Hepimiz hayatımızın bir zamanında çocukların rahat büyümesi için evimizin düzenini değiştirmişizdir ya da değişikliklere tanık olmuşuzdur. Yapılan bu değişiklikler çocuklar biraz büyüdükten sonra yeniden eski haline döndürülebilir. Yine çocuklar küçükken az uyku, bol sabırlı günleri hatırlamayanınız yoktur. Çocuklar küçükken yaşanılan zorluklar herkes için farklı boyutlarda ama küçük çocuğu olan aileler için zorluklar benzer yaşantılar. Dedik ya ebeveyn olmak sabır taşını ömrünüzün sonuna kadar sırtlanmaktır bir yerde.
Normal işleyen süreç bile yazarken beni yordu, yaşarken de yorucu ama güzel zamanlar elbet. Bu normalliğin içinde sürekli şikâyet eden, yorgunluktan ve hiçbir şeyi yetiştiremediğinden sızlanan çok ebeveyn var ama bazı ebeveynler var ki yazdıklarım onların yaşadığı zorlukların yanında çok hafif kalır. O ebeveynler ki sabır taşlarının ağırlıklarını taşımayı bırakın sabır taşının kendisi olmuştur desem inanın az kalır. Üstüne bir de yaşadığı stres ve üzüntüyü de eklersek hayat onlar için gerçekten zor. Çoğunuz tahmin etmiştir elbet bu zorlu ebeveynliğin engelli çocukları olan kişilerden oluştuğunu. Bu yazımı da otizm teşhisi konmuş henüz çok küçük A…nın annesinin isteği üzerine yazıyorum. Evladını sağ salim kucağına almak her anne babanın hayalidir. Ama bazen hayat bizim için farklı planlar işletir. Bununla ilgili bir annenin duygularını anlatan çok anlamlı bir yazıyı paylaşmak isterim;
HOLLANDAYA HOŞGELDİNİZ
Bana genellikle özürlü bir çocuk büyütmenin nasıl bir şey olduğunu sorarlar. İşte anlatıyorum...
Bir bebek sahibi olacağınızı anladığınızda yaşadığınız duygu, İtalya’ya güzel bir seyahat planı yapmaya benzer.
İtalya hakkında bir sürü kitap ve broşür alırsınız ve harika planlar yapmaya başlarsınız.
Coliseum Mikelanjelo’nun Davut’u. Venedik’teki gondollar. İtalyanca birkaç sözcük bile öğrenirsiniz.
Her şey çok heyecan vericidir. Aylar süren beklemeden sonra, o gün gelir çatar. Bavullarınızı toplar, yola çıkarsınız.
Birkaç saat süren yolculuktan sonra, uçağınız havaalanına iner.Hostes mikrofonu eline alır ve:
“ Hollanda’ya hoş geldiniz “ der.
“Hollanda mı? “ dersiniz. “Ne demek istiyorsunuz? Ne Hollanda’sı? Ben İtalya’ya bilet almıştım.
Benim İtalya’ya gitmem gerek. Tüm yaşamım boyunca İtalya’ya gitmenin düşünü kurdum ben.”
Fakat uçuş rotasında bir değişiklik yapmışlardır.
Hollanda’ya inmişsinizdir ve orada kalmanız gerekir.
Önemli olan sizi korkunç, iğrenç ve pis bir yere, açlığın ve hastalıkların ortasına bırakmamışlardır.
Sadece farklı bir yerdesinizdir. Bu yüzden çıkıp yeni broşürler ve kitaplar almanız ve yepyeni bir dil öğrenmeniz gerekmektedir ve daha önce hakkında hiçbir şey bilmediğiniz insanlar tanımak zorundasınızdır.
Geldiğiniz yer sadece farklı bir yerdir. Oradaki yaşam, İtalya’dakinden daha yavaştır, İtalya kadar etkileyici değildir.
Fakat bir süre orada kaldıktan sonra nefesinizi tutar ve çevrenize bir bakarsınız ve Hollanda’nın yel değirmenlerini fark edersiniz ve lalelerini… Hollanda’nın Rembrandları bile vardır. Fakat tanıdığınız herkes İtalya’ya gidip gelmektedir. Sürekli orada geçirdikleri güzel günleri anmaktadır ve yaşamınız boyunca:
“Evet, benim de gitmem gereken yer orasıydı. Ben de aynı planı yapmıştım.” dersiniz.
Bu nedenle duyduğumuz acı asla, asla dinmez... Çünkü yitirdiğiniz düş çok önemli bir düştür.
Ancak tüm yaşamınızı İtalya’ya gidemediğiniz için üzülerek geçirirseniz Hollanda’nın güzelliklerinin hiçbir tadını çıkaramazsınız.
’https://www.engelliler.biz/forum/alinti-yazilar/56003-hollanda-ya-hosgeldiniz.html,15/02/2022,09:20’’
Peki, engelli bir evladınız varsa ya da sonradan engelli olmuşsa ne yapacağız tüm hayallerimizden mi vazgeçeceğiz? Her şeyi bırakıp dünyayı kendimize ve çevremize dar mı edeceğiz? Elimizi eteğimizi her şeyden çekip sosyal hayattan mı kopacağız? Elbette hayır. Sadece beklentilerimiz ve amacımız değişir belki ama evladımızın nefes aldığını mutlu olduğunu görmek, kendi başına ihtiyaçlarını giderebildiğini görmek en büyük hedefimiz ve hayalimiz olur. Bana ulaşan annemiz de ümitsizliğe kapılmadan evladı için neler yapacağını araştırıp kendini evladının eğitimine adamış fedakâr annelerden birisi. Otizm teşhisi konulmuş çocukların sayısı her geçen gün artmakta ve eğitim alma olanakları da her geçen gün genişlemektedir. Ancak ebeveynler olarak eğitim konusunda desteklenmeye her zaman ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Otizmli bir bireyle aynı evde yaşıyorsanız öncelikle evinizde kalıcı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Ses ve kokuya karşı aşırı hassas oldukları için ses yalıtımı mutlaka olmalı, ayrıca evin içinde hafif sesli sakinleştirici(ney, flüt sesleri, klasik müzik)açılabilir böylece dışarıdan gelecek seslere odaklanmasına engel olabilirsiniz. Beyaz ışığın özelliklede floresan lambaların titreşimlerinin de rahatsız ettiği bilinmekte, spot ışıklarının tercih edilebilir. Evde, banyo, mutfak ve tuvalette havalandırma doğru ve iyi bir şekilde yapılmalıdır.
Bu çocuklar ayaklarını yere vurmayı severler ve sık sık da yaparlar. Bu nedenle kayıp düşmemeleri için zemin ahşap döşeme ya da halı olmalı. Pencereler yukarıya doğru açılmalı. Kırılacak eşyalar mümkün olduğunca kullanılmamalı. Plastik bardak, tabak vs. kullanılması daha uygun. Bu çocukların bazıları rutini çok benimsedikleri için mümkünse rutinin dışında aktivite yapılmamalı, yapılacaksa da önceden yavaş yavaş alıştırılmalı. Mutfakta işleri birlikte yaparak basit sorumluluklar verilmeli ki boş kalmasın. Evin, odaların renkleri de önemli sarı renkli duvarlar huzursuzluğu artırır, yeşil ve mavi renkli duvarlar daha sakinlik ve konsantrasyon verir. Yine banyodan önce veya sonra hafif masaj yapılmalı böylece daha fazla sakinleşebilir. Bunlar çocukların yaş aralığı fark etmeksizin olmalı. Bir de çocuk henüz küçükse(3 yaşından önce teşhis konulur) evde her nesnenin adını söyleyerek hem de bıkmadan usanmadan tekrar tekrar söyleyerek göstermeli ve tanıtmalısınız. Hayvanları resimlerini gösterip, seslerini çıkartarak, taklitlerini yaparak tanıtmalısınız. Göz kontağı kurarak konuşmaya dikkat edilmeli. Basit, resimli(nesnelerin olduğu) kitaplar okunmalı ve resimlerdeki nesneler söylenerek tanıtılmalı. Legolarla üst üste dizme, yan yana dizme vb. oynanabilir, mutfak malzemeleriyle mış gibi oyunlar oynanabilir ya da minyatür oyuncaklar kullanılabilir. Organları ve vücudun bölümlerini tanıtan oyunlar, topla oyunlar oynanabilir. Parmak oyunları, tekerlemeler, ninniler, şarkılarla çocuğu dinlemeye ve iletişim kurmaya yönelik çalışmalar yapılabilir. Duyu bütünleme çalışmaları kapsamında duygularının farkına varması ve anlamlandırmasına yönelik çalışmalar, kişi ve nesne isimlerini anlamlandırarak konuşmak ve çocuğa tekrar ettirmek de önemli. Zaten tekrarı çok sevdiği ve tercih ettiği için anlamlı tekrarlara yönlendirmek doğru olacaktır. Bu konuda fotoğraf albümleri hazırlayarak kullanabilirsiniz. Aynı oyuncakla saatlerce oynayabileceğinden bir süre sonra oyun bitti diyerek oyuncağı kaldırmak gerekir.Kullandığımız cümleler kısa net olmalı ve ne istediğimize yönelik olmalı.(bardağı al,su iç vb.)
Aslında tüm bunları çoğu anne biliyordur eminim, benimki sadece küçük bir hatırlatma ya da gözden kaçan detaylar varsa onlara dikkat çekme. Çünkü yapılan bir araştırmada ev düzenlemesi konusunda engelli bireye sahip ailelerin normal çocukların ailelerinden çok farklı olmadığını ortaya koymuş. Otizm başta olmak üzere engelli bireylerin eğitimlerinin yanı sıra çevre/ortam düzenlemesi de önemli bir adımdır. Yine otizmli bir evladınız varsa sizi en iyi anlayacak kişi muhtemelen yine otizmli bir çocuğa sahip aileleridir. Onlarla bir araya gelerek sohbet etmek, deneyimlerinizi paylaşmak iyi gelecektir. Tabi çocuğu normal akranları ile bir araya getirmekte sosyalleşmesi açısından gerekli.
Çok kıymetli ebeveynler otizm sosyal ve iletişimsel anlamda akrabalarından farklı olarak gelişim gösteren bireyler için konulan bir teşhis. Çocukları ekranlardan uzak tutmak, işlenmiş gıdaları tüketmemeleri konusunda hassas olmak alınabilecek tedbirlerden sadece birkaçı. Unutmayın herkes engelli adayı ve her çocuk çok özel ve kıymetli. Çocuğu kıymetli yapan şey bedeni, zekâsı, başarıları değil sizden bir parça olması, sizin kanınız canınızdan bir parça olması ve dünyaya gelen mucize bir varlık olmasıdır. Öncelikle engelli çocukların ebeveynlerine sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Ebeveynlik çok büyük bir haz kaynağı unutmayın, sizler bunu size belki daha çok ihtiyaç duyan çocuklarla daha derinden hissediyorsunuzdur. Tüm ebeveynlere de rica ediyorum, çocuklarımızı her haliyle sevip sarıp değerli olduklarını hissettirelim. Onların bize en büyük armağanı aldıkları nefesleri unutmayalım.
Sağlıklı mutlu haftalar diliyorum.
HAFTANIN ÖNERISİ: Engeli olan çocuklarla normal çocukları bir araya getirerek birlikte bir oyun oynayabilirsiniz.