scale up vize
vize
Aslıhan Toksoy
Köşe Yazarı
Aslıhan Toksoy
 

İsrail'de Sivil Mahkemeden Ceza Alan En Genç Kişi Serbest Kaldı: Ahmed Manasra'nın Hikâyesi

13 yaşında tutuklandı. 14 yaşında terörist ilan edildi. 23 yaşında serbest bırakıldığında ise, ne çocuktu ne de genç. Ahmed Manasra, sadece bir isim değil; bir adalet yarasının, Filistinli çocukların çalınan hayatlarının sembolüydü.   Ahmed Manasra’nın adı, artık bir çocuğun değil; bir hafızanın, bir sessizliğin ve bir sistematik zulmün adı oldu. 2015 yılında, henüz 13 yaşındayken Doğu Kudüs’te tutuklanan Manasra, aradan geçen 9,5 yılın ardından serbest bırakıldı. Ancak serbest kalan bir insan değil; konuşmayan, tanımayan, hatırlamayan bir gölgeydi. Çünkü Ahmed, çocuk yaşta atıldığı zindanda sadece beden olarak değil, zihin olarak da darmadağın edilmişti. Olay günü Ahmed, kuzeniyle birlikte Pisgat Ze'ev adlı bir Yahudi yerleşim biriminde olduğu iddiasıyla İsrail polisince hedef alındı. Kuzeni Hasan olay yerinde öldürüldü, Ahmed ise darp edilip bir araçla ezildi. Kafatasında kırık oluştu. Yerde can çekişirken, etrafındaki yerleşimcilerin bağırışları ve küfürleri eşliğinde kanlar içinde bırakıldı. Bu görüntüler kameraya alındı; vicdanları titretti ama hiçbir adaleti harekete geçirmedi. Gözaltına alınmasının hemen ardından, tek başına ve avukatsız şekilde sorguya çekildi. Kameralara yansıyan görüntülerde, ne olduğunu anlamaya çalışan bir çocuğun korku dolu gözleri vardı. Yalvardı, ağladı, “bilmiyorum” dedi. Ama sistem duymadı. 14 yaşına bastığı gün yargılandı. “Terör” suçlamasıyla 13 yıl hapis cezası aldı. Dosyası, “terör yasası” kapsamında değerlendirildiği için yıllar boyunca şartlı tahliye talepleri reddedildi. Onu zindanda tutan şey, işlenmiş bir suç değil; üzerine yüklenen siyasi bir kimlikti.   İşkence Altında Akli Dengesini Kaybeden Bir Çocuk Ahmed’in cezaevi günleri, bir adalet sisteminin nasıl bir çocuğu un ufak ettiğini belgeleyen karanlık bir süreçti. On ay boyunca tek kişilik hücrede tutuldu. Gün ışığı görmeden, kalem sesini, kapı gıcırtısını, insan sesi duymadan geçen bu süre zarfında ruhsal dengesi çöküşe geçti. Uyku bozuklukları, konuşma kaybı, hafıza sorunları başladı. Sanrılar, sosyal kopukluklar ve depresyon belirtileriyle mücadele ederken hiçbir psikolojik destek verilmedi. Zihinsel sağlığı ağır hasar aldı. Kendi adını bile unutacak hâle geldi. Günler geçtikçe kendini ifade edemez hâle geldi. Sanrılar, konuşma bozuklukları ve hafıza kaybı başladı. “Ailemi özlüyorum. Evdeki kuşları özlüyorum.” dediğinde, aslında hâlâ içinde kalan son çocukluk kırıntılarıyla konuşuyordu. Ama bu cümle bile yeterince kıymet görmedi.   Bağımsız gözlemciler ve hukukçular, onun şizofreniye benzer semptomlar gösterdiğini ve cezaevinde kalmasının artık insanlık dışı olduğunu defalarca raporladı. Ancak İsrail makamları, Ahmed’in durumunu dikkate almadı. Çünkü onun serbest kalması, sistem için bir “yenilgi” olacaktı. O yüzden susturuldu. Yalnız bırakıldı. Zihni çürütüldü. Onu hâlâ içeride tutmak isteyen sistem, çocuğu değil, sembolü cezalandırıyordu.   Geriye Dönen Değil, Geri Getirilemeyen Bir Çocukluk 10 Nisan 2025 sabahı Ahmed Manasra serbest bırakıldı. Ama bırakıldığı yer ne ailesinin yanı ne de adaletin kucağıydı. Issız bir bölgeye gizlice bırakıldı. Ailesine bilgi verilmedi. Onu fark eden bir çoban sayesinde ailesine ulaştırıldı. Medyaya konuşması yasaklandı. Kutlama yapılması engellendi. Geri döndüğünde, karşılarında konuşmayan, göz teması kurmayan, hafızası silinmiş biri vardı. Annesi bile ona sarıldığında Ahmed'in tepkisi yoktu. Çünkü o, içeride yalnızca zaman değil, benliğini de kaybetmişti. Serbestti belki, ama özgür değildi. Ahmed Manasra’nın yaşadıkları, yalnızca bir çocuğun başına gelen trajedi değil; sessiz kalan dünyanın da suç ortağı olduğu bir sistemsel işkencedir. Onun hikâyesi, Filistinli çocukların kriminalize edilerek sistem dışına atıldığı düzenin kanıtıdır. Ve her sustuğumuzda, bir Ahmed daha karanlığa gömülüyor. Artık Ahmed’in konuşmasını beklemek, onu yeniden inşa etmek kadar zor. Ama onun yerine konuşmak, onun yaşadıklarını anlatmak, hafızalara kazımak bizim borcumuz. Çünkü adalet bazen hukukun değil; hatırlamanın ve hatırlatmanın içinde saklıdır.   Ahmed Manasra: Sadece Bir Kurban Değil, Bir Suç Ortaklığının Kanıtı Ahmed Manasra artık özgür olabilir. Ama onun dosyası kapandı diye adalet sağlanmış sayılmaz. Bu hikâye, İsrail yargısının çocuklara nasıl bir tehdit politikası uyguladığının, uluslararası toplumun ise bunu nasıl izlemekle yetindiğinin açık belgesidir. İsrail Yüksek Mahkemesi bile onun doğrudan değil, dolaylı bir rolde olduğunu kabul etmişken neden; Ahmed 10 yıl boyunca içeride tutuldu? Neden sağlık raporları göz ardı edildi? Neden bir çocuk, kendi zihniyle baş başa çöküşe terk edildi? Bugün eğer Ahmed konuşmuyorsa, bu onun suçu değil. O konuşamadıkça, bizim daha çok konuşmamız gerekiyor. Çünkü onun yaşadıkları, yalnızca bir çocuğun çilesi değil; insanlığın sessizliğe verdiği ortak cevaptır
Ekleme Tarihi: 13 April 2025 - Sunday
Aslıhan Toksoy

İsrail'de Sivil Mahkemeden Ceza Alan En Genç Kişi Serbest Kaldı: Ahmed Manasra'nın Hikâyesi

13 yaşında tutuklandı. 14 yaşında terörist ilan edildi. 23 yaşında serbest bırakıldığında ise, ne çocuktu ne de genç. Ahmed Manasra, sadece bir isim değil; bir adalet yarasının, Filistinli çocukların çalınan hayatlarının sembolüydü.

 

Ahmed Manasra’nın adı, artık bir çocuğun değil; bir hafızanın, bir sessizliğin ve bir sistematik zulmün adı oldu. 2015 yılında, henüz 13 yaşındayken Doğu Kudüs’te tutuklanan Manasra, aradan geçen 9,5 yılın ardından serbest bırakıldı. Ancak serbest kalan bir insan değil; konuşmayan,

tanımayan, hatırlamayan bir gölgeydi. Çünkü Ahmed, çocuk yaşta atıldığı zindanda sadece beden olarak değil, zihin olarak da darmadağın edilmişti.

Olay günü Ahmed, kuzeniyle birlikte Pisgat Ze'ev adlı bir Yahudi yerleşim biriminde olduğu iddiasıyla İsrail polisince hedef alındı. Kuzeni Hasan olay yerinde öldürüldü, Ahmed ise darp edilip bir araçla ezildi. Kafatasında kırık oluştu. Yerde can çekişirken, etrafındaki yerleşimcilerin bağırışları ve küfürleri eşliğinde kanlar içinde bırakıldı. Bu görüntüler kameraya alındı; vicdanları titretti ama hiçbir adaleti harekete geçirmedi.

Gözaltına alınmasının hemen ardından, tek başına ve avukatsız şekilde sorguya çekildi. Kameralara yansıyan görüntülerde, ne olduğunu anlamaya çalışan bir çocuğun korku dolu gözleri vardı. Yalvardı, ağladı, “bilmiyorum” dedi. Ama sistem duymadı. 14 yaşına bastığı gün yargılandı. “Terör” suçlamasıyla 13 yıl hapis cezası aldı. Dosyası, “terör yasası” kapsamında değerlendirildiği için yıllar boyunca şartlı tahliye talepleri reddedildi. Onu zindanda tutan şey, işlenmiş bir suç değil; üzerine yüklenen siyasi bir kimlikti.

 

İşkence Altında Akli Dengesini Kaybeden Bir Çocuk

Ahmed’in cezaevi günleri, bir adalet sisteminin nasıl bir çocuğu un ufak ettiğini belgeleyen karanlık bir süreçti. On ay boyunca tek kişilik hücrede tutuldu. Gün ışığı görmeden, kalem sesini, kapı gıcırtısını, insan sesi duymadan geçen bu süre zarfında ruhsal dengesi çöküşe geçti. Uyku bozuklukları, konuşma kaybı, hafıza sorunları başladı. Sanrılar, sosyal kopukluklar ve depresyon belirtileriyle mücadele ederken hiçbir psikolojik destek verilmedi.

Zihinsel sağlığı ağır hasar aldı. Kendi adını bile unutacak hâle geldi. Günler geçtikçe kendini ifade edemez hâle geldi. Sanrılar, konuşma bozuklukları ve hafıza kaybı başladı. “Ailemi özlüyorum. Evdeki kuşları özlüyorum.” dediğinde, aslında hâlâ içinde kalan son çocukluk kırıntılarıyla konuşuyordu. Ama bu cümle bile yeterince kıymet görmedi.

 

Bağımsız gözlemciler ve hukukçular, onun şizofreniye benzer semptomlar gösterdiğini ve cezaevinde kalmasının artık insanlık dışı olduğunu defalarca raporladı. Ancak İsrail makamları, Ahmed’in durumunu dikkate almadı. Çünkü onun serbest kalması, sistem için bir “yenilgi” olacaktı. O yüzden susturuldu. Yalnız bırakıldı. Zihni çürütüldü. Onu hâlâ içeride tutmak isteyen sistem, çocuğu değil, sembolü cezalandırıyordu.

 

Geriye Dönen Değil, Geri Getirilemeyen Bir Çocukluk

10 Nisan 2025 sabahı Ahmed Manasra serbest bırakıldı. Ama bırakıldığı yer ne ailesinin yanı ne de adaletin kucağıydı. Issız bir bölgeye gizlice bırakıldı. Ailesine bilgi verilmedi. Onu fark eden bir çoban sayesinde ailesine ulaştırıldı. Medyaya konuşması yasaklandı. Kutlama yapılması engellendi.

Geri döndüğünde, karşılarında konuşmayan, göz teması kurmayan, hafızası silinmiş biri vardı. Annesi bile ona sarıldığında Ahmed'in tepkisi yoktu. Çünkü o, içeride yalnızca zaman değil, benliğini de kaybetmişti. Serbestti belki, ama özgür değildi.

Ahmed Manasra’nın yaşadıkları, yalnızca bir çocuğun başına gelen trajedi değil; sessiz kalan dünyanın da suç ortağı olduğu bir sistemsel işkencedir. Onun hikâyesi, Filistinli çocukların kriminalize edilerek sistem dışına atıldığı düzenin kanıtıdır. Ve her sustuğumuzda, bir Ahmed daha karanlığa gömülüyor.

Artık Ahmed’in konuşmasını beklemek, onu yeniden inşa etmek kadar zor. Ama onun yerine konuşmak, onun yaşadıklarını anlatmak, hafızalara kazımak bizim borcumuz. Çünkü adalet bazen hukukun değil; hatırlamanın ve hatırlatmanın içinde saklıdır.

 

Ahmed Manasra: Sadece Bir Kurban Değil, Bir Suç Ortaklığının Kanıtı

Ahmed Manasra artık özgür olabilir. Ama onun dosyası kapandı diye adalet sağlanmış sayılmaz. Bu hikâye, İsrail yargısının çocuklara nasıl bir tehdit politikası uyguladığının, uluslararası toplumun ise bunu nasıl izlemekle yetindiğinin açık belgesidir.

İsrail Yüksek Mahkemesi bile onun doğrudan değil, dolaylı bir rolde olduğunu kabul etmişken neden;

Ahmed 10 yıl boyunca içeride tutuldu?

Neden sağlık raporları göz ardı edildi?

Neden bir çocuk, kendi zihniyle baş başa çöküşe terk edildi?

Bugün eğer Ahmed konuşmuyorsa, bu onun suçu değil. O konuşamadıkça, bizim daha çok konuşmamız gerekiyor. Çünkü onun yaşadıkları, yalnızca bir çocuğun çilesi değil; insanlığın sessizliğe verdiği ortak cevaptır

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.