scale up vize
Samet Akdemir
Köşe Yazarı
Samet Akdemir
 

Affı reddeden ‘Kadın’; Şule Yüksel Şenler

Affı reddeden ‘Kadın’; Şule Yüksel Şenler Davaya adanmış bir ömür, Mütefekkir ve Yazar Şenler Hanım Hakkın Rahmetine kavuştu. 81 yıllık hayatının neredeyse tamamını çalışarak, üreterek, uyararak geçirdi. Sayısız konferanslar verdi. Özellikle o dönemlerde kadınlara büyük hizmetler etti. O dönemler diyorum zira 60’lı yılların öncesinde ve sonrasında buna çok ihtiyaç vardı. Yetişmiş kadın neredeyse yoktu. İslami kesimde belki yok denecek kadar azdı. Hakikati haykıracak bir ses gerekliydi. O ses Şule ablamızdı. Huzur Sokağını henüz çok genç iken okumuştum. Bu gibi eserler ve Emine Şenlikoğlu’nun kitapları bize başka bir pencereden bakmayı öğretiyordu. Gençliğin Izdırabı ve Bize Ne Oldu gibi eserleri ile kaybolmaya yüz tutmuş Asım’ın Neslini ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı. Gençliğin yokluk ve hiçlik çukurunda debelenmesine razı olmuyor, bilhassa genç kızların bilinçlenmesi için diyar diyar gezerek tebliğ yapıyorlardı. Cumhuriyet tarihi ile başlayan yozlaşmaya, körü körüne batılılaşmaya bir başkaldırıydı haykırışları. Taklidi değil Tahkiki (doğruyu araştırmayı) savunuyor, vurguluyorlardı. Statükoyu savunanları cesurca eleştiriyorlardı. Bu eşleştiriler Şule ablanın hapse girmesine sebep olmuştu. Aldığı 12 aylık cezanın bir kısmını affeden dönemin Cumhurbaşkanının bu affını reddetti ve cezasının tamamını cezaevinde geçirdi. Çünkü o bir Yusuf’tu. Zindandaki Yusuf, Cezaevindeki Şule. Orada da bir medrese vardı ve irşad orada devam edecekti. Böyle bir yürek, böyle bir azim ve çalışma aşkı... Allah rahmet eylesin.
Ekleme Tarihi: 29 Ağustos 2019 - Perşembe
Samet Akdemir

Affı reddeden ‘Kadın’; Şule Yüksel Şenler

Affı reddeden ‘Kadın’; Şule Yüksel Şenler

Davaya adanmış bir ömür, Mütefekkir ve Yazar Şenler Hanım Hakkın Rahmetine kavuştu. 81 yıllık hayatının neredeyse tamamını çalışarak, üreterek, uyararak geçirdi. Sayısız konferanslar verdi.

Özellikle o dönemlerde kadınlara büyük hizmetler etti. O dönemler diyorum zira 60’lı yılların öncesinde ve sonrasında buna çok ihtiyaç vardı.

Yetişmiş kadın neredeyse yoktu. İslami kesimde belki yok denecek kadar azdı. Hakikati haykıracak bir ses gerekliydi. O ses Şule ablamızdı.

Huzur Sokağını henüz çok genç iken okumuştum. Bu gibi eserler ve Emine Şenlikoğlu’nun kitapları bize başka bir pencereden bakmayı öğretiyordu. Gençliğin Izdırabı ve Bize Ne Oldu gibi eserleri ile kaybolmaya yüz tutmuş Asım’ın Neslini ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı.

Gençliğin yokluk ve hiçlik çukurunda debelenmesine razı olmuyor, bilhassa genç kızların bilinçlenmesi için diyar diyar gezerek tebliğ yapıyorlardı. Cumhuriyet tarihi ile başlayan yozlaşmaya, körü körüne batılılaşmaya bir başkaldırıydı haykırışları. Taklidi değil Tahkiki (doğruyu araştırmayı) savunuyor, vurguluyorlardı.

Statükoyu savunanları cesurca eleştiriyorlardı. Bu eşleştiriler Şule ablanın hapse girmesine sebep olmuştu. Aldığı 12 aylık cezanın bir kısmını affeden dönemin Cumhurbaşkanının bu affını reddetti ve cezasının tamamını cezaevinde geçirdi.

Çünkü o bir Yusuf’tu. Zindandaki Yusuf, Cezaevindeki Şule. Orada da bir medrese vardı ve irşad orada devam edecekti.
Böyle bir yürek, böyle bir azim ve çalışma aşkı...

Allah rahmet eylesin.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.