Suriye’de etnik ve mezhep temelli bölünmüşlüğe kapı aralamaya yönelik farklı iç dinamiklerin harekete geçirilerek uzun vadeli yeni istikrarsızlık ikliminin oluşturulmaya çalışılması Türkiye’yi de derinden etkilemeye yönelik sinsi bir hamle olup hiç kimseye fayda getirmeyeceği bir gerçektir.
Bu konuda Suriye’deki tüm farklılıkları zenginlik gören bir anlayışla hareket edilmesi, kucaklaştırıcı ve birleştirici politikaların süratle ortaya konulması güven ve istikrarın sağlanması açısından son derece büyük öneme haizdir. Bunun sağlanamaması durumunda, Suriye’deki yeni kırılmaların Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin de istikrarına yönelik yeni açmazların ortaya çıkmasına neden olabilecek tehlikeli bir sürecin başlangıcı olabileceği muhakkaktır.
Nitekim Lazkiye ve Tartus’ta meydana gelen gelişmeleri fırsata çevirmeye çalışan odakların sinsi oyunlarına fırsat vermemek adına şiddet ve nefret politikalarından uzak durulması kaçınılmazdır. Geçmişte Ortadoğu’nun “Sevr Anlaşması” ile parçalanmasını öngören ve tarihte “Bunsen Raporu” olarak bilinen ve Sir Maurice William Ernest de Bunsen tarafından ana hatları ortaya konulan stratejik rapor Osmanlı Devleti’nin Sevr Anlaşması ile parçalanmasıyla son bulmuş oldu. Bunun sonucu olarak, o dönem Osmanlı bakiyesi üzerine şekillendirilmeye çalışılan yeni Ortadoğu haritası büyük ölçüde amaçlanan sonuçları vermekle kalmadı, İsrail Devleti’nin daha sonra kurulması önündeki duvarların adım adım yıkılmasına da ön ayak olmuş oldu.
Benzer şekilde İsrail Devleti’nin bekasını amaçlayan ve Oded Yinon tarafından Şubat 1982’de yayınlanan ve geçmişteki “Bunsen Raporu”nu çağrıştıran “Oded Yinon Planı” raporu, İsrail’e komşu ülkelerin parçalanması ve yönetimlerinin zayıflatılması amacına yönelik olup, şu anda bu raporun yıkıcı sonuçlarını bölgemizde görmek mümkündür.
54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın üzerine basa basa ifade ettiği; “Suriye ve Irak parçalanırsa sıra İran ve Türkiye’ye gelecek” şeklindeki açıklaması hala hafızalardadır. Bugün ne yazık ki, Suriye fiilen iç savaş sonucu yıkılmış vaziyettedir. Şimdi de Suriye’de Yinon Planı doğrultusunda yeni şekillenmeler yapılmaya çalışılmaktadır.
ABD’nin Doğu Suriye’de büyük ölçekli yığınaklar yapması ve yeni oluşumlara yol açacak hamleleri başlatması salt İsrail’in güvenliğini öngören ve Suriye ile birlikte etrafındaki ülkeleri güçsüzleştirmeyi amaçlayan Yinon Planı’nın bir sonucu olsa gerek.
Bütün bu planlar adım adım uygulanırken ve açıkça hedefte İran ile Türkiye’nin parçalanmaları yönünde politikalar ve stratejik hamleler geliştirilirken, tüm Ortadoğu’nun parçalanmasını bir manifesto olarak ortaya koyan İsrail’in perde gerisinden şekillendirmeye çalıştığı parçalanmış bir Suriye’de ortaya çıkması muhtemel iç karışıklıkların son derece vahim sonuçlar ortaya çıkarması kaçınılmaz olup, bu konudaki hamleler karşısında sağduyulu hareket etmek yeni oyunları bozmak açısından son derece önemli olduğunu ifade etmek isteriz.