Sadece Allah’a umut bağlamış bir şekilde görevlerini yerine getirme azmiyle çoğu zaman aç, çoğu zaman uykusuz, korku dolu ve zorlu koşullarda çalışıyorlardı!
İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda sivillerin yanı sıra basın mensuplarını ve ailelerini hedef almaya devam ediyor. Gazetecileri ve sivilleri kasıtlı olarak hedef almak, uluslararası insancıl hukuka göre savaş suçu sayılıyor.
Gazeteciler Günü, basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışma şartlarına dikkat çekmek için her yıl kutlanıyor. Ancak, özellikle savaş bölgelerinde çalışan gazeteciler için bugün, özgür haberciliğin ne kadar zor ve tehlikeli bir misyon olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Gazze gibi yoğun çatışmalara sahne olan bölgelerde bu durum daha da belirgin hale geliyor. Son yıllarda Filistin topraklarında yaşamını yitiren gazetecilerin sayısı, gazeteciliğin özgür ve şeffaf bir toplum için neden bu kadar hayati bir meslek olduğunu vurguluyor.
Gazze: Tehlikeli Bir Habercilik Sahası
Gazze, dünyanın en yoğun şiddet ve çatışma ortamından birine sahip. Birbirini izleyen askeri operasyonlar ve politik gerilimler nedeniyle, gazetecilerin bu bölgede çalışması sıklıkla hayati tehlikeler içeriyor. Sınırsız Gazeteciler (RSF) ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) gibi örgütlerin raporları, Gazze’de gazetecilerin özellikle hedef alındığını ya da çatışmalarda sivil kayıplarla birlikte öldüklerini ortaya koyuyor.
İsrail ile Hamas arasında çatışmaların başladığı 7 Ekim'den bu yana Gazze’de 188 gazeteci öldürüldü. 80’den fazla gazeteci basın kimlikleri hiçe sayılarak tutuklandı. Uluslararası gazetecilik örgütlerinin verilerine göre, bu gazetecilerin büyük bir kısmı Filistinli yerel muhabirlerden oluşuyor. Gazze’nin dar sokaklarında çalışırken hem fiziksel hem de psikolojik baskıya maruz kalan bu gazeteciler, savaşın şeffaf bir şekilde dünyaya aktarılması için çaba gösteriyordu.
Hayatını Kaybeden Gazeteciler: İsimler ve Hikayeler
Ekim 2023’te hayatını kaybeden gazetecilerden biri olan Hassan Jaber, savaşın insan hikayelerini anlatmaya odaklanıyordu. Jaber, bir hava saldırısı sırasında ailesiyle birlikte kaldığı evde öldürüldü. Yine aynı dönemde yaşamını yitiren Noura Abed, Gazze’nin kuzeyindeki kamplardan birinde yaşanan insani dramı belgelemek üzere görevlendirildiği sırada vuruldu.
Uluslararası basından isimler de Gazze’de yaşamını kaybetti. Fransız serbest gazeteci Marie Dupont, sınır bölgesinde bir haber yaparken şirketi tarafından çelik yelekle donatılmasına rağmen bir keskin nişancı atışıyla öldürüldü. Bu durum, gazetecilerin savaş alanında korunması konusunda uluslararası mekanizmaların çoğu zaman yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.
Gazeteciliğin Hayati Rolü
Gazeteciler, şiddetli çatışmaları dünyaya duyurarak uluslararası kamuoyunun dikkatini bölgeye çekiyor. Gazze’de çalışan gazetecilerin verdikleri bilgi ve görüntüler, uluslararası kurumların insani yardım kararlarından, savaşın hukuki yönlerinin değerlendirilmesine kadar geniş bir etki yaratıyor.
Ancak, gazetecilik sadece bilgi aktarımından ibaret değildir. Aynı zamanda savaşın insanı yüzünü göstermek ve şiddeti önlemek için ahlaki bir çağrı yapma görevini üstlenir. Gazze’de hayatını kaybeden gazeteciler, sadece bir mesleğin değil, aynı zamanda insanlığın özgürlük ve gerçek arayışının temsilcileri olarak anılmalı.
Gazze gibi bölgelerde gazetecilerin yaşadıkları tehlikeler, uluslararası camianın bu konuda daha etkin adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Savaş bölgelerinde gazetecilerin korunması için daha etkili protokoller geliştirilmeli ve taraflar, gazetecilerin hedef alınmaması konusunda taahhütlerde bulunmalı.
Gazeteciler Günü vesilesiyle, savaşın ortasında can veren gazetecilerin anılarına saygı duyarak insanlık adına ne kadar hayati bir görev üstlendiklerini bir kez daha hatırlıyoruz.