scale up vize
vize
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
Köşe Yazarı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
 

BASKI VE ÇOCUKLAR

  “Baskı ile yapılan her eylem, baskı unsuru ortadan kalktığında yok olmaya mahkûmdur.” ‘Sus sakın konuşma! Zaten sen ne anlarsın! Senin yüzünden böyle oldu! En iyi yaptığın şey saatlerce telefonla uğraşmak. Neden bu kadar düşük not aldın? Sınıfta senden daha yüksek alan var mı?’ Okurken bile tahammül seviyemizi zorladı değil mi bu sözler? Acaba kaç çocuk her gün bu sözlerin benzerlerine hatta daha fazlasına maruz kalarak büyüyor? Hatırlarsanız daha önce ‘En Güzel Hayat Kendin Olarak Yaşadığın Hayat’ yazımda baskı ile yetişen bireyleri yazacağımı belirtmiştim. Bu yazımda baskı ile yetiştirilen çocukların özelliklerinin yanı sıra anne baba tutumlarına da değineceğim. Baktığımızda ‘Baskı’ kelimesi duyunca bile insana sevimsiz geliyor. Kaldı ki insanın hayatında ve davranışlarında kontrol mekanizması olarak bulunduğunu düşünürsek sonuçlarını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Baskı ile kişiliği, duyguları bastırılarak büyütülmüş çocukları hep suyun içinde tutulan top örneğine benzetmişimdir. Su dolu kova içine topu atıp elinizle sıkıca bastırın. Top sizin gücünüzün etkisiyle suyun içinde kalır. Elinizi çektiğinizde top dışarı fırlar. Hem de hızla ve suyu sıçratarak. Bastırılmış bireylerde böyledir; öz denetim mekanizmaları oluşmadığı için baskı uygulayan unsurlar uzaklaştığında, top misali etrafa fırlarlar. Öz denetim; bireylerin davranışları içselleştirerek kendi iradesiyle doğru ve yanlış olanın ayrımını yapması ve herhangi bir baskı olmadan yanlıştan kaçınmasıdır. Bireylerde sağlıklı bir benliğin oluşması önemlidir. Hiç kuşkusuz olumlu benlik algısının gelişmesinde, öz güvenin gelişmesinde, öz denetim mekanizmasının oluşmasında anne baba tutumları önemlidir. Özellikle 4-6 yaş kişiliğin temellerinin atıldığı önemli bir dönemdir. Çocuğun içinde yaşadığı aile bu dönemde en önemli etkendir. Aile içi yaşantıların temeli ise elbette ki anne baba tutumlarının sonucudur. Aile içinde gerek çocuklara, gerekse eşlerin birbirine karşı olan tutumları bir çocuğun geleceğe atacağı adımlar için çok ama çok önemlidir. Bazen çocuklara sağlam/güzel bir gelecek kurma niyetiyle yapılan baskıcı tutumlar, çocukların kişiliklerinde derin izler bırakabilmektedir. İşte bu nedenledir ki, çocuklara önce sevgi, güven dolu bir aile ortamı oluşturmak, onların geleceğe sağlam adımlarla koşabilmesinin ilk koşuludur. Biliyoruz ki çoğu ebeveynin çocuğu için kaygıları benzer, düşünceleri benzer; ama tutum ve davranışları çok farklıdır. Çocuklarına sevgi ve güven ortamını sunmak ile sunduğunu zannetmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Kimi ebeveynler çocuklarını baskı, tehdit, hırpalama, sevgisiyle cezalandırma/ödüllendirme gibi istemediğimiz tutumlarla yaklaşırken; kimileri de sevgi, hoşgörü, anlayış gibi doğru tutumlarla çocuklarına yaklaşmaktadır. Tam da burada ince çizgi çocuklara karşı takınılan tutum ve davranışlarla belirlenmektedir.  Yıllar önce yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. Bir ebeveyn geldi okula. Çocuğuna nasıl baskı kurduğunu, nasıl yasaklar koyduğunu ve çocuğun bu koyduğu kurallara çok güzel uyduğunu gerinerek anlatıyor. Diyoruz ki hocam, diye devam ediyor, ‘Çocuğum bak derslerine yeterince çalışmıyorsun. Notların iyi değil. Alırız seni okuldan, veririz birinin yanına, akşama kadar çalışırsın. Kurallarımıza uy, sözümüzü dinle, derslerine iyi çalış, başına geleceklerden kurtul.’ Çocukla konuştum veli gittikten sonra. ‘Hocam evde ne yaparsam yapayım, ne kadar çalışırsam çalışayım yetmiyor babama ve anneme. Hep daha fazlasını talep ediyorlar. Sürekli eleştiri, tehdit, hakaret ediyorlar. Her zaman onlar haklı, hep onlar doğrusunu biliyor, ben hiçbir şey bilmiyorum gibi davranıyorlar. Evdeki bu baskılardan kurtulmak için bir yerleri kazanıp gitmek istiyorum. Neresi olduğunun önemi yok, yeter ki evden uzaklaşayım.’ Gerçekten iyi bir çocuktu aslında; ama sıkıntılı, kaygılı öz güveni düşüktü. Bu nedenle de derslere katılım göstermiyor ve haliyle sınav kaygıları yüksek olduğu için de bir türlü istediği sonuçlara ulaşamıyordu. Soruyorum size bu ve buna benzer tutum sergileyen ebeveynler çocuklarını sevmiyorlar mı? Seviyorlar elbette; ama çocuklarına değer verip onunla ortak bir iletişim dili kurup anlaşmak yerine, otoritelerine, gücün sahibi olmalarına güvenerek, farkında olmadan çocukları ciddi psikolojik baskıya maruz bırakıyorlar. Bu da çocuklarıyla aralarında kapanmaz kocaman çukurlar açıyor; çocuklar ebeveynlerinden nefret ediyor, kendini dışarı atıyor, farklı arayışlara giriyor ve bazen de yanlış yollarda savruluyorlar. Sonra? Sonrası geleceği kararmış, hayalleri, umutları sönmüş bir sürü genç… Geleceğimizin teminatı kıymetli yavrularımızın kişiliğini büyük oranda etkileyen anne baba tutumları; Baskıcı ve Otoriter Tutum, Aşırı Koruyucu Tutum, Tutarsız ve Kararsız Tutum, Aşırı Hoşgörülü (gevşek) Tutum, Reddedici Tutum, Mükemmeliyetçi Tutum, Demokratik Tutum başlıkları altında toplanmaktadır. Önümüzdeki zamanlarda yeri geldikçe bütün anne baba tutumlarına detaylıca değineceğim. Bu yazımda sadece “Baskıcı ve Otoriter Tutum” davranışlarını anlatacağım. Baskıcı tutum sergileyen anne babalar için çocuk yoktur, ayrı bir birey değildir. Koyulan kurallara çocuklar sorgulamadan ve koşulsuzca itaat etmelidir. Çocuk konulan kurallara uyarsa sevgi gösterilir, uymazsa sevgiden mahrum bırakılır. Burada esas olan şey, çocukların yaptıkları davranışların anne babanın istediği şekilde olmasıdır. Çocuğun ne istediğinin önemi yoktur. Merhamet ve şefkatten yoksun bu ebeveynler çocukları eleştirerek, baskıyla davranarak kuralları uyguladıkları gibi, çocuklarını dinlemeleri gibi bir durum da söz konusu değildir. Çocuklarına karşı; aşağılama, ayıplama, suçlama, dalga geçme, cezalandırma gibi olumsuz davranışları sıkça sergilerler. Sadece çocuğa karşı değil, eşler birbirlerine karşı da benzer tutumlar içindedirler. Bu ortamda büyüyen çocuklarda; ürkek, pasif içe dönük ve düşük öz benlik davranışları görülür. Anne baba başta olmak üzere, çevresindekilere karşı öfke ve nefret duyarlar. Başarısız olurlar ve hiçbir şeyi başaracaklarına dair inançları da yoktur. Ev içinde yok sayılan, ezilen bu çocuklar dışarıda saldırgan, öfkeli olurlar ve başkalarını ezme girişiminde bulunmakta tereddüt dahi etmezler. Çünkü onlara göre kim güçlüyse o ezer geçer ve galip gelir. İşin en kötüsü ise yukarıda bahsettiğimiz gibi güç ve otorite faktörü ortadan kalktığında isyankâr ve aykırı davranışlara meyillidirler. Görüldüğü üzere baskılanmak bireylerde derin ruhsal yaralanmalara yol açarken, ciddi davranış bozukluklarını da beraberinde getirmektedir. Çocuklara baskıcı ve otoriter davranmak o küçücük yüreklerin büyümek için, filizlenmek için ihtiyaçları olan gerekli tüm unsurlardan yoksun bırakmak değil de nedir soruyorum size? Unutmayalım!  Çocukları sağlıklı ortamlarda büyütebilmek için onlarla sağlam bağlar kurmak gerekir. Bu da ancak, çocukların yüreğine giden yolları sevgi, güven, aidiyet taşlarıyla örebilmekle mümkündür. Lütfen sevgili ebeveynler, çocuklara demokratik, huzurlu bir aile ortamı sunarak, olumlu benlik algılarının ve öz denetimlerinin sağlıklı gelişmesine, mutlu bireyler olmalarına rehber olalım. En mutlu çocuklarla, sevgi ile örülmüş hayat yolunda yürümeniz dileğiyle… HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta çocuklarınızın gözünden siz nasıl bir anne babasınız? Çocuklarınızdan dinleyin.
Ekleme Tarihi: 12 Kasım 2022 - Cumartesi
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI

BASKI VE ÇOCUKLAR

 

“Baskı ile yapılan her eylem, baskı unsuru ortadan kalktığında yok olmaya mahkûmdur.”

‘Sus sakın konuşma! Zaten sen ne anlarsın! Senin yüzünden böyle oldu! En iyi yaptığın şey saatlerce telefonla uğraşmak. Neden bu kadar düşük not aldın? Sınıfta senden daha yüksek alan var mı?’
Okurken bile tahammül seviyemizi zorladı değil mi bu sözler? Acaba kaç çocuk her gün bu sözlerin benzerlerine hatta daha fazlasına maruz kalarak büyüyor?
Hatırlarsanız daha önce ‘En Güzel Hayat Kendin Olarak Yaşadığın Hayat’ yazımda baskı ile yetişen bireyleri yazacağımı belirtmiştim. Bu yazımda baskı ile yetiştirilen çocukların özelliklerinin yanı sıra anne baba tutumlarına da değineceğim.
Baktığımızda ‘Baskı’ kelimesi duyunca bile insana sevimsiz geliyor. Kaldı ki insanın hayatında ve davranışlarında kontrol mekanizması olarak bulunduğunu düşünürsek sonuçlarını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Baskı ile kişiliği, duyguları bastırılarak büyütülmüş çocukları hep suyun içinde tutulan top örneğine benzetmişimdir. Su dolu kova içine topu atıp elinizle sıkıca bastırın. Top sizin gücünüzün etkisiyle suyun içinde kalır. Elinizi çektiğinizde top dışarı fırlar. Hem de hızla ve suyu sıçratarak. Bastırılmış bireylerde böyledir; öz denetim mekanizmaları oluşmadığı için baskı uygulayan unsurlar uzaklaştığında, top misali etrafa fırlarlar.
Öz denetim; bireylerin davranışları içselleştirerek kendi iradesiyle doğru ve yanlış olanın ayrımını yapması ve herhangi bir baskı olmadan yanlıştan kaçınmasıdır.
Bireylerde sağlıklı bir benliğin oluşması önemlidir. Hiç kuşkusuz olumlu benlik algısının gelişmesinde, öz güvenin gelişmesinde, öz denetim mekanizmasının oluşmasında anne baba tutumları önemlidir. Özellikle 4-6 yaş kişiliğin temellerinin atıldığı önemli bir dönemdir. Çocuğun içinde yaşadığı aile bu dönemde en önemli etkendir. Aile içi yaşantıların temeli ise elbette ki anne baba tutumlarının sonucudur. Aile içinde gerek çocuklara, gerekse eşlerin birbirine karşı olan tutumları bir çocuğun geleceğe atacağı adımlar için çok ama çok önemlidir. Bazen çocuklara sağlam/güzel bir gelecek kurma niyetiyle yapılan baskıcı tutumlar, çocukların kişiliklerinde derin izler bırakabilmektedir. İşte bu nedenledir ki, çocuklara önce sevgi, güven dolu bir aile ortamı oluşturmak, onların geleceğe sağlam adımlarla koşabilmesinin ilk koşuludur. Biliyoruz ki çoğu ebeveynin çocuğu için kaygıları benzer, düşünceleri benzer; ama tutum ve davranışları çok farklıdır. Çocuklarına sevgi ve güven ortamını sunmak ile sunduğunu zannetmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Kimi ebeveynler çocuklarını baskı, tehdit, hırpalama, sevgisiyle cezalandırma/ödüllendirme gibi istemediğimiz tutumlarla yaklaşırken; kimileri de sevgi, hoşgörü, anlayış gibi doğru tutumlarla çocuklarına yaklaşmaktadır. Tam da burada ince çizgi çocuklara karşı takınılan tutum ve davranışlarla belirlenmektedir.
 Yıllar önce yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. Bir ebeveyn geldi okula. Çocuğuna nasıl baskı kurduğunu, nasıl yasaklar koyduğunu ve çocuğun bu koyduğu kurallara çok güzel uyduğunu gerinerek anlatıyor. Diyoruz ki hocam, diye devam ediyor, ‘Çocuğum bak derslerine yeterince çalışmıyorsun. Notların iyi değil. Alırız seni okuldan, veririz birinin yanına, akşama kadar çalışırsın. Kurallarımıza uy, sözümüzü dinle, derslerine iyi çalış, başına geleceklerden kurtul.’ Çocukla konuştum veli gittikten sonra. ‘Hocam evde ne yaparsam yapayım, ne kadar çalışırsam çalışayım yetmiyor babama ve anneme. Hep daha fazlasını talep ediyorlar. Sürekli eleştiri, tehdit, hakaret ediyorlar. Her zaman onlar haklı, hep onlar doğrusunu biliyor, ben hiçbir şey bilmiyorum gibi davranıyorlar. Evdeki bu baskılardan kurtulmak için bir yerleri kazanıp gitmek istiyorum. Neresi olduğunun önemi yok, yeter ki evden uzaklaşayım.’ Gerçekten iyi bir çocuktu aslında; ama sıkıntılı, kaygılı öz güveni düşüktü. Bu nedenle de derslere katılım göstermiyor ve haliyle sınav kaygıları yüksek olduğu için de bir türlü istediği sonuçlara ulaşamıyordu.
Soruyorum size bu ve buna benzer tutum sergileyen ebeveynler çocuklarını sevmiyorlar mı? Seviyorlar elbette; ama çocuklarına değer verip onunla ortak bir iletişim dili kurup anlaşmak yerine, otoritelerine, gücün sahibi olmalarına güvenerek, farkında olmadan çocukları ciddi psikolojik baskıya maruz bırakıyorlar. Bu da çocuklarıyla aralarında kapanmaz kocaman çukurlar açıyor; çocuklar ebeveynlerinden nefret ediyor, kendini dışarı atıyor, farklı arayışlara giriyor ve bazen de yanlış yollarda savruluyorlar. Sonra? Sonrası geleceği kararmış, hayalleri, umutları sönmüş bir sürü genç…
Geleceğimizin teminatı kıymetli yavrularımızın kişiliğini büyük oranda etkileyen anne baba tutumları; Baskıcı ve Otoriter Tutum, Aşırı Koruyucu Tutum, Tutarsız ve Kararsız Tutum, Aşırı Hoşgörülü (gevşek) Tutum, Reddedici Tutum, Mükemmeliyetçi Tutum, Demokratik Tutum başlıkları altında toplanmaktadır.
Önümüzdeki zamanlarda yeri geldikçe bütün anne baba tutumlarına detaylıca değineceğim. Bu yazımda sadece “Baskıcı ve Otoriter Tutum” davranışlarını anlatacağım.
Baskıcı tutum sergileyen anne babalar için çocuk yoktur, ayrı bir birey değildir. Koyulan kurallara çocuklar sorgulamadan ve koşulsuzca itaat etmelidir. Çocuk konulan kurallara uyarsa sevgi gösterilir, uymazsa sevgiden mahrum bırakılır. Burada esas olan şey, çocukların yaptıkları davranışların anne babanın istediği şekilde olmasıdır. Çocuğun ne istediğinin önemi yoktur. Merhamet ve şefkatten yoksun bu ebeveynler çocukları eleştirerek, baskıyla davranarak kuralları uyguladıkları gibi, çocuklarını dinlemeleri gibi bir durum da söz konusu değildir. Çocuklarına karşı; aşağılama, ayıplama, suçlama, dalga geçme, cezalandırma gibi olumsuz davranışları sıkça sergilerler. Sadece çocuğa karşı değil, eşler birbirlerine karşı da benzer tutumlar içindedirler. Bu ortamda büyüyen çocuklarda; ürkek, pasif içe dönük ve düşük öz benlik davranışları görülür. Anne baba başta olmak üzere, çevresindekilere karşı öfke ve nefret duyarlar. Başarısız olurlar ve hiçbir şeyi başaracaklarına dair inançları da yoktur. Ev içinde yok sayılan, ezilen bu çocuklar dışarıda saldırgan, öfkeli olurlar ve başkalarını ezme girişiminde bulunmakta tereddüt dahi etmezler. Çünkü onlara göre kim güçlüyse o ezer geçer ve galip gelir. İşin en kötüsü ise yukarıda bahsettiğimiz gibi güç ve otorite faktörü ortadan kalktığında isyankâr ve aykırı davranışlara meyillidirler.
Görüldüğü üzere baskılanmak bireylerde derin ruhsal yaralanmalara yol açarken, ciddi davranış bozukluklarını da beraberinde getirmektedir. Çocuklara baskıcı ve otoriter davranmak o küçücük yüreklerin büyümek için, filizlenmek için ihtiyaçları olan gerekli tüm unsurlardan yoksun bırakmak değil de nedir soruyorum size?
Unutmayalım! 
Çocukları sağlıklı ortamlarda büyütebilmek için onlarla sağlam bağlar kurmak gerekir. Bu da ancak, çocukların yüreğine giden yolları sevgi, güven, aidiyet taşlarıyla örebilmekle mümkündür.
Lütfen sevgili ebeveynler, çocuklara demokratik, huzurlu bir aile ortamı sunarak, olumlu benlik algılarının ve öz denetimlerinin sağlıklı gelişmesine, mutlu bireyler olmalarına rehber olalım.
En mutlu çocuklarla, sevgi ile örülmüş hayat yolunda yürümeniz dileğiyle…

HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta çocuklarınızın gözünden siz nasıl bir anne babasınız? Çocuklarınızdan dinleyin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.