KENDİNE BİR “İYİLİK” YAP
İnsan Olmanın En Kıymetli Eylemi, “İYİLİK”
Her iyilik bir sadakadır. (Hadisi şerif)
İyilik edin, şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. (Bakara 195)
Yüce Allah birçok ayet ve hadislerle kullarına iyiliği tavsiye etmiştir. İyilik yapanlarında mutlaka mükâfatını alacağını müjdelemiştir. İyilik, hem yapan kişi için hem iyilik yapılan kişi için hem de iyiliğe vesile olan kişi için çok ama çok özel, çok güzel ve çok kıymetli bir eylemdir.
Son zamanlarda hepimizin gerçekten iyi insanlara ve iyilik eylemiyle daha haşır neşir olmaya çok ihtiyacımız var. “Gerçekten” yazdım çünkü sadece göstermelik, yapılmış olmak için yapılan veya kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, sözüne istinaden yapılan, çoğunlukla da bir reklam aracına dönüşen iyilik -miş- gibi davranışlara sıklıkla şahitlik ediyor veya maruz kalıyoruz. Bu mış gibi oynayan sahte iyilik avcılarının içinde en çok da esaslı insanlara, iyi yürekli dostlara, iyilikle bağ kuracağımız her şeye, herkese çok ihtiyacımız var.
İyilik nedir? Nasıl olmalıdır?
Öyle çok büyük şeyler gerekmiyor iyilik yapmak için. Bir gülümseme bir selam belki bir hal hatır sormak, bir küçük çocuğun yüzünü güldürmek, bir yaşlının duasında bulunabilmek, büyük küçük dünyayı birlikte paylaştığımız her canlıya kıymet vermek, zarar vermeden beraber yaşayabilmek, ihtiyaç anında insanlara el uzatabilmek… Yapan kişi için çok basit gibi görünen bu davranışların karşıdaki için ne kadar büyük bir dokunuş olduğunu bilemeyebiliriz. O nedenle insan, elinden hiçbir şey gelmediğini düşünmek yerine en azından güler yüzlü olmayı denemeli.
İyilik sözcüğünün kelime anlamına baktığımızda; karşılık beklenmeden yapılan eylem/yardımdır. İyilik sözcüğünün hakkını teslim etmek gerekir efendim. Yapılan iyilikleri her hangi bir karşılık beklemeden yapabilmek çok büyük bir erdem. Yaptığını karşıdakine bir güçmüş gibi sunmadan mütevazı ve içten gelerek yapmalı insan. Sonuçta yapılan iyilik her ne kadar karşıdakinin işini kolaylaştırıyor olsa da aslında iyilik yapanın manevi hanesini dolduran çok değerli bir eylemdir. Hani son zamanlarda çok sıklıkla kullanılan bir söz var; “Kendine bir iyilik yap” diye. Aslında şu hayatta başkalarının hayatlarına dokunabilmek insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliktir. O nedenle ruhsal doyum için, manevi güç için her fırsatta, şartlar ne olursa olsun, iyilik yapılmalı. Çünkü iyilik de gülmek gibi bulaşıcıdır. Kişiden kişiye çok hızla yayılacak pozitif bir sinerjisi vardır. Kartopu misali çoğalarak yaptığı iyilikler kişiye er ya da geç iyilik olarak mutlaka geri dönecektir. Bununla ilgili herkesin bildiği “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözünün çıkış kaynağı hikâyeyi paylaşmak isterim.
Eski zamanlarda İstanbul’da yemiş iskelesinde bir kahveci varmış. Dükkânına her dinden ve milletten insanlar gelirmiş, dertleşirler sohbet ederlermiş. Bir gün, dükkâna iri yarı bir yeniçeri gelmiş, kılık kıyafetine bakıp Rum olduğunu tahmin ettiği adama ters ters bakarak, Herkese kahve ısmarladığını ama Rum’a vermemesini söylemiş kahveciye. Kahveci de herkese kahveleri dağıtmış. Sonra da iki fincan kahveyi alıp, Rum'un yanına oturmuş. Yeniçeri hiddetlenmiş, ama kahveci, "Bu kahveler senden değil, benden" diyerek onu sakinleştirmiş. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Sisam Adası'nda Rumlar isyan çıkartmış. Bizim kahveci de isyanı bastırmaya giden askerlerin içindeymiş ve esir düşmüş. O zamanlarda Rumlar esirleri köle pazarında satıyorlarmış. Haliyle bizim kahveci de köle pazarına çıkartılmış, çaresizce beklemeye başlamış. Sonra Rum birisi tarafından satın alınmış. Kahveciyi satın alan adam kahveciyle birlikte kimsenin olmadığı ıssız bir yere götürmüş, kahveciye dönüp sormuş; "Beni tanıdın mı? Ben dükkânında o yeniçeriye rağmen kahve ikram ettiğin kişiyim, demiş. Sen belki unuttun, ama 40 yıl geçse de ben seni ve o kahveyi unutmam, diyerek kahveciyi özgür bırakmış. "Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" sözü de buradan geliyormuş.
İyilik, Kalpleri yumuşatır.
İyilik, kalpleri yumuşatır. İnsanları birbirine yakınlaştırır, Güven ve samimiyeti artırır. Stresi azaltıp seretonin salgısını artırır ve mutluluk verir. İyilik yapmak insan olmanın anlamını içinde barındıran önce yaradana sonra kendimize olan faydaları saymakla bitmeyen bir vazife ve bir davranış şeklidir. Nefsin en çok üzerinde oynadığı ve insanlara, “Bir tek ben, yine ben, sadece ben, hep bana” dedirtmeyi sıklıkla başardığı, iyilik düşüncesi eyleme dönüştüğünde bırakılamayacak kadar keyif ve haz vermektedir.
Çocuklarına her zaman iyiliği anlatan ve kendisi de uygulayan ebeveynler, aslında gelecek zamanlarında çocuklarının mutluluğunu da garantilemiş oluyorlar. Çünkü iyiliklerle yaşam süren bir kişinin mutsuzlukla aynı çatı altında barınması pek mümkün değildir. Ancak ve ancak yapılan iyiliklere karşılık bekleyenler mutsuz olabilirler. Çünkü biz insanoğlu o kadar alışmışız ki her şeye bir bedel biçmeye. Kendimiz için yaptığımız iyiliklere dahi bir karşılık bekleyebiliyoruz. Oysa biz, “İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir.” sözüyle yoğrularak yaşayan bir toplumuz. O nedenle biz iyiliklerimizi her zaman yapalım, karşıdaki anlar anlamaz, o da onun imtihanıdır.
Sevgili ebeveynler; çocuklarınıza yapacağınız en büyük iyilik, onlara iyilikle muamele edip iyiliklerinize şahit olmalarını sağlamaktır. Unutmayınız hayat bir ayna ve çocuklarınız sizin yansımalarınız. Ne görmek istiyorsanız onu yaşayın.
“Birisi size kötülük yapsa dahi siz her zaman iyilikle yaklaşın” sözünü kendine ilke edinmiş ve biz çocuklarını da hep bu felsefe ile büyütmüş çok kıymetlim canım anneme ve babama, buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Evlatlarının yüreğine iyilik tohumlarını ekebilmek çok kıymetli sevgili ebeveynler.
Gönül bahçelerinizde her daim iyilik tohumlarının yeşermesi dileğiyle…
HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta ailecek iyilik hakkında sohbet edebilirsiniz ve ailecek çevrenizdeki bir yaşlıyı ziyaret ederek ihtiyaçları konusunda yardımcı olabilirsiniz.