ÇOCUKLARIMIZLA AYNI DİLİ KONUŞABİLMEK
Ebeveynler çok konuşan, çocuklar ise az duyanlardır. Ya da tam tersi; çocuklar farklı yollarla kendini anlatmaya çalışan ebeveynler ise genelde yanlış anlayan.
Evet, doğru okudunuz, biz ebeveynler maalesef çocuklarımızı kendi zihnimizde kurduğumuz hikâyelere göre değerlendiriyor, eleştiriyor ya da yargılıyoruz.
Çocuklarımızın davranışlarını doğru okumayı beceremiyoruz belki de. İstiyoruz ki çocuklar hep bizim istediğimiz kalıba girsin, bizim istediğimiz gibi bir başarıya sahip olsun, bizim istediğimiz gibi… Ya da her şeyi tıpkı bir yetişkin gibi bizimle konuşsun, dertleşsin.
Çok güzel istekler bunlar hepimiz için kabul. Peki ya gerçekleşme olasılığı? Çok düşük bir ihtimal… Şu soruyu da soralım o zaman hazır yeri gelmişken: Çocuklar, çocuklarımız bizden ne istiyor, ne bekliyor? Emin olduğum bir şey var o da cevabın onların yerine her şeyi düşünmemizi istemedikleri. Tek istedikleri ise; koşulsuz kabul, değer görmek; sevildiğini daha fazla hissetmek, takdir edilmek.
Mesleğim gereği yıllardır çok fazla ebeveyn görüşmeleri yaptım. Çoğunluğun ortak sorunu ise çocuğum odasına giriyor çıkmıyor, telefonu elinden bırakmıyor, ders çalışmıyor; sorumluluklarını yerine getirmiyor, biz hatırlattığımızda da bizime çatışıyor, tartışıyor, sürekli arkadaşlarıyla olmak istiyor, arkadaşlarından çok etkileniyor, hiçbir şeyini bize anlatmıyor, bizimle paylaşmıyor…
Aynı şekilde öğrencilerle yaptığım görüşmelerden de ebeveynlere yönelik çok benzer serzenişler dökülüyor ortaya: Ailemiz bizi dinlemiyor, daha anlatırken eleştirmeye başlıyor, her zaman bizi suçluyor; sürekli başkalarıyla kıyaslıyor ve hiçbir zaman yaptığım iyi şeyleri görmüyor.
Aslında sorun çok açık değil mi? Daha önceki yazımda iletişim konusunu önemini anlatmıştım. Bu yazımda da doğru iletişimle birleştiğinde mucizeler yaratacak kadar önemli olan, doğru ebeveyn tutumlarından bahsetmek istiyorum. Sorun aslında ebeveynlerin çocuk yetiştirirken doğru olduğunu düşündükleri /zannettikleri ama yanlış olan tutumlarından kaynaklanıyor.
Baktığımızda dünyada her şey öyle bir hızla gelişiyor ve değişiyor ki, bu değişime ayak uydurmak gerçekten zor ama imkânsız değil. Günümüz çocukları ebeveynlerin çocukluklarından çok farklı bir dönem içinde büyüyorlar haliyle ilgi istek ve ihtiyaçları da farklı.
Bu farklılık ve hızlı dönüşüm/değişim ortamı da çoğu anne babayı ne yapacakları konusunda büyük bir çaresizliğe ve arayışa sürüklemektedir. Kimi ebeveynler farklı çözüm yollarını deneyerek çocuğuyla aynı dili konuşmaya çalışıyor.
Bazıları kendini geliştirip değiştirme yolunu seçerken kimileri de basmakalıp çocuk yetiştirme yöntemlerinde direterek çocuklarıyla aralarındaki uçurumu biraz daha büyüttüklerinin farkında bile değiller. Ebeveynler olarak ne kadar kendimizi geliştirir, değiştirirsek çocuklarımızla da o kadar rahat iletişime geçeriz. Çocuklarımızın ilgi ve ihtiyaçlarını iyi analiz edebilirsek onlara daha çok destek olabiliriz.
Yine çocuklarımızın gelişim dönemlerini bilirsek onlardan beklentilerimiz de daha gerçekçi olur. Böylece çocuklarımızla aynı dili konuşabiliriz, doğru bir şekilde iletişim kurabiliriz ve evlatlarımızın hayata daha sağlam adımlarla basmalarına yardımcı oluruz.
Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki aile içinde sağlıklı iletişim kurulan, desteklenen, başarıları takdir edilen, dinlenen çocuklar daha mutlu ve öz güvenli oluyorlar ve sağlıklı bir kişilik geliştiriyorlar.
Ebeveynler olarak tek isteğimiz evlatlarımızın mutlu, sağlıklı, başarılı bireyler olmaları. Bunun içinde var gücümüzle çabalıyoruz kuşkusuz. Onları sürekli markajımızda tutarak, sürekli uyararak, hatalarını anlatıp doğrusunu yapması için uyararak sürekli müdahalelerde bulunuyoruz. Bu durum da aslında onların gerçek rollerini yapmalarına da izin vermiyoruz.
Tüm sorumluluklarını sürekli hatırlatmayı da ihmal etmeyiz elbet. Tüm bunları yaparken de istemeyiz evladımızla çatışalım, tartışalım, yanlış yaptığına tanık olalım ama maalesef çoğu zamanda tamda bu istemediğimiz yerden gelir imtihanımız. Evladımızı bize bağırırken, bizi eleştirirken buluruz ya da okulunda problemler, derslerde düşük notlar olarak çıkar karşımıza. Oysaki enerjimizi negatif durumlara odaklanarak değil de evladımızla daha iyi nasıl iletişim kurarım, nasıl onu daha iyi anlarım kısmında harcasak eminim elde edeceğimiz sonuç çok daha tatmin edici olur.
Farkında olmadan evlatlarımıza karşı takındığımız yanlış tutumlar onların ileriki tüm yaşamlarını olumsuz yönde etkileyecektir bunu biliyoruz. Söyledik ya artık geleneksel/otoriter tutumla, baskıyla, şiddetle çocuk yetiştirme yöntemleri işe yaramıyor. Bence hiçbir zamanda yaramamıştır.
Ebeveynlerin daha bilgili, araştıran, kendini geliştiren bireyler olarak çocuklarına karşı daha tutarlı, daha demokrat tutumları sergilemeleri totalde bütün ailenin, bireyselde ebeveyn çocuk ilişkilerinin sağlıklı olması açısından çok önemli bir yapıtaşıdır.
Sevgili ebeveynler bugün çuvaldızı kendimize batırdık. Birçoğumuzun canı ziyadesiyle yanmıştır muhtemelen. Olsun, evlatlarımızla aynı dili konuşacaksak varsın canımız yansın. Hep söylerim yine söyleyeceğim: Çocuğumuza biz güvenilir bir liman olamazsak kendine farklı şehirlerde farklı limanlar aramaya başlar.
Bu arayışta da her türlü tehlikelere maruz kalabilir. O nedenle evladımız kendini değerli hissetsin, kendini rahatça bize ifade edebilsin, sevgimizi yüreğinde fazlasıyla hissetsin ki girdiği hiçbir denizde farklı liman aramasın ya da rotasını şaşırmasın.
Sevgi ve selamlarımla…
GÜNÜN ÖNERİSİ:
Bu hafta ; Doğan CÜCELOĞLU’nun "İletişim Donanımları" kitabını okuyabilirsiniz.