Şu anda Gazze’de ateşkes sonrası Siyonist işgalcilerin Filistin halkının var olma hakkını açıkça ret ederek etnik temizlik ve soykırım dehşetine tüm hızıyla yoğunlaştırarak devam ediyor.
Bu arada, savaş suçları, soykırım başta olmak üzere insanlığa karşı işlenen tüm suçları soruşturmak üzere 2002 yılında kurulan “Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)” savcısı Kerim Ahmed Han’ın bölgeye yaptığı ziyaret sorasında Siyonist Netanyahu yönetiminin katliamlarını görmezden gelerek adeta Siyonist İsrail’in sözcüsü gibi hareket etmesi hiç şaşırtıcı olmadı.
Kerim Ahmed Han; 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırısına atıfta bulunarak; “planlanmış zulmü ve insanlığın vicdanını şok eden en ciddi uluslararası suçlardan bazılarını temsil ettiğini ve bu suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ele almak üzere olduğu suçlardır. İsrail’in bu saldırılara vereceği tepkinin silahlı çatışmayı düzenleyen açık yasal parametrelere bağlı kalmak zorunda olduğunu" ifade etmesi açıkça Gazze’deki vahşete sis perdesi oluşturarak dünya toplumunu manipüle etmeye yönelik proaktif bir hamle olduğunu ifade etmek gerekir düşüncesindeyiz.
Bu arada Filistinli insan hakları sivil toplum örgütlerinin Uluslararası Ceza mahkemeleri savcısı Kerim Ahmet Han ile görüşme yapmayı ret ederek onun, bir taraftan Filistinlilerin uzun süredir Siyonist İsrail zulmüne yönelik devam eden suçlamalarını göz ardı ederken , diğer taraftan ise Siyonist İsrail'in hak ihlali suçlamalarını desteklemek üzere harekete geçmesini gerekçe göstermeleri uluslararası kurumların tek taraflı olarak nasıl Siyonist rejimden yana tavır koyduklarının en somut göstergesi niteliğindedir.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın; “Filistin'de Hamas'ı destekleyen veya onu terör örgütü olarak görmeyen asker veya sivil fark etmeksizin hepsinin ölmesi gerektiğini, hatta silahsız takım elbise giyenlerin bile ölmesi gerektiğini" vurguladığı açıklamasıyla kimi veya kimleri kastettiği gayet açık olup, bunun hiçbir şekilde mazur görülebilir bir yanın bulunmadığını ifade etmek gerekir. Siyonist İsrail rejimi, terör stratejisi yöntemleriyle uluslararası toplum nezdinde Hamas’ı terör örgütü olarak tanımlayarak işgal altındaki topraklarda kendisine sürekli müdahale hakkı sağlamaya yönelik saldırganlık ve işgal politikasına meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır.
Böylece, Siyonist İsrail, ABD desteğiyle Gazze’de sürdürmekte olduğu şiddet ve soykırım politikasını, “terör” ile mücadele kisvesi altında sürdürerek, yakın bir gelecekte “yargı reformu”, “Gazze işgali” ve sivil katliamlarla ilgili siyasi geleceğini derinden etkileyecek olan kendi iç dinamiğindeki olası hesaplaşmanın önünü almaya çalışmaktadır.
Bunu ne kadar sürdürebileceği bir muamma olsa da özellikle kendisine her konuda koşulsuz destek veren ABD yönetiminin Savunma Bakanı Lloyd Austin’in, Netanyahu’yu Gazze’deki siviller konusunda uyararak, “stratejik bir yenilgiye” doğru gittiği konusunda uyarması, yöntem, taktik ve strateji açısından büyük bir çöküşe gitmekte olduğunun açık göstergesi niteliğinde olsa gerek.