Yalan; asırlardır insanoğlunun en büyük rahatsızlığı ve en etkili kalkanı durumunda olan ve gerçeği yansıtmayan, karşı tarafı inandırmak için kullanılan sözlü veya sözsüz eylemlerdir. Yeryüzündeki bütün dinlerin yasakladığı, toplumsal olarak çok ayıplanan ve ahlak dışı olarak nitelendirilen yalanı; baktığımızda hayatında barındırmayan ya da söylemeyen nerdeyse yok gibi. Kimisine göre beyaz, kimisine göre pembe, kimisine göre gerekli, basit, küçük olarak nitelendirilen yalan söyleme davranışı en nihayetinde karşıdaki kişiyi aldatmak/kandırmak için söylenmektedir ve hiçbir koşulda kabul edilemez hoş görülmeyecek bir durumdur.
Özellikle günümüzde neredeyse her gün insanların bir şekilde kandırıldığı, dolandırıldığı, aldatıldığı haberlerini görüyor ve duyuyoruz. Öyle ki artık herkesten ve her şeyden şüphe eder hale geldik ve baktığımızda maalesef herkeste birbirine güven duygusu tuzla buz…
Hal böyleyken yok mu hiç dürüst insan, sözünün eri, şahsi çıkarları ve kişisel hırslarının kurbanı olmadan her zaman doğruların peşinde koşan, her zaman ve her koşulda gerçeklerden asla taviz vermeyen? Var tabii ki hem de çok var.
Peki, yalan ve insanları gerçek dışı durumlarla kandırmak aldatmak bu kadar almış başını yürüyorken. Herkes çevresindeki yalanlardan şikâyet ediyorken; eee kim yalan söylüyor peki?
Aslında durum biraz irdelendiğinde herkesin kendi söylediği yalanı için mutlaka bir gerekçesi varken karşı tarafın yalanları büyük ve rahatsız edici görünmektedir. Yalanın insanlarda nasıl kalıcı bir davranışa dönüştüğünü düşündüğümüzde tabii ki de çocukluk çağını incelemek ve bilmek yerinde bir hareket olacaktır.’’Ben asla yalan söylemem’’ diyerek dahi insanların yalan söylediği varsayımını da göz ardı etmeden bakalım çocuklukta ki hangi yaşantılar yalanı teşvik edip kalıcı olmasına neden oluyor?
Çocuklar 3 yaş itibariyle çok fazla hayal kurarlar ve bu hayallerini gerçekmiş gibi anlatırlar. Bu durumda endişeye gerek yok, çocuğunuza anlattıklarının yalan olduğunu ya da gerçek olmadığını söylemek yerine onu dinlemeyi ve iç dünyasını anlamayı deneyin.
3-7 yaş arasında devam eden bu sürecin bir diğer destekçisi olan durum da çocuklarda soyut kavramların henüz gelişmemiş olduğudur ve çocuk bu yaşlarda hayallerini veya isteklerini anlatıyordur, konuştuklarının yalan olma olasılığı neredeyse hiç yoktur.
Ancaak;7 yaşından sonra anlattıklarına ve söylediklerine kulak vermekte fayda var. Baktınız gerçek dışı söylemler ve eylemler var, burada atacağınız adım çok önemli. Çocuğu suçlamak gibi bir hataya sakın düşmeyin sevgili ebeveynler, nedenleri sorgulayın; acaba bir arkadaşını veya aileden birilerini mi taklit ediyor? Yoksa sizin tutumlarınız çok sert ve baskın da tepkilerinizden mi korkuyor? Ya da daha önce gözünüzden kaçan bir durum oldu ve iyi sonuçlar mı aldı ki tekrar deniyor? Mutlaka cevabı bulacaksınız ve bulduğunuz cevaba göre yalana iten sebebi ortadan kaldırmak sizi en verimli sonuca ulaştıracaktır.
11-13 yaşına gelmiş çocuklar artık iyi ve kötü, doğru ve yanlış her türlü olguya sahiptir. Eğer yalan söyleme davranışı gözlemlediyseniz yine sebepleri bulmak en iyi yöntemdir. Çocukları yalana sürükleyen sebepleri incelediğimizde;
Çocukta sevgi ve ilgi ihtiyacı
Çok sert anne baba tutumları
Çocuktan kapasitesinin üzerinde beklenti
Çocukla yapamadığı durumlarda alay edilmesi
Çocuğun kardeşi veya başka çocuklarla kıyaslanması karşımıza çıkan en sık görülen ebeveyn tutumlarıdır ve yalan söylemeye iten nedenlerdir.
Fakat çocuğunuz tüm uğraşlarınıza rağmen, gereksiz yere ve sürekli yalanlar söylüyorsa ciddi bir davranış bozukluğu var denilebilir işte o zaman bir uzmandan yardım almanın zamanıdır. Çocuklukta tedavi ettirilmeyen veya yanlış tutumlardan kaynaklı olarak ebeveynler tarafından önlenemeyen yalanlar maalesef yetişkinlikte de hem ailenin hem toplumun kanayan yarasına dönüşmektedir.
Bu nedenledir ki çok kıymetli ebeveynler;
Çocuklarınızın sevgi ve ilgi ihtiyacını siz karşılayın, onları başka obje veya şahıslardan gelecek sevgi ve ilgiye gebe bırakmayın.
İhtiyaçlarını zamanında karşılayın, hatalarını hoş görün ve birer hayat tecrübesine dönüştürün, onlar sizin çocuklarınız, sizin genetik kodlarınızı taşıyor ve bir bakıma sizin aynanız. Başkalarının çocuklarını bırakın bir kenara, kendi çocuklarınızın neleri başarabileceğine odaklanın ve gerçekçi beklentileriniz olsun. Ve tabi en önemlisi dürüstlük konusunda çocuğunuzun en kıymetli modeli olmayı da ihmal etmeyin.
Yalansız bir dünya belki zordur ancak yalansız bir evlat yetiştirmek pek tabi ki mümkündür.
Dürüstlük abidesi, özü sözü bir nesillerin ecdatları olabilmek dileğiyle…