İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları yedinci ayını geride bırakırken, bölgede yaşanan insani kriz giderek derinleşiyor. Son verilere göre, Gazze’de en az 39 bin çocuk, anne ya da babasını – kimi zaman her ikisini kaybederek yetim kaldı. Bu rakam, Filistin nüfusunun demografik yapısı göz önüne alındığında, kuşaklar boyu sürecek bir toplumsal travma’nın habercisi. Ancak durum yalnızca çocuklarla sınırlı değil; Nisan 2025 itibarıyla Gazze Şeridi’nin yüzde 70’i yaşanamaz hale geldi, yaklaşık 2 milyon kişi yerinden edildi, açlık ve susuzluk en az bombalar kadar ölümcül.
Saldırılar Durmuyor, Sivil Kayıplar Artıyor
7 Ekim 2023 tarihinde başlayan ve bugüne dek süren İsrail saldırıları, özellikle sivilleri hedef alan yapısıyla tepki çekiyor. BM İnsan Hakları Konseyi’nin Mart 2025 raporuna göre, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de sürdürdüğü hava ve kara operasyonlarında hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 50 bin 523’e, yaralıların sayısı ise 114 binin üzerine çıktı. Ölenlerin yüzde 70’inden fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Katil İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesi 18 Mart sabahı bozarak saldırılarına yeniden başladı. Bu tarihten itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1.163 Filistinli yaşamını yitirdi, 2.735 kişi ise yaralandı. Uluslararası insan hakları örgütleri, ateşkes sonrası başlayan bu yeni saldırı dalgasının savaş suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Gazze’de sağlık altyapısı çökmüş durumda. Hastaneler ya tamamen hizmet dışı ya da kısıtlı kapasiteyle çalışıyor. Elektrik ve yakıt tedariki neredeyse tamamen kesilmiş halde. 2025’in ilk çeyreğinde düzenlenen saldırılar, özellikle Refah ve Cebaliye bölgelerinde yoğunlaştı. İsrail, bu bölgelerin “terör unsurlarını barındırdığı” gerekçesiyle bombardımanlara devam ederken, sivil ölümlerle ilgili hiçbir uluslararası denetime açık değil.
Savaşın Sessiz Kurbanları: Yetim Kalan Çocuklar
Savaşın en savunmasız hedefi ise her zamanki gibi çocuklar. Filistin Sosyal Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Nisan 2025 itibarıyla 39 binin üzerinde çocuk ebeveynlerinden en az birini kaybetmiş durumda. Bu çocukların önemli bir kısmı, savaşta hem annesini hem de babasını kaybetmiş.
Bu çocuklar, artık sadece savaş mağduru değil; aynı zamanda sosyal koruma sistemlerinin dışında kalan, ağır psikolojik travmalarla baş etmeye çalışan “görünmez bireyler” hâline geldi. Gazze’deki yetimhaneler kapasitesinin çok üzerinde çocuk barındırıyor. Birçok çocuk ise ya akrabalarının yanında kalıyor ya da sokaklarda, sahipsiz bir hayat sürdürüyor.
Çocukların dramı yalnızca ölümler ve yetim kalmakla sınırlı değil. Pek çoğu sosyal bakım ve psikolojik destekten tamamen yoksun şekilde, yırtık çadırlara ya da yıkık evlerin harabelerine sığınmak zorunda kaldı.
Kimi çocuklar konuşmayı bıraktı. Kimileri uykularında sayıklıyor. Her sabah uyanıp annesini soran küçük kalpler, artık sessizliği öğreniyor. Oyuncakların yerini su bidonları aldı, defterlerin yerini yardım kutuları. Çocuk olmak, Gazze’de artık yalnızca bir hayal.
UNICEF, 2025 Mart raporunda Gazze’yi “çocuklar için yaşanabilecek en tehlikeli yer” olarak tanımlıyor. Raporda, “Çocuklar yalnızca bombardımanlarda değil, açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ve travmadan da ölüyor” ifadesi yer alıyor.
Eğitim ve Sağlık: Çöküş Noktasında
Gazze’de 7 aydır okulların büyük çoğunluğu kapalı. Eğitim altyapısı ya tamamen yıkılmış ya da geçici barınaklara dönüştürülmüş durumda. Nisan 2025 itibarıyla BM’ye bağlı okulların yüzde 80’i ya saldırılarda zarar gördü ya da sığınma alanına çevrildi. Bu durum, bir milyondan fazla çocuğun eğitim hakkının fiilen askıya alınması anlamına geliyor.
Sağlık alanında durum daha vahim. Şifa Hastanesi, Endonezya Hastanesi ve Nasr Çocuk Hastanesi gibi merkezlerin ya bombalanarak işlevsiz hale getirildiği ya da İsrail askerlerinin kontrolü altına alındığı bildiriliyor. Doktorlar, yetersiz tıbbi malzemelerle ameliyat yapmak zorunda kalıyor; anestezi olmadan gerçekleştirilen operasyonlar artık sıradan hâle geldi.
Açlık: Sessiz Bir Ölüm Biçimi
BM Dünya Gıda Programı (WFP), Nisan 2025’te yayımladığı son raporda, Gazze halkının yüzde 90’ının “şiddetli gıda güvensizliği” ile karşı karşıya olduğunu bildirdi. Süt tozu, bebek maması ve temiz içme suyu gibi temel ihtiyaçlara erişim neredeyse imkânsız. Kadınlar, çocuklarına su bulamadıkları için deniz suyunu kaynatıp içirmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Bu da özellikle çocuklar arasında ishal, enfeksiyon ve böbrek yetmezliği gibi ölümcül sağlık sorunlarına yol açıyor.
Uluslararası Tepki: Kınamanın Ötesine Geçemiyor
BM Güvenlik Konseyi, bugüne kadar ateşkes çağrısı yapan çok sayıda karara imza atsa da, İsrail üzerindeki gerçek baskı mekanizmaları çalıştırılamadı. ABD’nin veto ettiği kararlar nedeniyle somut bir yaptırım hayata geçirilemedi. Avrupa ülkeleri insani yardım gönderse de, sınır geçişlerindeki kısıtlamalar ve İsrail’in uyguladığı abluka yardımların büyük kısmını ulaşılamaz hâle getiriyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM), İsrail Başbakanı ve bazı üst düzey yetkililer hakkında savaş suçu iddialarıyla başlatılan soruşturma sürse de, davaların sonuç vermesi uzun yıllar alabilir.
Kaybedilen Bir Nesil
Savaş, Gazze’de yalnızca binaları yıkmadı; insan hayatını da, toplumsal dokuyu da çökertti. Özellikle yetim kalan çocuklar, bu çöküşün en kırılgan halkası. Uzmanlar, bu çocukların ilerleyen yıllarda ciddi psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşacağını; çoğunun okul dışı kalacağını ve örgütlerin manipülasyonuna açık hâle geleceğini belirtiyor.
SON SÖZ
Gazze’de her geçen gün daha fazla çocuk yetim kalıyor, daha fazla aile yok oluyor. Ve dünya, büyük ölçüde susuyor. Bu savaş yalnızca bombaların değil, aynı zamanda ilgisizliğin de savaşı.
Gazze’de yetim kalan çocuklara bugün sahip çıkılmazsa, yarın yalnızca bir insani krizle değil, çok daha derin ve onarılamaz bir tarihsel sonuçla karşı karşıya kalınabilir.