“Birbirini tanımak, birbirini anlamanın en iyi yoludur. Birbirini anlamak, birbirini sevmenin tek yoludur.”
Michelangelo
Aslında en haz etmediğim ‘ESKİDEN’ kelimesiyle başlayan bir cümleyle giriş yapıyorum bu yazıma.
Eskiden dostluk, arkadaşlık, vefa kavramları insan ilişkilerinde çok daha önemliydi ve eskiden dostluklar vardı kardeşten öte, eskimeyen arkadaşlıklar vardı çok uzun soluklu mesafelere ve zamana meydan okuyan... Şimdi öyle mi peki? Değil maalesef. Dostluk dediğimiz şey neredeyse sadece sözlüklerde yerini koruyan bir kavrama dönüşürken, arkadaşlıklarda sadece menfaatin süresi kadar uzunlukta.
Peki, ne oldu ya da ne oluyor da insanlar birbirlerinden bu kadar kopuk, arkadaşlıklar bu kadar çürük ipliklere bağlı ve neden insanlar birbirlerine karşı sürekli bir saldırı, savunma halinde yaşıyorlar?
Bir başkasının hayatını, kişiliğini, karakterini, kararlarını kısacası her şeyini eleştirme ve suçlama hakkını kendinde gören insanlar, söz konusu kendi hayatı olunca ‘kime ne’ci olup çıkıyorlar. Hal böyle olunca da, empati yoksunu ve başkalarının duygularını anlamaktan yoksun, çığ gibi büyüyüp giden bir kitle oluşuyor. Oysaki hepimiz, sosyal hayat dediğimiz ve hepimizi içine alan koca bir ağın içindeyiz. Bu sosyal ağda insanlarla kurabildiğimiz doğru iletişim kadar varız ve bu iletişim sayesinde mutluyuz aslında. Baktığımızda kendi içsel problemlerini dahi çözmekten aciz bir sürü insan var ve başkalarının sorunlarıyla besleniyorlar. Başkalarının hayatlarını gözetleyip, tökezlesinler diye bir çelme de kendileri takmak için hazır bekliyorlar. Çünkü kendi hayatlarında hiçbir şey yolunda değil; çünkü iletişim donanımları, insanlarla doğru kanaldan iletişim kuracak kadar yeterli değil. Çünkü insanlarla sosyal anlamda doğru ilişki kurup, bu ilişkiyi yürütemiyorlar. Burada aslında kişiyi sosyal yaşamında başarılı kılan önemli bir noktayı vurgulamak isterim: Sosyal zekâ.
Sosyal zekâ, insanları anlamak ve ilişkileri ustaca yönetebilme sanatıdır diyebiliriz. Yani sahip olunan sosyal zekâ, sosyal becerilerin yetkinliğinde çok önemli bir unsur.
İngiliz filozof Francis Bacon, “Gerçek dostu olmamak, yalnızlığın en kötüsüdür” demiştir.
İnsanın dostu olması önemli, evet; insanın birilerinin dostu olabilmesi de önemli. Arkadaşlık kurmak, bir arkadaşlığı devam ettirmekte yine sosyal beceriler gerektiren önemli etkileşimlerdir. O nedenle sosyal zekâsı yüksek bireyler olmak ve sosyal zekası yüksek çocuklar yetiştirebilmek önemli.
Sosyal zekâyı daha iyi anlayabilmek adına biraz daha açmak ve bir örnek vermek isterim:
*On iki yaşlarındaki üç çocuk, beden eğitimi dersi için futbol sahasına doğru ilerlemektedir. Arkalarından yürüyen iki atletik vücutlu oğlanlardan biri, alaycı bir ifadeyle, “Demek sen futbol oynamayı deneyeceksin, ha?” diyerek, biraz tombulca olan çocukla dalga geçer. Ortaokul öğrencilerinin sosyal kuralları gereği, kolaylıkla kavgaya dönüşebilecek bir durumdur bu. Tombul çocuk sanki kendisini bekleyen yüzleşme için metanetini toplamak istiyormuş gibi, bir an gözlerini kapatıp derin bir nefes alır. Sonra yanındaki iki arkadaşına dönerek sakin bir sesle, “Evet deneyeceğim, ama iyi oynayamıyorum” der. Biraz durakladıktan sonra, “Fakat resimde çok iyiyimdir. Bana herhangi bir şey gösterirseniz mükemmel bir resmini yaparım” diye ekler. Sonra, kendisini taciz eden çocuğa dönerek, “Sana gelince… Gerçekten harika futbol oynuyorsun! Ben de günün birinde senin kadar iyi oynamak isterim, ama şimdilik yapamıyorum işte. Belki denemeyi sürdürürsem biraz daha iyi oynayabilirim” diyerek onu yanıtlar. Bunun üzerine, küçümseyici tavrı artık tamamen değişmiş olan çocuk, dostane bir ses tonuyla, “Canım o kadar da kötü değilsin. Belki sana birkaç şey gösterebilirim” diye karşılık verir.
Sosyal zekâsıyla, kavgayla sonuçlanacak bir durumu pozitife çeviren bir çocuktan bahsediyoruz…
Oysa baktığımızda koca koca insanlar, eften püften şeyler için büyük kavgalar verebiliyorlar.
Yani insanları anlamak ve doğru iletişim kurmak, ilişkileri sürdürebilmek, sorunları hızlı ve doğru bir şekilde yönetebilmeyi gerektiren sosyal ağ çok önemli. İşte bu sosyal yapının inşasında ve devamlılığında, asli görevi sosyal zekâ üstlenmektedir. Sosyal beceriler açısından zayıf insanlara baktığımızda daha yalnız ve daha depresif olduklarını, insan ilişkilerini yönetmede daha fazla sıkıntı yaşadıklarını söyleyebiliriz.
Üniversite öğrencileri ile yapılan bir çalışmada ise; depresyon seviyesi yüksek olan öğrencilerde sosyal farkındalık ve sosyal beceri seviyelerinde düşüş olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan birçok çalışma, düşük sosyal zekâ seviyesine sahip kişilerin; akademik, profesyonel ve sosyal alanda başarılarının daha düşük olduğunu göstermektedir. Bu bireylerin kişilerarası ilişki boyutlarının da daha karmaşık olduğu ve sosyal uyum sorunlarını daha fazla yaşadıklarını göstermektedir. Yine sosyal zekâsı ortalamanın üzerinde olan bireylerin iletişim kurdukları insanların davranışlarını doğru bir şeklide yorumlayarak, nerede nasıl tepki vereceklerini önceden tahmin edebildiklerini, sözsüz iletişimde daha başarılı oldukları görülmüştür.
Sosyal zekânın iki ana unsuru vardır. Bunlar sosyal beceriler ve sosyal farkındalıktır.
Sosyal farkındalık; diğer bireylerin içsel yaşantılarını sezmek ve duygu, düşüncelerini anlamaktır.
Sosyal beceriler; bireylerle çok yönlü ve etkili iletişim kurabilme becerileridir.
İnsanları anlamak/anlayabilmek ve anlaşılmak, muhtemeldir ki, mutlu olabilmenin en önemli ayağıdır.
Sevgili ebeveynler, sosyal zekâyı geliştirmek elimizde. Çok değil, duygudaşlık, anlayış, doğru iletişim yollarını kurabilmekle ilgili biraz çalışmak gerekiyor sanırım. Takdir edersiniz ki, siz ne kadar sosyal zekâya sahipseniz, çocuklarınızda üç aşağı beş yukarı öyle olacaktır. Çocuklarımıza en ufak bir olayda mızmızlanmak yerine çözüm üretebilmeyi öğretmekte önemli. Başarılarından olduğu kadar başarısızlıklarından da ders çıkarmaları konusunda yol gösterelim. Farklılıklara karşı saygı ve hoşgörülü olma konusunda örnek olup, takdir etmeyi ve güçlü yönlerini ön plana çıkarmayı unutmayın. Duygularını tanımasına ve duygusal farkındalığının artmasına destek olmanızda çok kıymetli.
Unutmayalım, dostluklar ve arkadaşlıklar şu kısacık hayatın en kıymetli etkileşimleridir.
Umarım sizi siz olduğunuz için seven arkadaşlarınız ve her koşulda yanınızda olan dostlarınız olur ve umarım vazgeçilmez bir dost olursunuz şu fani dünyada.
Dostlarınızla birlikte güzel anılarla doldurduğunuz hayat sandığınızdan sevgi kokuları yükselsin efendim…
HAFTANIN ÖNERİSİ: Hazır tatilde gelmişken, çocuklarınızla birlikte uzun zamandır görüşmediğiniz bir dostunuzu, arkadaşınızı ziyaret edebilirsiniz.
*https://uskudar.edu.tr/pozitif-psikoloji/insanlari-anlama-ve-insan-iliskilerinde-ustaca-davranma-sosyal-zeka