Öncelikle bu yazımı yazma gerekçemi açıklamak istiyorum. Geçenlerde benim de olduğum Whatsap grubunda Türk Milliyetçiliği hakkında bir yazı yazılmış ve bende İslam'da milliyetçiliğin yeri olmadığını bir Hadis-i Şerif ile açıklamıştım.
Yazıma başlamadan miliiyetçiliğin İslam'da yerin olmadığına dair olan o Hadis-i Şerif'i yazarak başlamak istiyorum.
"Irkçılığa ve milliyetçiliğe davet eden bizden değildir. Irkçılık üzerine ölenler de bizden değildir" Kaynak: Sunen-i Ebu Davut Cild 4, Sayfa 332
İslam, insanları ırk, dil, renk veya coğrafya gibi ayrımlardan bağımsız olarak eşit gören ve birleştirici bir dünya görüşü sunan bir dindir. Milliyetçilik ise belli bir milleti, etnik grubu veya coğrafi sınırları diğerlerinden üstün görme eğilimi taşıyan bir anlayıştır. İslam’ın özünde yer alan tevhit (birlik) inancı ve insanlık perspektifi, milliyetçiliği reddetmenin temel nedenlerini oluşturur.
İslam’ın temel inanç ilkelerinden biri olan tevhit, yalnızca Allah’ın birliğine inanmayı teyit eder. Ve İslam aynı zamanda insanlığın birliğini de ifade eder. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
"Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler hâline getirdik. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız, takvâda en ileri olanınızdır." (Hucurât, 49:13)
Bu ayet, insanların farklı milletler veya kabileler olarak yaratılmasının bir üstünlük sebebi değil, tanışma ve kaynaşma vesilesi olduğunu açıkça ortaya koyar. Dolayısıyla, İslam bir kimsenin etnik kökenine dayanarak diğerlerine üstünlük taslamasını kesinlikle reddeder.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Milliyetçilik Karşıtı Tavrı ise ki şöyle açıklanabilir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), milliyetçiliğin her türlüsünü kınamış ve ümmet bilincini ön planda tutmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde şu ifadelerle insanlara seslenmiştir:
"Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a; beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir."
Bu ifadeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ırkçılığı, milliyetçiliği ve her türlü ayrımcılığı kesin bir dille reddettiğini göstermektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki uzun yıllar süren düşmanlık, İslam kardeşliği sayesinde sona ermiş, farklı ırklardan ve milletlerden insanlar aynı safta buluşmuştur.
Milliyetçiliğin Bölücü Niteliği ise şundan kaynaklanmaktadır.
Milliyetçilik, insanları milletler temelinde bölerek İslam’ın "ümmet" anlayışına zarar verir. İslam, bütün Müslümanları bir bedenin organları gibi görür ve Müslümanların birbirleriyle dayanışma içinde olmalarını emreder:
Kur'an-ı Kerim'de "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurât, 49:10) Bu ayetten de şu anlaşılıyor ki. Hangi milletten olursa olsun dünyada yaşayan bütün Müslümanlar kardeştir.
Milliyetçilik ise bu kardeşlik bağını zayıflatarak, farklı milletlerden Müslümanlar arasında ayrışmaya ve hatta çatışmaya yol açabilir. İslam’ın bu tür bir ayrımcılığı kabul etmesi mümkün değildir.
İslam, adaletin ve hakkaniyetin her şart altında korunmasını emreder. Bu, bir milletin çıkarını diğer milletlerden üstün görmenin aksine, her bireyin haklarını eşit şekilde gözetmeyi gerektirir. Kur'an’-ı Kerim'de;
"Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden adil kişiler olun." (Nisâ, 4:135)
Bu ayet, İslam’ın evrensel bir adalet anlayışını benimsediğini ve milliyetçilik gibi dar bakış açılarının İslam’ın değerleriyle uyuşmadığını gösterir.
Tarih boyunca İslam medeniyetleri, farklı etnik gruplardan ve kültürlerden insanları bir arada barındırmıştır. Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi İslam devletleri, farklı milletlerden insanların eşit haklarla bir arada yaşadığı örnekler sunmuştur. Bu medeniyetlerin başarısında, İslam’ın milliyetçiliği reddeden anlayışı önemli bir rol oynamıştır.
İslam’da milliyetçilik, bireyler ve toplumlar arasında eşitlik, kardeşlik ve birlik esaslarına aykırı olduğu için kabul görmez. İslam, insanları ırklarına veya milliyetlerine göre değil, inançlarına ve ahlaki değerlerine göre değerlendirir. Bu anlayış, İslam’ın evrensel bir din olduğunu ve tüm insanlığı kuşatan bir mesaj sunduğunu bir kez daha teyit eder. Milliyetçilik, İslam’ın birleştirici mesajına ters düşmekte ve ümmet bilincini zedelemektedir. Bu nedenle, İslam’da milliyetçiliğe yer yoktur.
İSLAM'DA MİLLİYETÇİLİK KAVRAMININ YERİ NEDİR?
Öncelikle bu yazımı yazma gerekçemi açıklamak istiyorum. Geçenlerde benim de olduğum Whatsap grubunda Türk Milliyetçiliği hakkında bir yazı yazılmış ve bende İslam'da milliyetçiliğin yeri olmadığını bir Hadis-i Şerif ile açıklamıştım.
Yazıma başlamadan miliiyetçiliğin İslam'da yerin olmadığına dair olan o Hadis-i Şerif'i yazarak başlamak istiyorum.
"Irkçılığa ve milliyetçiliğe davet eden bizden değildir. Irkçılık üzerine ölenler de bizden değildir" Kaynak: Sunen-i Ebu Davut Cild 4, Sayfa 332
İslam, insanları ırk, dil, renk veya coğrafya gibi ayrımlardan bağımsız olarak eşit gören ve birleştirici bir dünya görüşü sunan bir dindir. Milliyetçilik ise belli bir milleti, etnik grubu veya coğrafi sınırları diğerlerinden üstün görme eğilimi taşıyan bir anlayıştır. İslam’ın özünde yer alan tevhit (birlik) inancı ve insanlık perspektifi, milliyetçiliği reddetmenin temel nedenlerini oluşturur.
İslam’ın temel inanç ilkelerinden biri olan tevhit, yalnızca Allah’ın birliğine inanmayı teyit eder. Ve İslam aynı zamanda insanlığın birliğini de ifade eder. Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
"Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler hâline getirdik. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız, takvâda en ileri olanınızdır." (Hucurât, 49:13)
Bu ayet, insanların farklı milletler veya kabileler olarak yaratılmasının bir üstünlük sebebi değil, tanışma ve kaynaşma vesilesi olduğunu açıkça ortaya koyar. Dolayısıyla, İslam bir kimsenin etnik kökenine dayanarak diğerlerine üstünlük taslamasını kesinlikle reddeder.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Milliyetçilik Karşıtı Tavrı ise ki şöyle açıklanabilir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), milliyetçiliğin her türlüsünü kınamış ve ümmet bilincini ön planda tutmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde şu ifadelerle insanlara seslenmiştir:
"Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a; beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir."
Bu ifadeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ırkçılığı, milliyetçiliği ve her türlü ayrımcılığı kesin bir dille reddettiğini göstermektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki uzun yıllar süren düşmanlık, İslam kardeşliği sayesinde sona ermiş, farklı ırklardan ve milletlerden insanlar aynı safta buluşmuştur.
Milliyetçiliğin Bölücü Niteliği ise şundan kaynaklanmaktadır.
Milliyetçilik, insanları milletler temelinde bölerek İslam’ın "ümmet" anlayışına zarar verir. İslam, bütün Müslümanları bir bedenin organları gibi görür ve Müslümanların birbirleriyle dayanışma içinde olmalarını emreder:
Kur'an-ı Kerim'de "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurât, 49:10) Bu ayetten de şu anlaşılıyor ki. Hangi milletten olursa olsun dünyada yaşayan bütün Müslümanlar kardeştir.
Milliyetçilik ise bu kardeşlik bağını zayıflatarak, farklı milletlerden Müslümanlar arasında ayrışmaya ve hatta çatışmaya yol açabilir. İslam’ın bu tür bir ayrımcılığı kabul etmesi mümkün değildir.
İslam, adaletin ve hakkaniyetin her şart altında korunmasını emreder. Bu, bir milletin çıkarını diğer milletlerden üstün görmenin aksine, her bireyin haklarını eşit şekilde gözetmeyi gerektirir. Kur'an’-ı Kerim'de;
"Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden adil kişiler olun." (Nisâ, 4:135)
Bu ayet, İslam’ın evrensel bir adalet anlayışını benimsediğini ve milliyetçilik gibi dar bakış açılarının İslam’ın değerleriyle uyuşmadığını gösterir.
Tarih boyunca İslam medeniyetleri, farklı etnik gruplardan ve kültürlerden insanları bir arada barındırmıştır. Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi İslam devletleri, farklı milletlerden insanların eşit haklarla bir arada yaşadığı örnekler sunmuştur. Bu medeniyetlerin başarısında, İslam’ın milliyetçiliği reddeden anlayışı önemli bir rol oynamıştır.
İslam’da milliyetçilik, bireyler ve toplumlar arasında eşitlik, kardeşlik ve birlik esaslarına aykırı olduğu için kabul görmez. İslam, insanları ırklarına veya milliyetlerine göre değil, inançlarına ve ahlaki değerlerine göre değerlendirir. Bu anlayış, İslam’ın evrensel bir din olduğunu ve tüm insanlığı kuşatan bir mesaj sunduğunu bir kez daha teyit eder. Milliyetçilik, İslam’ın birleştirici mesajına ters düşmekte ve ümmet bilincini zedelemektedir. Bu nedenle, İslam’da milliyetçiliğe yer yoktur.
Ekleme
Tarihi: 28 Kasım 2024 - Perşembe
İSLAM'DA MİLLİYETÇİLİK KAVRAMININ YERİ NEDİR?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.