scale up vize
vize
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
Köşe Yazarı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
 

Çanakkale, her adımı bir tarih sayfası

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Mehmet Akif ERSOY   Çanakkale şehitliklerini ve savaş alanlarını ziyaret, bir gezinin çok ötesindeydi. Çanakkale ruhunu anlamak, insanın özüyle buluşması, ecdadıyla kavuşmasıydı. Çanakkale, bir kahramanlık destanının yazılışına tanıklık eden şehir, ecdadımızı bağrına basan, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış toprakların adı.  Bu vatan bizim, hepimizin. Geçmişimiz, geleceğimiz. Ecdadımızın emaneti cennet vatanımızı, al bayrağımızı en son kişi kalsak bile korumanın bilinciyle yaşamalıyız ve bu bilinci yeni nesillere aktarmalıyız. Bu bilinçle yetişen bir nesli hiçbir unsur yıkamaz. Vatanımızın her karış toprağı, geçmişten bir iz taşıyor. Her adımda tarih sayfalarında yolculuk edercesine zengin bir dokuya sahip. Tarihin en gerçek haline tanıklık eden şehir, Çanakkale. Her çocuğun mutlaka görmesi gerektiğine olan inancım beni Çanakkale gezisi için harekete geçirdi. Mesleğin ilk yıllarıydı. Türlü zorluklar aşarak nihayet amacıma ulaşmıştım. Mardin'den başlayan yolculukta öğrencilerimin gözlerindeki o ışığın ve heyecanın tarifi imkansızdı. Çanakkale gibi önemli tarihi mekanı görecek olmak onlar kadar beni de çok heyecanlandırmıştı. Akşam saatlerinde Çanakkale’deydik. Bazı gençler geceyi uyumadan deniz kıyısında geçirdiler çünkü çoğunluğu ilk defa denizle tanışmıştı. Sabah erken büyük bir merak ve heyecanla çıktık, feribota bindik. İlk defa deniz taşıtına binen gençler hem korkuyla hem sevinçle oturdular yerlerine. Hava çok rüzgarlıydı, deniz adeta feribotu dalgalarıyla sağa sola savuruyordu. Martılar rüzgarın şiddetine aldırış etmeden başımızda uçuşuyor, sanki bize “Hoş geldiniz!” diyorlardı. Bir süre sonra korkuyla bakan gözlerin yerini, martılara simit atarken farklı bir heyecan kaplamıştı. Biraz ilerleyince şanlı tarihimizi özetlercesine yazılmış, “DUR YOLCU! BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK, BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR.” yazısını gördük. İnsanın içini titretecek kadar etkili ve anlamlı. Çanakkale savaşının yapıldığı bu topraklara ayak basınca insan, bugünlerimiz için, genç yaşlı onlarca kişi canını ortaya koymuşken, biz ne yapıyoruz diye kendini sorgulamadan edemiyordu. Öğrencilerimizle duygularımız aynıydı. Öğretmen öğrenci olmanın ötesine geçip hepimiz bir olmuştuk, duygudaş olmuştuk. İşte bizi duygudaş yapan eşsiz tarihimiz... Çanakkale, sayfalara sığmayacak kadar yüce bir destan, biliyorum, ancak dilim döndüğünce gezimizden önemli kesitleri yazmaya çalıştım: Şehitler abidesi, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen tüm askerlerimizi simgelemekte ve onların anısını yaşatmaktadır. Abide, tüm coğrafyalardan gelen şehitlerimizin toplu bir şekilde göğe yükselişini temsil etmektedir.  57. Piyade Alayı Şehitliği, Çanakkale Savaşları’nda kahramanlıklarıyla tarih yazan M. Kemal Atatürk’ün “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” dediği ve tümüne yakınının şehit olduğu askerlerimizin anısına yapılmıştır. Şehitlik ziyaretinde ülkemizin her köşesinden daha çocuk denecek yaşlarda dahil olmak üzere bir çok askerimizin kabrini ziyaret etmek nasip oldu. Öğrencilerimden bir tanesi gözyaşları içinde şunları söyledi; “Ey bu vatan uğruna canından cananından, anasından babasından, bacısından, kardeşinden, yârinden, evladından geçen ecdadım, sen rahat uyu. Bu vatan bize emanet. Bizler bu vatanın bir zerre toprağına değil düşmanı, düşmanın gölgesini düşürmeyiz. Bu vatana göz diken hainlerin eline o fırsatı vermeyiz. Bugün olsun bugün de bizler gözümüzü kırpmadan canlarımızı veririz.” Sadece arkadaşlarının değil etraftaki tüm ziyaretçilerin alkışlarıyla sarıldı boynuma hıçkırarak… Çimenlik Kalesi, Fatih Sultan Mehmet’in boğaz kontrolü için yaptığı bir kale olup askeri müze olarak düzenlenmiş alan. Kilitbahir Kalesi, Çanakkale Boğazı’nın Rumeli yakasında deniz geçişini kontrol altında tutmak üzere Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Denizin kilidi sayılan ve boğazın en dar yerinde bulunan kale. Eceabat, Gelibolu Tarihi Milli Parkı, 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden 500 bin askerin anısına 33 bin hektarlık bir alana yapılan şehitliklerin anıtların olduğu milli park, adeta savaşın somutlaştırılmış hali. Seyit Onbaşı Anıtı, Rumeli Mecidiyesi bataryasında tüm arkadaşları şehit olmasına rağmen 275 kg. top mermisini kaldırıp ateşleyerek, Ocean zırhlısına isabet ettiren Koca Seyit’in anısına yapılan çok anlamlı bu heykel. Söz konusu vatansa gerisi teferruat… İnsanoğlunun isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur... Ertuğrul Koyu/Anzak Koyu, 15 Nisan 1915 çıkartmalarının tanığı olan Ertuğrul tabyaları günümüze kadar sağlam olarak korunmuştur. Conkbayırı, Çanakkale Savaşları’nda en önemli hedeflerden olmuş ve askerlerin güçlü savunmasıyla düşman askeri püskürtüldüğü yerdir. Nice hikayeler yaşandı, kimisi yazıldı, kimisi sadece yaşandı. İşte bu hikâyelerden bir tanesini rehberimiz anlatırken tüylerimiz diken diken oldu da gözyaşlarımız bize sormadan süzüldü aşağı:  “SAĞ KOLUMU KAYBETTİM, AMA SOL KOLUM VAR” Seddülbahir ve Conkbayır’ın büyük kahramanlarından biridir Bombacı Mehmet Çavuş. Kahraman askerimiz, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca yakalayıp hızla karşı tarafa fırlatırdı. İngilizler bunu anlamış olmalılar ki bombaları birkaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş’un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş’un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit asker, görev bilinciyle hastaneden tabur kumandanına bir mektup yazar: “Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol kolum var. Onunla da iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yine kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz, affediniz muhterem kumandanım...” Namazgah Tabyası: Çanakkale Boğazı’nın en büyük tabyasıdır. Bu tabyamızın içinde 14 tane cephanelik boneti bulunmaktadır. Son Ok Anıtı: Teğmen Arif, elde kalan son topları ateşler ve İngilizleri ekin biçer gibi biçer. Ardından topçu erler ve çevreden bulduğu toplam 150 askerle buradan Zığındere yönüne süngü hücumu yaptırır. Büyük bir zafer elde ederek Alçıtepe’yi kurtarır. Bu hareket Güney Cephesi’nin kaderini tayin edildiği yer. Seddülbahir Kalesi: Çanakkale Savaşları’nın ilk şehitleri, müttefik donanmanın saldırısı sırasında 03 Kasım 1914’te verilmiştir. Başta kale komutanı Şevki Bey olmak üzere 5 subay ve 81 askerimiz cephaneliğin patlamasıyla şehit oldukları yer. Mehmetçiğe Saygı Anıtı: Savaş sırasında Türk askerinin cesareti, kahramanlığı, vatan sevgisi ve insan sevgisinin düşman askerleri tarafından bile takdir ve saygıyla dile getirildiği bu şahane anıtla merhametin her yerde önemli olduğunu bir kez daha gördük. Nusret Mayın Gemisi: İçinde gezerken sanki o günleri yeniden yaşatacak şekilde çok güzel dizayn edilmiş. Düşman gemilerinin projektörlerine rağmen, Anadolu yakasındaki Karanlık Liman’a elde kalan son 26 mayını bırakarak Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmiştir, Bundan sebep, dünyanın en ünlü mayın döşeme gemisi unvanını almıştır. Troya Atı: Düşmanın bir şehri ele geçirmek için gizli plan dahilinde içine gizlenen askerler sayesinde savaşı kazanan bir ordunun en önemli simgesi bu olsa gerek. Düşmandan gelen ne olursa olsun bir kez değil on kez düşünmek gerek. Çanakkale Arkeoloji Müzesi: Tarihe canlı tanıklık etmek bir müzenin içinde kaybolmaktır. Cephanelikler: Müze içerisindeki gördüklerimiz, bir tarihin yazıldığı bu kutsal topraklarda bugün olsa ben de canımı vatanım için seve seve veririm, diyen gençlerin sesleriyle yankılandı. Aynalı çarşıyı gezip peynir helvası yemeyi de ihmal etmedik. Çanakkale sahili ve balık da olmazsa olmazdı. Hepimiz için çok anlamlı ve unutamadığımız bir tarih yolculuğu olmuştu. Bizlere kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye ait olduğumuzu en canlı haliyle anlatan, her karışı ayrı bir tarih sayfası, en büyük kahramanlık destanının yazıldığı kadim şehir; Çanakkale. Çanakkale Savaşı'nda ve vatanımız uğruna verilen tüm mücadelelerde canlarını ortaya koyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün şehitlerimizi saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyorum. Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber Mehmet Akif ERSOY
Ekleme Tarihi: 17 Mart 2025 - Pazartesi
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI

Çanakkale, her adımı bir tarih sayfası

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Mehmet Akif ERSOY

 

Çanakkale şehitliklerini ve savaş alanlarını ziyaret, bir gezinin çok ötesindeydi. Çanakkale ruhunu anlamak, insanın özüyle buluşması, ecdadıyla kavuşmasıydı. Çanakkale, bir kahramanlık destanının yazılışına tanıklık eden şehir, ecdadımızı bağrına basan, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış toprakların adı. 


Bu vatan bizim, hepimizin. Geçmişimiz, geleceğimiz. Ecdadımızın emaneti cennet vatanımızı, al bayrağımızı en son kişi kalsak bile korumanın bilinciyle yaşamalıyız ve bu bilinci yeni nesillere aktarmalıyız. Bu bilinçle yetişen bir nesli hiçbir unsur yıkamaz. Vatanımızın her karış toprağı, geçmişten bir iz taşıyor. Her adımda tarih sayfalarında yolculuk edercesine zengin bir dokuya sahip. Tarihin en gerçek haline tanıklık eden şehir, Çanakkale. Her çocuğun mutlaka görmesi gerektiğine olan inancım beni Çanakkale gezisi için harekete geçirdi. Mesleğin ilk yıllarıydı. Türlü zorluklar aşarak nihayet amacıma ulaşmıştım. Mardin'den başlayan yolculukta öğrencilerimin gözlerindeki o ışığın ve heyecanın tarifi imkansızdı. Çanakkale gibi önemli tarihi mekanı görecek olmak onlar kadar beni de çok heyecanlandırmıştı.

Akşam saatlerinde Çanakkale’deydik. Bazı gençler geceyi uyumadan deniz kıyısında geçirdiler çünkü çoğunluğu ilk defa denizle tanışmıştı. Sabah erken büyük bir merak ve heyecanla çıktık, feribota bindik. İlk defa deniz taşıtına binen gençler hem korkuyla hem sevinçle oturdular yerlerine. Hava çok rüzgarlıydı, deniz adeta feribotu dalgalarıyla sağa sola savuruyordu. Martılar rüzgarın şiddetine aldırış etmeden başımızda uçuşuyor, sanki bize “Hoş geldiniz!” diyorlardı. Bir süre sonra korkuyla bakan gözlerin yerini, martılara simit atarken farklı bir heyecan kaplamıştı.


Biraz ilerleyince şanlı tarihimizi özetlercesine yazılmış, “DUR YOLCU! BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK, BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR.” yazısını gördük. İnsanın içini titretecek kadar etkili ve anlamlı. Çanakkale savaşının yapıldığı bu topraklara ayak basınca insan, bugünlerimiz için, genç yaşlı onlarca kişi canını ortaya koymuşken, biz ne yapıyoruz diye kendini sorgulamadan edemiyordu. Öğrencilerimizle duygularımız aynıydı. Öğretmen öğrenci olmanın ötesine geçip hepimiz bir olmuştuk, duygudaş olmuştuk. İşte bizi duygudaş yapan eşsiz tarihimiz... Çanakkale, sayfalara sığmayacak kadar yüce bir destan, biliyorum, ancak dilim döndüğünce gezimizden önemli kesitleri yazmaya çalıştım:
Şehitler abidesi, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen tüm askerlerimizi simgelemekte ve onların anısını yaşatmaktadır. Abide, tüm coğrafyalardan gelen şehitlerimizin toplu bir şekilde göğe yükselişini temsil etmektedir. 


57. Piyade Alayı Şehitliği, Çanakkale Savaşları’nda kahramanlıklarıyla tarih yazan M. Kemal Atatürk’ün “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” dediği ve tümüne yakınının şehit olduğu askerlerimizin anısına yapılmıştır. Şehitlik ziyaretinde ülkemizin her köşesinden daha çocuk denecek yaşlarda dahil olmak üzere bir çok askerimizin kabrini ziyaret etmek nasip oldu. Öğrencilerimden bir tanesi gözyaşları içinde şunları söyledi; “Ey bu vatan uğruna canından cananından, anasından babasından, bacısından, kardeşinden, yârinden, evladından geçen ecdadım, sen rahat uyu. Bu vatan bize emanet. Bizler bu vatanın bir zerre toprağına değil düşmanı, düşmanın gölgesini düşürmeyiz. Bu vatana göz diken hainlerin eline o fırsatı vermeyiz. Bugün olsun bugün de bizler gözümüzü kırpmadan canlarımızı veririz.” Sadece arkadaşlarının değil etraftaki tüm ziyaretçilerin alkışlarıyla sarıldı boynuma hıçkırarak…
Çimenlik Kalesi, Fatih Sultan Mehmet’in boğaz kontrolü için yaptığı bir kale olup askeri müze olarak düzenlenmiş alan.


Kilitbahir Kalesi, Çanakkale Boğazı’nın Rumeli yakasında deniz geçişini kontrol altında tutmak üzere Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Denizin kilidi sayılan ve boğazın en dar yerinde bulunan kale.


Eceabat, Gelibolu Tarihi Milli Parkı, 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden 500 bin askerin anısına 33 bin hektarlık bir alana yapılan şehitliklerin anıtların olduğu milli park, adeta savaşın somutlaştırılmış hali.


Seyit Onbaşı Anıtı, Rumeli Mecidiyesi bataryasında tüm arkadaşları şehit olmasına rağmen 275 kg. top mermisini kaldırıp ateşleyerek, Ocean zırhlısına isabet ettiren Koca Seyit’in anısına yapılan çok anlamlı bu heykel. Söz konusu vatansa gerisi teferruat… İnsanoğlunun isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur...


Ertuğrul Koyu/Anzak Koyu, 15 Nisan 1915 çıkartmalarının tanığı olan Ertuğrul tabyaları günümüze kadar sağlam olarak korunmuştur.


Conkbayırı, Çanakkale Savaşları’nda en önemli hedeflerden olmuş ve askerlerin güçlü savunmasıyla düşman askeri püskürtüldüğü yerdir. Nice hikayeler yaşandı, kimisi yazıldı, kimisi sadece yaşandı. İşte bu hikâyelerden bir tanesini rehberimiz anlatırken tüylerimiz diken diken oldu da gözyaşlarımız bize sormadan süzüldü aşağı:  “SAĞ KOLUMU KAYBETTİM, AMA SOL KOLUM VAR”

Seddülbahir ve Conkbayır’ın büyük kahramanlarından biridir Bombacı Mehmet Çavuş. Kahraman askerimiz, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca yakalayıp hızla karşı tarafa fırlatırdı. İngilizler bunu anlamış olmalılar ki bombaları birkaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş’un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş’un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit asker, görev bilinciyle hastaneden tabur kumandanına bir mektup yazar: “Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol kolum var. Onunla da iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yine kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz, affediniz muhterem kumandanım...”


Namazgah Tabyası: Çanakkale Boğazı’nın en büyük tabyasıdır. Bu tabyamızın içinde 14 tane cephanelik boneti bulunmaktadır.


Son Ok Anıtı: Teğmen Arif, elde kalan son topları ateşler ve İngilizleri ekin biçer gibi biçer. Ardından topçu erler ve çevreden bulduğu toplam 150 askerle buradan Zığındere yönüne süngü hücumu yaptırır. Büyük bir zafer elde ederek Alçıtepe’yi kurtarır. Bu hareket Güney Cephesi’nin kaderini tayin edildiği yer.
Seddülbahir Kalesi: Çanakkale Savaşları’nın ilk şehitleri, müttefik donanmanın saldırısı sırasında 03 Kasım 1914’te verilmiştir. Başta kale komutanı Şevki Bey olmak üzere 5 subay ve 81 askerimiz cephaneliğin patlamasıyla şehit oldukları yer.


Mehmetçiğe Saygı Anıtı: Savaş sırasında Türk askerinin cesareti, kahramanlığı, vatan sevgisi ve insan sevgisinin düşman askerleri tarafından bile takdir ve saygıyla dile getirildiği bu şahane anıtla merhametin her yerde önemli olduğunu bir kez daha gördük.


Nusret Mayın Gemisi: İçinde gezerken sanki o günleri yeniden yaşatacak şekilde çok güzel dizayn edilmiş. Düşman gemilerinin projektörlerine rağmen, Anadolu yakasındaki Karanlık Liman’a elde kalan son 26 mayını bırakarak Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmiştir, Bundan sebep, dünyanın en ünlü mayın döşeme gemisi unvanını almıştır.


Troya Atı: Düşmanın bir şehri ele geçirmek için gizli plan dahilinde içine gizlenen askerler sayesinde savaşı kazanan bir ordunun en önemli simgesi bu olsa gerek. Düşmandan gelen ne olursa olsun bir kez değil on kez düşünmek gerek.


Çanakkale Arkeoloji Müzesi: Tarihe canlı tanıklık etmek bir müzenin içinde kaybolmaktır.


Cephanelikler: Müze içerisindeki gördüklerimiz, bir tarihin yazıldığı bu kutsal topraklarda bugün olsa ben de canımı vatanım için seve seve veririm, diyen gençlerin sesleriyle yankılandı.
Aynalı çarşıyı gezip peynir helvası yemeyi de ihmal etmedik. Çanakkale sahili ve balık da olmazsa olmazdı.
Hepimiz için çok anlamlı ve unutamadığımız bir tarih yolculuğu olmuştu. Bizlere kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye ait olduğumuzu en canlı haliyle anlatan, her karışı ayrı bir tarih sayfası, en büyük kahramanlık destanının yazıldığı kadim şehir; Çanakkale.


Çanakkale Savaşı'nda ve vatanımız uğruna verilen tüm mücadelelerde canlarını ortaya koyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün şehitlerimizi saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyorum.


Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber

Mehmet Akif ERSOY

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.