Sevgililer Günü’nün Gerçek Yüzü ve Müslüman Toplumlara Dayatılan Kültürel Hegemonya
Her yıl 14 Şubat’ta dünya genelinde milyonlarca insan, Sevgililer Günü’nü kutlamak için birbirine hediyeler alıyor, pahalı restoranlarda yemek yiyor ve sosyal medyada romantik paylaşımlar yapıyor. Ancak, bu gün gerçekten de “sevgi”nin kutlandığı masum bir gün mü? Yoksa Batı kültürünün, kapitalizmin ve tüketim çılgınlığının dayattığı yapay bir algıdan mı ibaret?
Tarihi kökenleri, küresel dayatmaları ve İslam perspektifinden ele alındığında, Sevgililer Günü’nün sadece bir romantizm günü olmadığı, aksine pagan gelenekleri, Hristiyan ritüelleri ve modern tüketim kültürünün harmanlandığı bir proje olduğu ortaya çıkıyor. İşte 14 Şubat Sevgililer Günü’nün gerçek yüzü…
Pagan Ritüellerden Kapitalizme: Sevgililer Günü’nün Tarihçesi
Bugün aşk ve romantizmle özdeşleştirilen Sevgililer Günü, aslında Antik Roma’ya dayanan bir pagan geleneği olarak başladı. 13-15 Şubat tarihleri arasında Roma’da kutlanan Lupercalia Festivali, doğurganlık tanrısı Faunus’a adanmış bir bayramdı. Bu festivalde genç kadınlar ve erkekler kura ile eşleştirilir, bazıları bu eşleşmeleri evliliğe taşırken, bazıları ise festival boyunca süren nikahsız birlikteliklere girerdi.
Hristiyanlık Roma İmparatorluğu’nda yayılmaya başladıktan sonra, kilise bu pagan ritüelini yasaklamak istedi. 496 yılında Papa Gelasius, Aziz Valentine’nin (Saint Valentine) anısına 14 Şubat’ı Sevgililer Günü olarak ilan etti. Aziz Valentine’nin, evlilik yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirdiği için idam edildiği ve bu nedenle aşkın koruyucu azizi ilan edildiği söylenir.
Ancak, buradaki önemli nokta şudur: Sevgililer Günü, ne İslam kültürüne ne de Doğu toplumlarının geleneklerine ait bir gün değildir. Tamamen Batı’nın tarihinden ve dini inanışlarından doğmuş bir gelenektir.
Batı Kültürünün Küresel Dayatması: Sevgililer Günü ve Kapitalizm
Sevgililer Günü’nün modern dünyadaki yükselişi, onu bir “sevgi günü” olmaktan çıkarıp tüketim çılgınlığının zirve yaptığı bir ticari projeye dönüştürdü.
Çiçekçiler, mücevher markaları, restoranlar ve tatil şirketleri, 14 Şubat’ı insanların harcama yapmasını teşvik eden bir araç haline getirdi.
Hollywood ve popüler kültür, romantik ilişkileri Sevgililer Günü’ne bağlayarak bu günün kutlanmasını adeta zorunlu hale getirdi.
Sosyal medya, insanların lüks hediyeler almasını ve pahalı restoranlarda yemek yemesini teşvik ederek “kutlamayanlar eksik hisseder” algısı oluşturdu.
Bugün 14 Şubat, insanların “sevgiyi” değil, “hediyeyi” ölçtüğü, tüketimin romantizm kılığına sokulduğu bir gün haline geldi.
Müslümanlar Neden Sevgililer Günü’nü Kutlamamalıdır?
İslam alimleri ve din adamları, Sevgililer Günü’nün Müslüman toplumlarda kutlanmasının dini ve kültürel açıdan sakıncalı olduğunu belirtiyor. İşte temel gerekçeler:
1) Batı Kültürüne Ait Bir Gelenek ve Dini Kökenleri Var
İslam, Müslümanların başka dinlere ve kültürlere ait ritüellere katılmasını yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas 4) buyurarak Müslümanların kendi kültürel ve dini kimliklerini korumaları gerektiğini vurgulamıştır.
Sevgililer Günü’nün hem pagan hem de Hristiyan kökenleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu günü kutlamak Müslüman kimliğine zarar veren bir eylem haline gelir.
2) Ahlaki Değerlerle Çelişiyor
İslam’da sevgi ve bağlılık, nikah bağı içinde korunması gereken kutsal bir değerdir. Sevgililer Günü ise özellikle gençler arasında flört kültürünü teşvik etmekte, nikahsız ilişkileri normalleştirmekte ve İslami ahlaki değerlerle çelişmektedir.
Sevgi, tek bir güne indirgenemez. İslam’da eşler arasındaki sevgi, sadakat ve saygı yılın her gününde olmalıdır.
3) İsraf ve Kapitalizmin Dayatması
Sevgililer Günü, kapitalizmin en büyük silahlarından biri haline gelmiş durumda. İnsanlar, sevgilerini göstermek için lüks hediyeler almak zorunda bırakılıyor. Oysa ki İslam, gereksiz harcamayı ve israfı yasaklamaktadır:
"Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (Araf Suresi, 31)
Müslüman bir birey, Batı’nın dayattığı bu ticari tuzağa düşmemeli, israfın ve lüks tüketimin esiri olmamalıdır.
Peki, Sevgimizi Nasıl Göstermeliyiz?
Sevgililer Günü’nü kutlamamak, sevgi göstermemek anlamına gelmez. Tam tersine, İslam bizlere sevgiyi her gün göstermeyi, sadakati ve bağlılığı sürekli kılmayı öğretir. İşte Müslüman bir bireyin sevgisini göstermesi için bazı öneriler:
Eşler ve aile bireyleri birbirlerine her gün sevgi ve saygı göstermeli
Özel günler Batı’nın dayatmasıyla değil, İslami prensiplere uygun şekilde kutlanmalı
Sevgi, pahalı hediyelerle değil, güzel sözler ve anlamlı davranışlarla gösterilmeli
İhtiyaç sahiplerine yardım ederek sevgi, sadece eşe değil, tüm topluma yayılmalı
Sonuç: Sevgiyi Batı’nın Değil, İslam’ın Öğrettiği Şekilde Yaşayalım
Sevgililer Günü, tarihte bir pagan ritüeli olarak başladı, Hristiyanlık tarafından şekillendirildi ve günümüzde kapitalizmin elinde bir tüketim silahına dönüştü. Müslüman toplumlar ise bu Batılı kültürel dayatmaya bilinçsizce uyum sağlıyor.
Oysa ki sevgi bir güne sığmaz, hediye ile ölçülmez, lüks tüketimle kanıtlanmaz. Gerçek sevgi, her gün sadakatle, vefa ile, helal daire içinde yaşanır.
Bu yüzden soruyoruz: 14 Şubat mı? Ben almayayım!