scale up vize
vize
İsmail Karakaş (Genel Yayın Yönetmeni)
Köşe Yazarı
İsmail Karakaş (Genel Yayın Yönetmeni)
 

İnsanlık nereye gidiyor?

Hayatta  bazı insanlar ne kadar da mutlu.Dünyadaki olayların ve hayatta olduğunun dahi farkında değil, insanlığın dertlerini gören, yoksulları düşünen, onlara yardıma koşan dertli insanlar da var elbette. Ancak mutlu olup diğer insanları göremeyenlerin sayısı ise daha çok. Thomas Hobbes'e göre;  “İnsan insanın kurdudur.”(Homo homini lupus) İnsanlar bir anarşi ve vahşet içinde yaşıyor. Çıkara dayalı olarak insanların sınırsız bir hürriyet hali var ve hürriyet' in sınırsızlığı insanın insana kurtlar gibi saldırmasına neden oluyor. İşte bu duruma tam da uyan bir çağın ortasındayız. Çağımızın önemli hastalıkları  •Beğenmeme  •Memmuniyetsizlik •Merhametsizlik •Alçak gönüllü olamamak(Kibir) •Yalakalık yapmak •Herşeye muhalefet etmek •Bencillik •Sınırsız özgürlük  (özgürlük adına başkalarının özgürlük alanlarını yok etmek bireylerin hayatlarını mahvetmek) •Eğitimli Cahillik •Bilgisizlik   “Bilgi güçtür” Thomas Hobbes’in bu sözü Oxford'un en yüksek kulesinde yazılıdır.  Sözün Bacon tarafından söylenen orijinal biçimi; "Ipsa scientia potestas est." şeklindedir ve ''Bilginin kendisi güçtür'' anlamına gelmektedir. “İlim ormanda yolunu kaybetmiş birinin elindeki pusuladır.”  diyor Prof. Dr. Necmeddin Erbakan  Geçmiş olayları bilmek iyi okumak gerekir, bilmek, öğrenmek insanı karanlıktan aydınlığa çıkartır. Yaşlı dünya tarihi biz insanlara ibret verici hikayeler ile doludur. İlk insan Hz.Adem ile başlayan hayat yolculuğumuzda Hz.Adem'in iki evladının hikayesinde birçok ibret vardır.Habil ile Kabil hikayesini bilmeyenimiz yoktur. Sonrasında dört büyük dinin Kitaplarında anlatılan Yaşanmış gerçek olaylar ile gelecek nesillere mesajlar var. Fakat insan o kadar unutkan bir varlık ve bir o kadar da nankör olması nedeniyle tüm yaşanan ibretlik olaylar bilindiği halde tekrar tekrar aynı hataları yapmakta.  İnsanoğlu tarihin akışı içerisinde bozguncu, azgın milletlere neler olduğunu kendi gözü ile şahit olduğu halde aynı hataları kendiside yapmaktan geri durmaz. Sonuçta her insan fani bir varlık olduğu için belirli süre yaşayıp sonunda ölecektir,dünyada yaşadığı süre içerisinde ne kadar bozgunculuk çıkarırsa yanına kar kalacağı mantığı içerisinde hareket ederse hem kendini hemde kendinden sonra gelen nesilleri büyük acılar içerisine atmış olacağını iyi bilmesi gerekir. Kısa ve anlık menfaat gibi görünen çıkarlar nedeniyle öz benliğinden sapma, haksızlıklara meyil etmek gibi aşağılık davranışlar içerisine girmek, günlük hayatta insanlar arasında fitne fesat yaymak, fitne fesattan kastım olmaması gereken işleri oldurmak, insanları doğru yolundan saptırmak, normal seyrinde yürümesi gereken işleri karışıklığa sürüklemek, insanlar arasında olumsuz sözleri yaymak, birbiri hakkında dedikodu yapmak, çekememezlik, işlere hile katmak, insanlar arasında adaletsiz davranışlar sergilemek topluma güvensizlik aşılamak başarılı insanlara çamur atmak gibi.... Bireysel hataların ve bireysel olayların dışında devletlerinde yönetici mekanizması olarak adaletten bir milim sapması büyük felaketlere yol açıyor. Şimdi yaşlı  dünya tarihi uzak tarih yakın tarih ve günümüzdeki ibretler ortada iken "zekalı" insan, doğru adil bir yol izlemeli, öncelikle her birey kendine dürüst ve adil olmalı sonra etrafına adil davranmalı adalet ile eşitliği birbirine karıştırmadan iç dünyasında vicdan denen olgu (varsa) ona göre hareket etmeli işine geldiği gibi değil. İnançları değerleri var ya da yok, temel insan hakları ve temel değerler üzerinden bir milim dahi sapma olmadan hareket etmeli eğer ufacık bir yamulma olursa bu yamulma hayatının diğer kalan kısmına öyle bir sirayet eder ki toparlanması imkansız telafisi mümkün olmayan derin yaralar bırakarak ezer geçer. Kısa ve öz olarak ifade edecek olursak insan diğer bir insanı öz kardeşi gibi görmeli öyle davranmalı, kendisi için istemediğini bir başka kardeşi için reva görmemeli, kolay ve ucuz düşünceler peşinden giderek basit hesaplar içerisinde olmak aslında kendi felaketini imzalamak anlamına gelir. İnsanın yaptığı her aksi davranış bumerang gibi kendine döner kendini vurur. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberi dahi dinlemeyen ahlaksız, iyilikten habersiz kötülüklere batmış bir toplum acılar içerisinde kıvranarak yok olmaya mahkumdur. Bakın Yüce kitabımız konuyu nasıl tarif ediyor: Bismillahirrahmanirrahim Bakara suresi 177.ayetin meali-"İyilik, yüzünüzü doğuya ve batıya çevirmeniz değildir.  Fakat iyilik, Allah´a âhiret gününe, meleklere, kitaba , peygamberlere iman ede­nin, sevdiği mallardan akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalana, di­lencilere ve köle azad etmeye verenin, namazı kılanın, zekatı verenin, söz verdiklerinde sözlerini yerine getirenlerin, sıkıntı, hastalık ve şiddet zamanında da sabredenlerin yaptıklarıdır.  Bunlar, imanlarında sadık olanlar­dır. Müttakiler de işte bunlardır." Tefsiri: Ey, Yahudi ve Hıristiyan topluluğu, iyilik, bazısının yüzünü doğuya bazı­nızın da batıya çevirmesi değildir.  İyilik, Allah´ı ve âhireti tasdik edenin, melek­leri, kitaplara ve Peygamberlere iman edenin yaptığıdır. İyilik, kendisinin çok sevdiği ve biriktirmeye hırslı olduğu, harcamada ise çok cimri davrandığı ma­lını, akrabalarına, babası ölmüş yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculuğu sırasın­da fakir düşmüş olana, yardım isteyen dilencilere, efendileriyle belli bir para karşılığında kölelikten kurtulma anlaşması yapan kölelere verenin yaptığı iştir.  İyilik, namazı bütün tadil-i erkânıyla kılanın, zekâtı, Allah´ın üzerine farz kıldı­ğı şekilde verenin, Allah ile ahitleştikten sonra o ahdi bozmayanların, sıkıntı ve zorluk sırasında ve harp esnasında çatışma şiddetlendiği anda sabredenlerin yaptıklarıdır.  Bunlar, imanlarında sadık olanlardır. Bunlar, Allah'ı tasdik eden­ler, sözlerini yaptıklarıyla ispat edenlerdir.  Allah´ın cezasından korkup farzlarını yerine getirerek ona isyan etmekten kaçınanlar da işte bunlardır.   Bireyler toplumların gidişatını belirleyen karakterleri içerir.Her birey kendi karekterini temsil ederken aynı zamanda toplumların karekterini yansıtır. Bireysel karekterler toplumsal karekter iç içedir birbirini etkiler. Örneğin bir coğrafyada yaşayan insanların tepki ve davranış modelleri birbirine çok benzer. Bir ülke veya kıtada yaşayanlar da birbirinden etkileşim görür. Dünya çapında ya da ülke çapında sorunların çözümü için birlik ve beraberlik içerisinde olmak gerekir.Nüfus bakımından az olan toplumların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi sayesinde başarılı olduklarını görürüz. Son olarak şunu belirteyim eğer güvenilir birilerini bulamıyoruz diye yakınıyorsak önce kendimiz güvenilir bir dost olmalıyız.Herkes kendini düzeltirse toplumlar daha çabuk düzelir.  Dost bulmak bazen bir ağacın büyümesi kadar uzun, bazen de bir kuşun kanat çırpması kadar kısadır.Önemli olan yenileri bulmak değil, var olanların kıymetini bilmek, dostlukları unutmamaktır. Bu dünyada  ya kardeşçe dostça yaşayacağız, yada birbirimizi yaralayıp açtığımız yaralar ile birlikte öleceğiz.  Kardeşlik ya da ölüm, ortası yok! Düşmanlık kalıcı değil, mutlaka düşmanlık yapan kendini yok eder, fakat kardeşlik kalıcıdır. Bir söz var: Ellerin attığı taş can yakmaz dostun attığı gül yaralar... Kardeşim! Gülmek varken somurtmak neden, yüzleri güldürmek varken ağlatmak neden, güzel sözler söylemek varken, kalp kırmak neden?  Hayat çok kısa arkadaşım ve dünyadaki hiç bir şey kırılan kalplere değmez kimse kardeşini dostunu kırmasın yaralamasın.  
Ekleme Tarihi: 15 Ağustos 2024 - Perşembe
İsmail Karakaş (Genel Yayın Yönetmeni)

İnsanlık nereye gidiyor?

Hayatta  bazı insanlar ne kadar da mutlu.Dünyadaki olayların ve hayatta olduğunun dahi farkında değil, insanlığın dertlerini gören, yoksulları düşünen, onlara yardıma koşan dertli insanlar da var elbette. Ancak mutlu olup diğer insanları göremeyenlerin sayısı ise daha çok.

Thomas Hobbes'e göre;  “İnsan insanın kurdudur.”(Homo homini lupus)

İnsanlar bir anarşi ve vahşet içinde yaşıyor. Çıkara dayalı olarak insanların sınırsız bir hürriyet hali var ve hürriyet' in sınırsızlığı insanın insana kurtlar gibi saldırmasına neden oluyor. İşte bu duruma tam da uyan bir çağın ortasındayız.

Çağımızın önemli hastalıkları 

•Beğenmeme 

•Memmuniyetsizlik

•Merhametsizlik

•Alçak gönüllü olamamak(Kibir)

•Yalakalık yapmak

•Herşeye muhalefet etmek

•Bencillik

•Sınırsız özgürlük 

(özgürlük adına başkalarının özgürlük alanlarını yok etmek bireylerin hayatlarını mahvetmek)

•Eğitimli Cahillik

•Bilgisizlik

 

“Bilgi güçtür”

Thomas Hobbes’in bu sözü Oxford'un en yüksek kulesinde yazılıdır. 

Sözün Bacon tarafından söylenen orijinal biçimi; "Ipsa scientia potestas est." şeklindedir ve ''Bilginin kendisi güçtür'' anlamına gelmektedir.

“İlim ormanda yolunu kaybetmiş birinin elindeki pusuladır.”  diyor Prof. Dr. Necmeddin Erbakan 

Geçmiş olayları bilmek iyi okumak gerekir, bilmek, öğrenmek insanı karanlıktan aydınlığa çıkartır. Yaşlı dünya tarihi biz insanlara ibret verici hikayeler ile doludur.

İlk insan Hz.Adem ile başlayan hayat yolculuğumuzda Hz.Adem'in iki evladının hikayesinde birçok ibret vardır.Habil ile Kabil hikayesini bilmeyenimiz yoktur.

Sonrasında dört büyük dinin Kitaplarında anlatılan Yaşanmış gerçek olaylar ile gelecek nesillere mesajlar var.

Fakat insan o kadar unutkan bir varlık ve bir o kadar da nankör olması nedeniyle tüm yaşanan ibretlik olaylar bilindiği halde tekrar tekrar aynı hataları yapmakta. 

İnsanoğlu tarihin akışı içerisinde bozguncu, azgın milletlere neler olduğunu kendi gözü ile şahit olduğu halde aynı hataları kendiside yapmaktan geri durmaz.

Sonuçta her insan fani bir varlık olduğu için belirli süre yaşayıp sonunda ölecektir,dünyada yaşadığı süre içerisinde ne kadar bozgunculuk çıkarırsa yanına kar kalacağı mantığı içerisinde hareket ederse hem kendini hemde kendinden sonra gelen nesilleri büyük acılar içerisine atmış olacağını iyi bilmesi gerekir.

Kısa ve anlık menfaat gibi görünen çıkarlar nedeniyle öz benliğinden sapma, haksızlıklara meyil etmek gibi aşağılık davranışlar içerisine girmek, günlük hayatta insanlar arasında fitne fesat yaymak, fitne fesattan kastım olmaması gereken işleri oldurmak, insanları doğru yolundan saptırmak, normal seyrinde yürümesi gereken işleri karışıklığa sürüklemek, insanlar arasında olumsuz sözleri yaymak, birbiri hakkında dedikodu yapmak, çekememezlik, işlere hile katmak, insanlar arasında adaletsiz davranışlar sergilemek topluma güvensizlik aşılamak başarılı insanlara çamur atmak gibi....

Bireysel hataların ve bireysel olayların dışında devletlerinde yönetici mekanizması olarak adaletten bir milim sapması büyük felaketlere yol açıyor.

Şimdi yaşlı  dünya tarihi uzak tarih yakın tarih ve günümüzdeki ibretler ortada iken "zekalı" insan, doğru adil bir yol izlemeli, öncelikle her birey kendine dürüst ve adil olmalı sonra etrafına adil davranmalı adalet ile eşitliği birbirine karıştırmadan iç dünyasında vicdan denen olgu (varsa) ona göre hareket etmeli işine geldiği gibi değil.

İnançları değerleri var ya da yok, temel insan hakları ve temel değerler üzerinden bir milim dahi sapma olmadan hareket etmeli eğer ufacık bir yamulma olursa bu yamulma hayatının diğer kalan kısmına öyle bir sirayet eder ki toparlanması imkansız telafisi mümkün olmayan derin yaralar bırakarak ezer geçer.

Kısa ve öz olarak ifade edecek olursak insan diğer bir insanı öz kardeşi gibi görmeli öyle davranmalı, kendisi için istemediğini bir başka kardeşi için reva görmemeli, kolay ve ucuz düşünceler peşinden giderek basit hesaplar içerisinde olmak aslında kendi felaketini imzalamak anlamına gelir.

İnsanın yaptığı her aksi davranış bumerang gibi kendine döner kendini vurur. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberi dahi dinlemeyen ahlaksız, iyilikten habersiz kötülüklere batmış bir toplum acılar içerisinde kıvranarak yok olmaya mahkumdur.

Bakın Yüce kitabımız konuyu nasıl tarif ediyor:

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara suresi 177.ayetin meali-"İyilik, yüzünüzü doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. 

Fakat iyilik, Allah´a âhiret gününe, meleklere, kitaba , peygamberlere iman ede­nin, sevdiği mallardan akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalana, di­lencilere ve köle azad etmeye verenin, namazı kılanın, zekatı verenin, söz verdiklerinde sözlerini yerine getirenlerin, sıkıntı, hastalık ve şiddet zamanında da sabredenlerin yaptıklarıdır. 

Bunlar, imanlarında sadık olanlar­dır. Müttakiler de işte bunlardır."

Tefsiri:

Ey, Yahudi ve Hıristiyan topluluğu, iyilik, bazısının yüzünü doğuya bazı­nızın da batıya çevirmesi değildir. 

İyilik, Allah´ı ve âhireti tasdik edenin, melek­leri, kitaplara ve Peygamberlere iman edenin yaptığıdır. İyilik, kendisinin çok sevdiği ve biriktirmeye hırslı olduğu, harcamada ise çok cimri davrandığı ma­lını, akrabalarına, babası ölmüş yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculuğu sırasın­da fakir düşmüş olana, yardım isteyen dilencilere, efendileriyle belli bir para karşılığında kölelikten kurtulma anlaşması yapan kölelere verenin yaptığı iştir. 

İyilik, namazı bütün tadil-i erkânıyla kılanın, zekâtı, Allah´ın üzerine farz kıldı­ğı şekilde verenin, Allah ile ahitleştikten sonra o ahdi bozmayanların, sıkıntı ve zorluk sırasında ve harp esnasında çatışma şiddetlendiği anda sabredenlerin yaptıklarıdır. 

Bunlar, imanlarında sadık olanlardır. Bunlar, Allah'ı tasdik eden­ler, sözlerini yaptıklarıyla ispat edenlerdir. 

Allah´ın cezasından korkup farzlarını yerine getirerek ona isyan etmekten kaçınanlar da işte bunlardır.

 

Bireyler toplumların gidişatını belirleyen karakterleri içerir.Her birey kendi karekterini temsil ederken aynı zamanda toplumların karekterini yansıtır.

Bireysel karekterler toplumsal karekter iç içedir birbirini etkiler.

Örneğin bir coğrafyada yaşayan insanların tepki ve davranış modelleri birbirine çok benzer. Bir ülke veya kıtada yaşayanlar da birbirinden etkileşim görür.

Dünya çapında ya da ülke çapında sorunların çözümü için birlik ve beraberlik içerisinde olmak gerekir.Nüfus bakımından az olan toplumların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi sayesinde başarılı olduklarını görürüz.

Son olarak şunu belirteyim eğer güvenilir birilerini bulamıyoruz diye yakınıyorsak önce kendimiz güvenilir bir dost olmalıyız.Herkes kendini düzeltirse toplumlar daha çabuk düzelir. 

Dost bulmak bazen bir ağacın büyümesi kadar uzun, bazen de bir kuşun kanat çırpması kadar kısadır.Önemli olan yenileri bulmak değil, var olanların kıymetini bilmek, dostlukları unutmamaktır.

Bu dünyada  ya kardeşçe dostça yaşayacağız, yada birbirimizi yaralayıp açtığımız yaralar ile birlikte öleceğiz. 

Kardeşlik ya da ölüm, ortası yok!

Düşmanlık kalıcı değil, mutlaka düşmanlık yapan kendini yok eder, fakat kardeşlik kalıcıdır.

Bir söz var: Ellerin attığı taş can yakmaz dostun attığı gül yaralar...

Kardeşim! Gülmek varken somurtmak neden, yüzleri güldürmek varken ağlatmak neden, güzel sözler söylemek varken, kalp kırmak neden? 

Hayat çok kısa arkadaşım ve dünyadaki hiç bir şey kırılan kalplere değmez kimse kardeşini dostunu kırmasın yaralamasın.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.