scale up vize
vize
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
Köşe Yazarı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
 

Çocuklar neden zorbalığı seçer?

Okula giden çocuğu olan herkesin zaman zaman karşılaşacağı, ama hiç karşılaşmak istemeyeceği bir durum olan akran zorbalığı; bazen hiç istemediğimiz ve üzücü sonuçlarla karşımıza çıkabiliyor maalesef. Peki nedir akran zorbalığı? Bir ya da daha fazla çocuğun/ergenin kendi yaş grubundan olan başka çocuğa/ergene kasıtlı bir şekilde zorlama, rahatsız etme ve zarar verme amacıyla tekrar eden davranışlarda bulunmasıdır. Zorbalığı yapan taraf kendini korumaktan ziyade, karşı tarafa zarar vermek amacıyla eylemini gerçekleştirir. Zorbalık yapanlar genelde güçlü, zorbalığa maruz kalan taraf ise genelde daha güçsüz, içe kapanık bireylerdir. Akran zorbalığı birkaç farklı şekilde olabilmektedir. Siber Zorbalık: Sosyal medya ve internette uzun süre vakit geçiren çocukların en çok maruz kaldığı zorbalık türüdür. Bireylerin sosyal medya ortamında fotoğraflarını çekip izinsiz paylaşma, mesaj içeriklerini paylaşma, sosyal medya hesaplarını ele geçirme vb. şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Cinsel Zorbalık: Bireylere cinsel içerikli konuşmalar/video ve resimler gösterme, cinsel içerikli küfürler etme, cinsel taciz, fiziksel temas vb. Sosyal Zorbalık: Bireylerin yalnızlaştırılmaya çalışılması, dışlanması, oyun ve etkinliklere alınmaması, aşağılayıcı ve hakaret içerikli konuşmalar vb. Fiziksel Zorbalık: Bireye vurma, itme, saçını çekme, eşyalarını saklama veya izinsiz alma vb. Sözel Zorbalık: Alay etme, hakaret etme, küçük düşürücü konuşmalar, lakap takma, taklit etme, tehdit etme, korkutma vb. Bir davranışın zorbalık olarak nitelendirilmesi için mutlaka sürekliliğinin olması gerekir. Zorbalıkta zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan bireyler vardır. Zorbalığı yapan ya da zorbalığa maruz kalan fark etmiyor, her ikisi de çocuk çünkü. Her ikisi de mağdur aslında. Öncelikle zorbalığı yapanlardan başlamak istiyorum. Çocuk ailede baskılanmış, eleştirilmiş, dışlanmış, aşağılanmış, alay edilmiş, sınırlardan bihaber, sevgiden yoksun; ama şiddetin her türlüsüne (bedensel, duygusal) doymuşsa, bu çocuktan çok iyi, başarılı, saygılı, sorumluluk sahibi, öfkesini, duygularını yönetebilen bir birey olmasını bekleyemeyiz. Elbette ki kendisinde gücü hissettiği an, evde maruz kaldığı kötü muameleyi dışarıda zayıf olanın üzerinde uygulayacaktır. Diğer taraftan bu çocukların ebeveynleri de çocuklarıyla gurur duyacaktır muhtemelen; çünkü bu tip insanlara göre güç=şiddet demektir. Bu çocukların zorbalıkla ilgili davranışlarına önlem alınmazsa çok ciddi şekilde şiddet eğilimli ve çevreye zarar veren yetişkinler olarak karşımıza çıkacaklardır. Akran zorbalığına maruz kalan çocukları ele aldığımızda da; düşük benlik algısına sahip, içe kapanık, güçsüz/zayıf kırılgan kişiliği olan ve okul başarısı düşük çocuklar genelde kurban olarak seçilmektedir. Çocuklar zorbalığa maruz kaldıklarında daha da içe dönerek, ciddi depresyon ve kaygı bozukluğu yaşamaktadırlar. Bu çocuklarda da zorbalıkla ilgili önlem alınmazsa, zorbalığın devam etmesi durumunda ve ileri düzeyde zorbalığa maruz kaldıklarında intihar eğilimi/girişimi dahi olabilmektedir. Bunların yanı sıra; okula devamsızlık, okuldan uzaklaşma/kaçma, okul başarısında düşüş, karın ağrısı, baş ağrısı gibi durumlarda görülmektedir. Baktığımızda her iki tarafta düşük benlik algısı ile baş edemeyen çocuklar. Yapılan birçok araştırma benlik saygısı yüksek ve okul başarısı iyi olan çocukların akran zorbalığı yapmadıklarını ve zorbalığa maruz kalmadıklarını göstermektedir. Çocuklar, dünyaya geldikleri andan itibaren anne ya da birinci dereceden bakım veren kişiyle yakın temas kurarlar. Bu kişilerle aralarında bağlanma olur. İhtiyaçları zamanında karşılanmış, sevilen, değer gören bebekler için bu bağlanma süreci sağlıklı bir şekilde işlerken, aksi durumda güvenli bağlanma süreci tam olarak gerçekleşmez. Bu bağlanma sürecindeki eksiklikler de ilerleyen dönemlerde davranış bozuklukları olarak kendini gösterir. Zaten bebeklikten itibaren ebeveynlerin tutumları ne ise sonrasında da o şekilde gelişir. Çoğumuz duymuşuzdur çevremizden çok ağlayan bebeğine dahi şiddet uygulayan ebeveynleri ya da büyük bir sabırla ve sevgiyle bebeğiyle ilgilenen ebeveynleri. Doğduğu andan itibaren güvenli bağlanma yolculuğunda sağlam adımlarla ilerleyen çocuklar hayatta da her daim sağlam adımlarla, sağlıklı kişilikleriyle yer edineceklerdir. Akran zorbalığı da dahil karşılaşacakları bir çok zorluklarla rahatlıkta baş edebileceklerdir. Onlara güvenen, onları koşulsuz seven, etkin bir şekilde dinleyen ebeveynleri ve kendilerini ait hissettikleri bir aileleri vardır. Güvenli bağlanma yolculuğunda yarım kalan çocuklar ise, maalesef çoğunlukla akran zorbalığını yapanlar listesinde en başlarda olacaklardır. Çünkü bu çocuklar içten içe çaresizliği ve güçsüzlüğü ile sınanırken dışarıdan kendinden güçsüz gördüğünü ezerek bu eksikliğini gidermeye çalışırlar ki, bu yetişkinlikte de böyledir. Aslında ben varım, buradayım, beni sevin, elimden tutun, yüreğimi okşayın, beni tamamlayın, bir yere ait olayım ve lütfen bana değerli olduğumu hissettirin duygularının sessiz çığlığıdır bunlar, duyabilenlere… En başta da söylediğim gibi, her iki tarafta çocuk ve aslında her iki tarafta mağdur. Zorbalık yapanın zaten yüreği yaralı, zorbalığa maruz kalanında yüreğini yaralayarak onu da ciddi çöküntülere sürüklüyor. Ama emin olduğumuz bir şey var ki, o da; sağlıklı bir aile ortamında yetişen hiç bir çocuk zorbalık yapmaz. Mutlaka bir yerlerde bir şeyler eksik/yanlış ki, bu da muhtemelen çocukların mayasında eksik kalan sevgi, güven, aidiyet ihtiyacıdır. O halde sevgili ebeveynler, ne yapmak lazım? Çocuklarımızın hamuruna bolca sevgi eklemek lazım. Çok sevilmekten asla şımarmaz çocuklar, korkmayın. Şımarıklık sınır konulmamışlığın bir sonucudur, çok sevmenin değil. Zorbalıkla mücadelede en önemli nokta, takdir edersiniz ki ebeveynler olarak, en baştan önlem almaktır; çocukları etkin bir şekilde dinlemek, suçlamadan, eleştirmeden yaklaşarak çocuklarla doğru kanaldan iletişim kurmak çok kıymetli. Çocukların okullarını ara sıra ziyaret etmek, öğretmenleriyle iletişim halinde olmakta çok önemli. Çocuklarınıza değerli olduklarını hissettirmek çok zor değil. Unutmayın; sevgi, sevgi, sevgi… Sevgiyle kalınız efendim. HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta çocuklarınızla ne kadar iletişim kurabiliyorsunuz? İlk sohbeti kim başlatıyor? En önemlisi de iyi bir dinleyici misiniz? İletişim becerilerinizi gözden geçirmeye ne dersiniz?
Ekleme Tarihi: 06 Aralık 2022 - Salı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI

Çocuklar neden zorbalığı seçer?

Okula giden çocuğu olan herkesin zaman zaman karşılaşacağı, ama hiç karşılaşmak istemeyeceği bir durum olan akran zorbalığı; bazen hiç istemediğimiz ve üzücü sonuçlarla karşımıza çıkabiliyor maalesef. Peki nedir akran zorbalığı? Bir ya da daha fazla çocuğun/ergenin kendi yaş grubundan olan başka çocuğa/ergene kasıtlı bir şekilde zorlama, rahatsız etme ve zarar verme amacıyla tekrar eden davranışlarda bulunmasıdır. Zorbalığı yapan taraf kendini korumaktan ziyade, karşı tarafa zarar vermek amacıyla eylemini gerçekleştirir. Zorbalık yapanlar genelde güçlü, zorbalığa maruz kalan taraf ise genelde daha güçsüz, içe kapanık bireylerdir. Akran zorbalığı birkaç farklı şekilde olabilmektedir. Siber Zorbalık: Sosyal medya ve internette uzun süre vakit geçiren çocukların en çok maruz kaldığı zorbalık türüdür. Bireylerin sosyal medya ortamında fotoğraflarını çekip izinsiz paylaşma, mesaj içeriklerini paylaşma, sosyal medya hesaplarını ele geçirme vb. şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Cinsel Zorbalık: Bireylere cinsel içerikli konuşmalar/video ve resimler gösterme, cinsel içerikli küfürler etme, cinsel taciz, fiziksel temas vb. Sosyal Zorbalık: Bireylerin yalnızlaştırılmaya çalışılması, dışlanması, oyun ve etkinliklere alınmaması, aşağılayıcı ve hakaret içerikli konuşmalar vb. Fiziksel Zorbalık: Bireye vurma, itme, saçını çekme, eşyalarını saklama veya izinsiz alma vb. Sözel Zorbalık: Alay etme, hakaret etme, küçük düşürücü konuşmalar, lakap takma, taklit etme, tehdit etme, korkutma vb. Bir davranışın zorbalık olarak nitelendirilmesi için mutlaka sürekliliğinin olması gerekir. Zorbalıkta zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan bireyler vardır. Zorbalığı yapan ya da zorbalığa maruz kalan fark etmiyor, her ikisi de çocuk çünkü. Her ikisi de mağdur aslında. Öncelikle zorbalığı yapanlardan başlamak istiyorum. Çocuk ailede baskılanmış, eleştirilmiş, dışlanmış, aşağılanmış, alay edilmiş, sınırlardan bihaber, sevgiden yoksun; ama şiddetin her türlüsüne (bedensel, duygusal) doymuşsa, bu çocuktan çok iyi, başarılı, saygılı, sorumluluk sahibi, öfkesini, duygularını yönetebilen bir birey olmasını bekleyemeyiz. Elbette ki kendisinde gücü hissettiği an, evde maruz kaldığı kötü muameleyi dışarıda zayıf olanın üzerinde uygulayacaktır. Diğer taraftan bu çocukların ebeveynleri de çocuklarıyla gurur duyacaktır muhtemelen; çünkü bu tip insanlara göre güç=şiddet demektir. Bu çocukların zorbalıkla ilgili davranışlarına önlem alınmazsa çok ciddi şekilde şiddet eğilimli ve çevreye zarar veren yetişkinler olarak karşımıza çıkacaklardır. Akran zorbalığına maruz kalan çocukları ele aldığımızda da; düşük benlik algısına sahip, içe kapanık, güçsüz/zayıf kırılgan kişiliği olan ve okul başarısı düşük çocuklar genelde kurban olarak seçilmektedir. Çocuklar zorbalığa maruz kaldıklarında daha da içe dönerek, ciddi depresyon ve kaygı bozukluğu yaşamaktadırlar. Bu çocuklarda da zorbalıkla ilgili önlem alınmazsa, zorbalığın devam etmesi durumunda ve ileri düzeyde zorbalığa maruz kaldıklarında intihar eğilimi/girişimi dahi olabilmektedir. Bunların yanı sıra; okula devamsızlık, okuldan uzaklaşma/kaçma, okul başarısında düşüş, karın ağrısı, baş ağrısı gibi durumlarda görülmektedir. Baktığımızda her iki tarafta düşük benlik algısı ile baş edemeyen çocuklar. Yapılan birçok araştırma benlik saygısı yüksek ve okul başarısı iyi olan çocukların akran zorbalığı yapmadıklarını ve zorbalığa maruz kalmadıklarını göstermektedir. Çocuklar, dünyaya geldikleri andan itibaren anne ya da birinci dereceden bakım veren kişiyle yakın temas kurarlar. Bu kişilerle aralarında bağlanma olur. İhtiyaçları zamanında karşılanmış, sevilen, değer gören bebekler için bu bağlanma süreci sağlıklı bir şekilde işlerken, aksi durumda güvenli bağlanma süreci tam olarak gerçekleşmez. Bu bağlanma sürecindeki eksiklikler de ilerleyen dönemlerde davranış bozuklukları olarak kendini gösterir. Zaten bebeklikten itibaren ebeveynlerin tutumları ne ise sonrasında da o şekilde gelişir. Çoğumuz duymuşuzdur çevremizden çok ağlayan bebeğine dahi şiddet uygulayan ebeveynleri ya da büyük bir sabırla ve sevgiyle bebeğiyle ilgilenen ebeveynleri. Doğduğu andan itibaren güvenli bağlanma yolculuğunda sağlam adımlarla ilerleyen çocuklar hayatta da her daim sağlam adımlarla, sağlıklı kişilikleriyle yer edineceklerdir. Akran zorbalığı da dahil karşılaşacakları bir çok zorluklarla rahatlıkta baş edebileceklerdir. Onlara güvenen, onları koşulsuz seven, etkin bir şekilde dinleyen ebeveynleri ve kendilerini ait hissettikleri bir aileleri vardır. Güvenli bağlanma yolculuğunda yarım kalan çocuklar ise, maalesef çoğunlukla akran zorbalığını yapanlar listesinde en başlarda olacaklardır. Çünkü bu çocuklar içten içe çaresizliği ve güçsüzlüğü ile sınanırken dışarıdan kendinden güçsüz gördüğünü ezerek bu eksikliğini gidermeye çalışırlar ki, bu yetişkinlikte de böyledir. Aslında ben varım, buradayım, beni sevin, elimden tutun, yüreğimi okşayın, beni tamamlayın, bir yere ait olayım ve lütfen bana değerli olduğumu hissettirin duygularının sessiz çığlığıdır bunlar, duyabilenlere… En başta da söylediğim gibi, her iki tarafta çocuk ve aslında her iki tarafta mağdur. Zorbalık yapanın zaten yüreği yaralı, zorbalığa maruz kalanında yüreğini yaralayarak onu da ciddi çöküntülere sürüklüyor. Ama emin olduğumuz bir şey var ki, o da; sağlıklı bir aile ortamında yetişen hiç bir çocuk zorbalık yapmaz. Mutlaka bir yerlerde bir şeyler eksik/yanlış ki, bu da muhtemelen çocukların mayasında eksik kalan sevgi, güven, aidiyet ihtiyacıdır. O halde sevgili ebeveynler, ne yapmak lazım? Çocuklarımızın hamuruna bolca sevgi eklemek lazım. Çok sevilmekten asla şımarmaz çocuklar, korkmayın. Şımarıklık sınır konulmamışlığın bir sonucudur, çok sevmenin değil. Zorbalıkla mücadelede en önemli nokta, takdir edersiniz ki ebeveynler olarak, en baştan önlem almaktır; çocukları etkin bir şekilde dinlemek, suçlamadan, eleştirmeden yaklaşarak çocuklarla doğru kanaldan iletişim kurmak çok kıymetli. Çocukların okullarını ara sıra ziyaret etmek, öğretmenleriyle iletişim halinde olmakta çok önemli. Çocuklarınıza değerli olduklarını hissettirmek çok zor değil. Unutmayın; sevgi, sevgi, sevgi… Sevgiyle kalınız efendim. HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta çocuklarınızla ne kadar iletişim kurabiliyorsunuz? İlk sohbeti kim başlatıyor? En önemlisi de iyi bir dinleyici misiniz? İletişim becerilerinizi gözden geçirmeye ne dersiniz?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.