Müzesi tarafından fotoğrafları satın alınan ikinci Türk olmuştu. İlki Ara Güler’di. Bunun gururunu ayrıca yaşıyordu. Çocukluğunun yoksul kapısına gülümseyen madalyon, şimdi ona çok ve doğru çalışmanın meyvelerini ikram ediyordu.
Bir röportajında kısa bir süre önce bir fotoğrafını bin dolara satmış olmanın mutluluğunu paylaşırken, 2011’de Genç Yetimler Projesi kapsamında çektiği bir fotoğrafını işaret ederek şunları söylemişti: “Yetim bir çocuk o. Ben de küçük yaşta babamı kaybettim. Fotoğraflarıma kendi yaşanmışlıklarımı katıyorum. Başarımın sırrı bu belki de".
Hocası, “Nasıl başarılı bir belgesel fotoğrafçısı olunur?”, sorusunu “Bir yaşam hikayen olmalı” diye yanıtlarken, aslında işte tam da bundan bahsediyordu. Onun fotoğraflarında güç, güzellik, acı, umut, tüm duygular bir aradaydı.
Nevzat Yıldırım’ın fotoğrafa bakışı
Nevzat’a göre fotoğraf, bir şeylerin estetik göründüğü, geçmişi hatırlatan bir araç değildi. Ona göre fotoğraf, dünyada kabul gören tüm dillerin ötesinde, bambaşka ve hatta abartısız en duygulu, en anlaşılır dildi. “Dünyada yaşanan acıları, haksızlıkları sanatın diliyle herkese gösterebiliriz” diyordu ve ekliyordu: “Sanatçı, üretmiş olduğu projelerine kendi ruh dünyasından bir takım duygular katmalıdır. Eğer o duygu yoksa bir şey hep eksik kalacaktır”.
Fotoğraf, geçmiş ile bugünü bağlıyordu, evet; ancak bir yandan da tüm bunları yarına aktarıyordu. Başlı başına bir kültür olmalıydı. Bu durumda fotoğraf sanatçısı da, yaşadığı döneme mercek tutan bir görsel tarihçi, belki bir sosyolog; ama en çok eleştirmendi. Eleştirisi hem apaçık, hem gizliydi…
Dünyada pek çok fotoğraf sanatçısından, pek çok yönü sebebiyle etkileniyordu. Eserleriyle uluslararası kabul görmüş fotoğraf sanatçılarından ilham alıyordu. Sayacağı ilk isim ise, Ara Güler’di. Onun bilgeliği ve felsefesi Nevzat’ı çekiyordu. Ustalığı ve alçak gönüllüğü ile İzzet Keribar, İbrahim Zaman, Sabit Kalfagil, Hüsnü Gürsel, entelektüel birikimi ve derinliğiyle şair, yazar fotoğrafçı Merih Akoğul, hocası Prof. Ozan Bilgiseren, editöryal anlamda tecrübesinin tartışılmaz olduğunu düşündüğü fotoğraf sanatçısı Murat Gür… Hepsi onun sanatında örnek aldığı sanatçılardı.
Nevzat, bir de kaplumbağalardan ilham alıyordu. Onların ağır ağır, sabırla hayata karışmalarından çok etkileniyordu.
İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası Projesi
İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası, İstanbul’da çalışmalar yapmış kültür adamlarının şiirlerini, beyitlerini, paragraflarını alıntılayarak üzerine fotoğraflarının çekildiği, fotoğraf ve metin uyumunun muntazam düşünüldüğü bir kitaptı. Metin kısmı ünlü yazar M. Davut Göksu’nun kaleminden çıkmış, fotoğrafları da Nevzat Yıldırım çekmişti.
Bu eser, 2015’te, 1923’te kurulan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları’ndan çıktı. Örnek aldığı pek çok isim de, Nevzat hakkındaki değerleri görüşlerini paylaşıyordu. İşte onlardan bazıları:
Ara Güler
‘’Bu tür kitapların genç ve başarılı fotoğrafçıların eserleriyle var olması çok mühimdir. Kitaptaki Nevzat Yıldırım'ın fotoğrafları bize İstanbul’a dair eskiyi hatırlatır ve özlem verir. Bundan sonra İstanbul’un çekeceğimiz fotoğraflarını ona göre ayarlarız. Böyle kitapları memleket için çok faydalı buluyorum yarınlara önemli belgeler bırakıyor. Kitabı yapanları tebrik ederim’’
İzzet Keribar
‘’Bugün, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun yeni yayımlamış olduğu, yazıları Sn. Davut Göksu, fotoğrafları usta sanatçı Sn. Nevzat Yıldırım tarafından çekilmiş olan “İstanbul Kültür ve Edebiyat Atlası” adını taşıyan dev bir eseri inceleme fırsatım oldu. Fotoğraflara baktığım zaman İstanbul’u henüz tam olarak keşfetmediğimi anladım. Nevzat Yıldırım’ın kullandığı ışığa ve özellikle tarihi eserlerimizi çekerken bulduğu ilginç açılara hayran kalmamak mümkün değil. Bu eser Davut Bey’in değerli yazısı, diğer yandan Nevzat Yıldırım’ın fotoğraf şöleninin ortak sonucudur. Böylece İstanbul’umuzun tarihe geçecek sanat şaheseri çok önemli dev bir eser ortaya çıktı. Hem Turing Kurumunu hem de kendilerini yürekten tebrik ederim".
Merih Akoğul
“Nevzat Yıldırım, İstanbul gibi hem cazibeli, hem de zor bir şehri fotoğrafları aracılığıyla görüntü düzlemine başarıyla aktarmış. Üstelik bununla yetinmemiş, fotoğraflarındaki kompozisyon, ışık, tarih-estetik dengesini de dikkate alarak, yeryüzünün en önemli şehirlerinden birinin 21.Yüzyıl’daki profilini bizlerle paylaşmıştır. Fotoğrafları aracılığıyla İstanbul’a kattığı bu değerden ve titiz çalışmasından dolayı kendisini yürekten kutluyorum”.
15 Temmuz Şehitleri
Hepimizin iliklerine kadar hissettiği üzere, FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz (2016) gecesi yaşandı. Yaşanılanlar ve etkileri 7’den 70’e herkesin belleğinde. İBB Kültür AŞ. bu talihsiz gecede şehit düşenlerin anısına, hikayelerinin yazılması projesini yazar M. Davut Göksu’ya getirdi. Fotoğrafları da yine Nevzat Yıldırım çekecekti.
15 Temmuz gecesi şehit düşen, hepsinin ortak paydası vatan, toprak, özgürlük olan 200’den fazla kişinin ailesi ve yakınlarıyla yapılan röportajlar, çekilen fotoğraflar, “15 Temmuz Şehitleri” adlı 550 sayfalık kitapta toplanarak, anıları ölümsüzleştirildi.
Kitap, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletin zirvesindeki kişiler ile şehit ailelerine gönderildi. Ayrıca İBB Kültür AŞ tarafından İstanbul Kitapçısı’nda uygun fiyata satışa sunuldu.
Gelecekteki projeler
İstanbul, Nevzat’ın sonsuz sevdası kuşkusuz. Haliyle projelerinin başkahramanı olmaktan hiç geri durmuyordu. İstanbul konulu yeni bir projenin hazırlığında oluşu ile ilgili bir röportajda, kendisine yöneltilen “Nasıl bir proje bu ve ne zaman hayata geçecek?” sorusunu şöyle yanıtlıyordu: “Kalbimde İstanbul’a yakışır bir sanatçı kitabı yapmak var. Bu şehir, yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri. İstanbul tarihinin her döneminde şair, ressam ve fotoğrafçıların sanatına yansımıştır. Ben de bu şehre aşık bir sanatçı olarak, 10 yıldır kare kare zenginleştirdiğim fotoğraflarla, bugünün İstanbul’unu tasarımı ve içeriğiyle zevkli ve şık bir kitap haline getirmek istiyorum”.
Nevzat, bu sevdaya, "İstanbul, sen sesi güzel bir şehirsin. Seni duydum. Bunu bil!" cümlelerini okuduğu 2004 basımı, Cihat Zafer imzalı “İstanbul’a Aşk Mektubu” adlı kitaba rastladığında düşmüştü. Tek solukta okuduğu bu kitaba bir sahafta rastlamış ve İstanbul’a adeta aşık olmuştu. Şimdi kısacık metinlerle fotoğraflarını desteklediği bir kitap hazırlamak istiyordu. Cihat Zafer’in etkisini hissettiği cümlelerine de yer verecekti.
Ayrıca yine bu röportaj yoluyla 2023’te dünya çapında ses getirecek bir projeye de hazırlandığını duyurmuştu…
İyi bir fotoğrafın altyazıya ihtiyaç duymadığını savunan, kusursuz bir fotoğrafın izleyicisi ile arasında anlık bir bakışma ile tüm sırrını teslim edeceğini vurgulayan, çocukluğundan geleceğe kalbinde mühürlediği iyi hikayesiyle bir Nevzat Yıldırım geçiyor bu dünyadan…
İyi ki..
Dünya’da 60 sanatçının seçili eserlerinden oluşan sergiye ilk kez bir Türk fotoğraf sanatçısı katıldı.
İngiltere’nin Başkenti Londra’da fotoğraf sanatçısı Nevzat Yıldırım ‘Afganistan’ın Hafızası Portreler’ isimli eserleriyle yer aldı.
Sergi, Londra’da Open Art Exhibition 2018 Virtual Gallery Shoreditch Mark Square The Moon Galleri’de gerçekleşti. Büyük ekranlarda ve online platformlarda yer alan sergi ilk lansmanını sınırlı sayıda sanat çevresinin katıldığı açılışla Londra’da gerçekleşti.
Damla Karakuş
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.