scale up vize
vize
Doğan Bekin -Araştırmacı Yazar, YRP İstanbul Milletvekili
Köşe Yazarı
Doğan Bekin -Araştırmacı Yazar, YRP İstanbul Milletvekili
 

AB Bakanlığı yerine D-8 Bakanlığı kurulamaz mı

Daha güçlü, daha demokratik ve daha bütünleştirici bir Avrupa Birliği için atılması gereken adımlar hususunda Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın başkanlığında 8.11.2017 tarihinde farklı dinlere mensup din adamlarının katılımıyla yapılan konferans, aslında AB’nin içinde bulunduğu aşırıcılık açmazının bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. Avrupa kıtasında baş gösteren İslamofobia ile birlikte hızla tırmanışa geçen etnik ve dini aşırıcılık peşinde koşan ultra aşırı hareketler, Avrupa’da hızla kökleşmeye ve parlamentolarda etkin olmaya başlamasıyla birlikte durum iyiden iyiye keşmekeşe dönüşmektedir. Avrupa’da hızlı bir yükseliş trendinde olan söz konusu aşırı akımlar ve bağımsızlık hareketleri, Euro-Atlantik entegrasyonuna da dip etkisi yapmaktadır. Özellikle, iktidardaki partilerin aşırıcılıkla mücadele etme yerine, oy getirebilecek benzer söylemlere politikalarını payanda etmeleri, yeni tutarsızlıkların ve siyasi boşlukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.   Batı’da hızla yayılan radikalleşme hareketleri, etnik, siyasi ve dini düzlemde devşirilen yeni fikri akımlarla, siyasi denklemlerde daha da karmaşık gelişmelerin ortaya çıkmasına neden oluşturmaktadır. Aşırıcılıkla mücadelede yetersiz kalan Avrupa parlamentoları ve hükümetleri, İslamofobia (İslam düşmanlığı) ile ortaya çıkan bu hareketlerin bumerang etkisiyle kendilerine yönelebileceğini hesaba katamadıkları için kapsamlı bir mücadele örneği ortaya koymaktan uzak kalmışlardır. İslamobofia konusunda ciddi açmazlar ve belirsizlikler söz konusu iken, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için ortaya çıkabilecek riskleri azaltabilecek ve ortadan kaldırabilecek çalışmaların hızlandırılması daha büyük önem kazanmaktadır. Bu nedenle, Timmermans başkanlığında yapılan bu konferans benzeri çalışmaların gün geçtikçe daha büyük önem kazanacağı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Aksi takdirde, İslamofobia anlayışı sadece Avrupa’da yaşayan Türkleri değil, tüm Müslümanları derinden etkileyecek boyutlara ulaşacaktır. Bu arada, Sayın Cumhurbaşkanı’nın referandum öncesi ve sonrası iç politikaya yönelik kazanımları göz önüne alarak   Hollanda ve Almanya ’ya yönelik ortaya koyduğu sert politik söylemler, Avrupa’daki Müslümanlar için tersi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Avrupa’da, içsel aşırı dinamiklerin yeniden yükselişiyle, sosyal ve siyasal dokuyu kemirmeye başlayan radikal unsurlardan, Hollanda’da Wilders tarafından kurulan Geerts Özgürlük Partisi (Partij voor de Vrijheid, PVV), Almanya’da, göçmen ve İslam karşıtı söylemleriyle ön plana çıkan  Neo-Nazi AfD, Macaristan’da, Daha İyi Bir Macaristan Hareketi (Jobbik Magyarországért Mozgalom), Yunanistan’da, yabancı düşmanlığıyla ön plana çıkan Nikos Mihaloliakos başkanlığındaki   Altın Şafak (Yunanca: Χρυσή Αυγή), Fransa’da, Marine le Pen başkanlığındaki aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi gibi siyasi partiler ne yazık ki, her geçen gün daha da güçlenmekte ve birbirleriyle büyük dayanışma içerisinde  yabancı düşmanlığını tetikleyen  politikalara pirim veren yaklaşımlarla birlikte hareket etmeyi  yeğlemektedirler. Türkiye’nin yıllardan beri kapısında beklediği Avrupa Birliği, Avrupa’da artık siyasi arenada söz sahibi olan ve yabancı düşmanlığı retorikleriyle ön plana çıkan radikal siyasi akımların etkisiyle Türkiye’yi bağrında barındırması söz konusu değildir. Bu nedenle, Avrupa Birliği’nin bundan böyle Türkiye’ye karşı içi boş söylemlerden daha fazla bir şey ifade etmeyeceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekir kanaatini taşıyoruz. Bu gerçekten hareketle, Türkiye’de nabza göre şerbet vermeye çalışan ve oto cam filmi dâhil birçok konuya el atan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ’ın, asıl yapması gereken şey, Avrupa Birliği Bakanlığı’nı bir an önce lağvetmesi ve yerine D-8 Bakanlığı’nı ihdas etmesi kaçınılmaz bir gereklilik olsa gerek.
Ekleme Tarihi: 12 Kasım 2017 - Pazar
Doğan Bekin -Araştırmacı Yazar, YRP İstanbul Milletvekili

AB Bakanlığı yerine D-8 Bakanlığı kurulamaz mı

Daha güçlü, daha demokratik ve daha bütünleştirici bir Avrupa Birliği için atılması gereken adımlar hususunda Avrupa Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın başkanlığında 8.11.2017 tarihinde farklı dinlere mensup din adamlarının katılımıyla yapılan konferans, aslında AB’nin içinde bulunduğu aşırıcılık açmazının bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Avrupa kıtasında baş gösteren İslamofobia ile birlikte hızla tırmanışa geçen etnik ve dini aşırıcılık peşinde koşan ultra aşırı hareketler, Avrupa’da hızla kökleşmeye ve parlamentolarda etkin olmaya başlamasıyla birlikte durum iyiden iyiye keşmekeşe dönüşmektedir.

Avrupa’da hızlı bir yükseliş trendinde olan söz konusu aşırı akımlar ve bağımsızlık hareketleri, Euro-Atlantik entegrasyonuna da dip etkisi yapmaktadır. Özellikle, iktidardaki partilerin aşırıcılıkla mücadele etme yerine, oy getirebilecek benzer söylemlere politikalarını payanda etmeleri, yeni tutarsızlıkların ve siyasi boşlukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
 

Batı’da hızla yayılan radikalleşme hareketleri, etnik, siyasi ve dini düzlemde devşirilen yeni fikri akımlarla, siyasi denklemlerde daha da karmaşık gelişmelerin ortaya çıkmasına neden oluşturmaktadır. Aşırıcılıkla mücadelede yetersiz kalan Avrupa parlamentoları ve hükümetleri, İslamofobia (İslam düşmanlığı) ile ortaya çıkan bu hareketlerin bumerang etkisiyle kendilerine yönelebileceğini hesaba katamadıkları için kapsamlı bir mücadele örneği ortaya koymaktan uzak kalmışlardır.

İslamobofia konusunda ciddi açmazlar ve belirsizlikler söz konusu iken, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için ortaya çıkabilecek riskleri azaltabilecek ve ortadan kaldırabilecek çalışmaların hızlandırılması daha büyük önem kazanmaktadır. Bu nedenle, Timmermans başkanlığında yapılan bu konferans benzeri çalışmaların gün geçtikçe daha büyük önem kazanacağı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Aksi takdirde, İslamofobia anlayışı sadece Avrupa’da yaşayan Türkleri değil, tüm Müslümanları derinden etkileyecek boyutlara ulaşacaktır.

Bu arada, Sayın Cumhurbaşkanı’nın referandum öncesi ve sonrası iç politikaya yönelik kazanımları göz önüne alarak   Hollanda ve Almanya ’ya yönelik ortaya koyduğu sert politik söylemler, Avrupa’daki Müslümanlar için tersi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Avrupa’da, içsel aşırı dinamiklerin yeniden yükselişiyle, sosyal ve siyasal dokuyu kemirmeye başlayan radikal unsurlardan, Hollanda’da Wilders tarafından kurulan Geerts Özgürlük Partisi (Partij voor de Vrijheid, PVV), Almanya’da, göçmen ve İslam karşıtı söylemleriyle ön plana çıkan  Neo-Nazi AfD, Macaristan’da, Daha İyi Bir Macaristan Hareketi (Jobbik Magyarországért Mozgalom), Yunanistan’da, yabancı düşmanlığıyla ön plana çıkan Nikos Mihaloliakos başkanlığındaki   Altın Şafak (Yunanca: Χρυσή Αυγή), Fransa’da, Marine le Pen başkanlığındaki aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi gibi siyasi partiler ne yazık ki, her geçen gün daha da güçlenmekte ve birbirleriyle büyük dayanışma içerisinde  yabancı düşmanlığını tetikleyen  politikalara pirim veren yaklaşımlarla birlikte hareket etmeyi  yeğlemektedirler.

Türkiye’nin yıllardan beri kapısında beklediği Avrupa Birliği, Avrupa’da artık siyasi arenada söz sahibi olan ve yabancı düşmanlığı retorikleriyle ön plana çıkan radikal siyasi akımların etkisiyle Türkiye’yi bağrında barındırması söz konusu değildir. Bu nedenle, Avrupa Birliği’nin bundan böyle Türkiye’ye karşı içi boş söylemlerden daha fazla bir şey ifade etmeyeceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekir kanaatini taşıyoruz.
Bu gerçekten hareketle, Türkiye’de nabza göre şerbet vermeye çalışan ve oto cam filmi dâhil birçok konuya el atan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ’ın, asıl yapması gereken şey, Avrupa Birliği Bakanlığı’nı bir an önce lağvetmesi ve yerine D-8 Bakanlığı’nı ihdas etmesi kaçınılmaz bir gereklilik olsa gerek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.