Son yapılan genel seçimlerden sonra ayak sesleri daha da gür duyulmaya başlanan ve her an patlama noktasında olan ekonomik kriz, Trump ile yaşanan söz düellosu ve peş peşe ortaya çıkan ekonomik yaptırımlardan sonra bir anda patlama noktasına gelmiş ve bu sefer geniş halk kitlelerini derinden etkilemiştir.
Hükümet ve özellikle “popüler medya” nın domine ettiği algı operasyonu sonucu; (Dr. Bloom’un “Time Belt” (Zaman Kemeri) dizisindeki “kemer” ile birçok sorunu şekli olarak çözüme kavuşturduğu gibi) başarısızlığın tüm faturası kümülatif olarak suçlu bellenen ABD Başkanı Donald Trump’a kesilmiş, AK Partiiktidarı bundan ari tutulmuş ve sorun da böylece kökten çözüme kavuşmuş oldu.
ABD ile yaşanan ekonomik kriz sonucunda hükümetin ve özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yeni “Global Tercih” ini büyük ölçüde Rusya’dan yana kullanmaya çalışması ve D-8’i hiç gündeme getirmemesi Türkiye adına geleceğe ayna tutacak bir adım niteliğinde olsa gerek.
Sayın Cumhurbaşkanı, güçlü ve çok yönlü perspektif bakış açısıyla, Türkiye’nin ufkunu genişletecek yeni yol haritasını belirlemesi gerekirken ne yazık ki, en kolaycı olanı tercih etme yoluna gitmiştir.
Yoksa, yeni hareket planını dar bir kalıbın içerisine sıkıştırmak ileride Türkiye’ye fayda yerine daha büyük zararlar verebilir. Herkesin bildiği gibi,İkinci dünya savaşından sonra Almanya ve Japonya’nın büyük çöküş geçirdiğini göz ardı etmemek gerekir. Oysaki o dönemde Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmediği halde ilerleyen zaman diliminde Almanya ve Japonya’nın fersah fersah gerisinde kalmıştır.
Bugün Almanya ve Japonya büyük dalgalanmalardan fazla etkilenmiyorlarsa bu onların kurdukları üretime dayalı sanayileriyle mümkün olmuştur. AK Parti’nin 16 yıl boyunca ortaya koyamadığı üretim ekonomisi nedeniyle bugün ekonomimiz dışa bağımlı olduğundan en ufak bir krizde dahi büyük etki altında kalmaktadır.
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını elde edebilmesi için yüksek teknolojiyi hedefleyen münhasır sanayi bölgelerinde yeni ‘Ruhr Vadisi’, ‘Silikon Vadisi’ veya Osaka, Lyon gibi bölgeler oluşturması kaçınılmazdır.
Sonuç olarak, ABD’ye bağımlı olarak yetmiş yılını kaybeden Türkiye’nin, bu sefer de Rusya’ya tam bağımlı olarak yeniden zaman kaybetme riski yerine, ‘Milli ve Yerli’ silah sanayine öncelik vermesi gerekmektedir.
Elbette ki, Rusya ve diğer ülkelerle ticari ilişkileri geliştirmek ve karşılıklı iş birliği yapmak gerekir, ama tam anlamıyla bir ülkeye bağımlı kalmak uzun vadede Türkiye’ye çok şey kaybettirir düşüncesindeyiz.
NOT: THE TELEGRAPH KARİKATÜRİSTİ JAN BLOWER’DEN ANLAMLI VLADIMIR PUTIN KARİKATÜRÜ
Hükümet ve özellikle “popüler medya” nın domine ettiği algı operasyonu sonucu; (Dr. Bloom’un “Time Belt” (Zaman Kemeri) dizisindeki “kemer” ile birçok sorunu şekli olarak çözüme kavuşturduğu gibi) başarısızlığın tüm faturası kümülatif olarak suçlu bellenen ABD Başkanı Donald Trump’a kesilmiş, AK Partiiktidarı bundan ari tutulmuş ve sorun da böylece kökten çözüme kavuşmuş oldu.
ABD ile yaşanan ekonomik kriz sonucunda hükümetin ve özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yeni “Global Tercih” ini büyük ölçüde Rusya’dan yana kullanmaya çalışması ve D-8’i hiç gündeme getirmemesi Türkiye adına geleceğe ayna tutacak bir adım niteliğinde olsa gerek.
Sayın Cumhurbaşkanı, güçlü ve çok yönlü perspektif bakış açısıyla, Türkiye’nin ufkunu genişletecek yeni yol haritasını belirlemesi gerekirken ne yazık ki, en kolaycı olanı tercih etme yoluna gitmiştir.
Yoksa, yeni hareket planını dar bir kalıbın içerisine sıkıştırmak ileride Türkiye’ye fayda yerine daha büyük zararlar verebilir. Herkesin bildiği gibi,İkinci dünya savaşından sonra Almanya ve Japonya’nın büyük çöküş geçirdiğini göz ardı etmemek gerekir. Oysaki o dönemde Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmediği halde ilerleyen zaman diliminde Almanya ve Japonya’nın fersah fersah gerisinde kalmıştır.
Bugün Almanya ve Japonya büyük dalgalanmalardan fazla etkilenmiyorlarsa bu onların kurdukları üretime dayalı sanayileriyle mümkün olmuştur. AK Parti’nin 16 yıl boyunca ortaya koyamadığı üretim ekonomisi nedeniyle bugün ekonomimiz dışa bağımlı olduğundan en ufak bir krizde dahi büyük etki altında kalmaktadır.
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını elde edebilmesi için yüksek teknolojiyi hedefleyen münhasır sanayi bölgelerinde yeni ‘Ruhr Vadisi’, ‘Silikon Vadisi’ veya Osaka, Lyon gibi bölgeler oluşturması kaçınılmazdır.
Sonuç olarak, ABD’ye bağımlı olarak yetmiş yılını kaybeden Türkiye’nin, bu sefer de Rusya’ya tam bağımlı olarak yeniden zaman kaybetme riski yerine, ‘Milli ve Yerli’ silah sanayine öncelik vermesi gerekmektedir.
Elbette ki, Rusya ve diğer ülkelerle ticari ilişkileri geliştirmek ve karşılıklı iş birliği yapmak gerekir, ama tam anlamıyla bir ülkeye bağımlı kalmak uzun vadede Türkiye’ye çok şey kaybettirir düşüncesindeyiz.
NOT: THE TELEGRAPH KARİKATÜRİSTİ JAN BLOWER’DEN ANLAMLI VLADIMIR PUTIN KARİKATÜRÜ