Elimin tuzu yok…
Küçükken annem babama hep “senin elinin tuzu yok” derdi.
Tabii o zamanlar anlamazdım bunun ne demek olduğunu. Büyüyüp iyilik etmenin şerefine nail oldukça, yaşadıkça, bazı durumları tecrübe ettikçe bu sözün ne demek olduğunu anladım.
Anadolu’nun bazı yörelerinde ''Elimin tuzu yoktur'' şeklinde de kullanılan ''Ekmeğimin tuzu yok'' sözü; yapılan iyiliğe karşı nankörlükle karşılık verilmesi, iyiliğin itibar görmediği durumlarda kullanılan bir vecizdir.
Peki, elimizin tuzu yoksa iyilik yapmaktan vaz mı geçelim? Elbette hayır. Çünkü iyilik yapmak zaten karşılık beklemeden yapmaktır. Hz. Muhammed (s.a.v), iyiliği insanın kendi iradesine ve vicdanına bırakarak “İyiliğin bireyin gönlünü, ruhunu huzura kavuştururken aynı zamanda da içine sinen şey” olduğunu söylemiştir. Yine “Allah’ım! yaşamayı benim için her türlü iyiliği artırma vesilesi kıl.” şeklinde dua ederek iyilik için yaşamayı bir varoluş sebebi olarak sunmuştur ve “ iyilikte yarışın ve acele edin” demiştir. Gerçek şu ki dünyada en büyük ağırlık nifakta da terazide de iyiliktir.
İyilik ve sadaka hem yapan için hem yapılan için güzellikler getirirken birbiriyle de sıklıkla karıştırılan iki kavramdır.
Bu iki kavramın özünde de karşılıksız yapmak/vermek vardır.
İyilik ve sadaka kavramları temelde vermek gibi anlaşılan bir kavram olmasına karşın, derin bir ahlaki içeriğe sahiptir. İçinde sadakat, samimiyet, adalet ve hakkaniyet vardır. Çünkü iyilik aslında sizde olanı başkasına da karşılık beklemeden sunmaktır. Bazen elinizdekini paylaşarak adaleti, bazen olandan olmayana aktarılırken hakkaniyeti, bazen bir duruşla sadakati, bazen bir gülümseme, bazen sevgi dolu bir bakış ile samimiyeti gösterirken iyilik ve sadaka bazen şefkat dolu bir dokunuş, bazen güven veren bir söz, bazen huzur veren bir duruş olur…
Bunların hepsi karşılık beklemediğiniz sürece iyilik ve sadakadır. Eğer yaptığınız iyiliğe karşılığı kuldan bekliyorsanız bunun adı iyilik değil, duygu tefeciliğidir.
Hani hepimizin bildiği bir atasözü vardır ‘‘İyilik yap denize at halik bilmezse balık bilir.” diyerek iyilik teşvik edilmiştir.Çocukluğumdan beri babam ve annem de bizlere hep bu yönde telkinler verirken yaşları ilerlemiş olmasına rağmen hala iyilik yapma fırsatı hasıl olduğunda büyük bir sevinçle ve heyecanla ellerinden geleni yapıyorlar.
Küçüklüğümden beridir anneciğimin ve babacığımın her daim insanlara yumuşak huylu davranarak her daim iyilikle muamele ettiklerine şahit olmuşumdur.
Bizlere de bu yönde hem davranışları ile örnek olurken hem de sık sık nasihatler ederlerdi.
*Size birisi kötülük yapsa bile siz her zaman iyilikle karşılık verin.
*Size yapılmasını istemediğiniz bir davranışı sizde kimseye yapmayın.
*Elinizdekini bölüşürken azını kendinize çoğunu karşınızdakine verin, derdi.
Elhamdülillah ki böyle kıymetli bir erdemi sahiplenmiş ebeveynlerin elinde büyüyen şanslı insanlardanım. İyilik yapmak çok güzel ve mutluluk verici bir durum ve bulaşıcı bir şey.
Sevgili ebeveynler lütfen çocuklarınızı sıklıkla iyiliğe maruz bırakın ki onlarda iyilik yapmayı düstur edinsinler.
İyilik Yüce Allah’ın da emrettiği bir davranış şekliyken bilimsel olarak ta iyilik yapmanın hem yapana hem de yapılan iyilik hali verdiği bilinmektedir.
“Hani İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.’’(Bakara süresi 83)
‘‘Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.’’ (Nisa 40)
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de birçok kere iyilik etmeyi emretmiş ve yapılan iyiliklerin mutlaka mükâfatını vereceğini vadetmiştir.
İyilik biyolojik olarak beyindeki ödül merkezini harekete geçirerek davranışın tekrarlanma durumunu artırmaktadır. Bu da kişide iyilik yapma potansiyelini artırarak ruhen iyilik halini olumlu etkilemektedir.
Yine iyilik; hem fiziksel hem duygusal anlamda olumlu bir etki oluşturarak bağışıklık sistemini dahi güçlendirmektedir.
Bir insana iyilik yapmak, sevgi, sarılma, tokalaşma, empati kurma gibi davranışlar oksitosin salgısını artırarak iyilik hissi verirken, korku, kaygı ve stresi azaltır.
Yapılan başka çalışmalarda da iyilik yapmanın, serotonin ve dopamin sistemi üzerinde olumlu etkiler oluşturduğu görülmüştür. Başkalarına yardım etme, başkaları için bir şeyler yapma kişinin ruh halini olumlu etkileyerek yapılan şeyden haz alma ve daha fazla yapma isteğini de artırmaktadır.
Unutmayalım,
İyilik bulaşıcıdır. Bugün iyilikle tohumu ekilen ruhlar, yarınlara iyilik meyveleri sunacaklardır. O nedenle iyilik yapalım, yapanları takdir edelim. Çünkü, iyilik yapanların takdir edilmesi buna şahit olan kişilerde dahi iyilik yapma arzusunu artırmaktadır.
Şu aralar hepimizin en çok da iyiliklerin artmasına ihtiyacımız var.
HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta şöyle bir analiz yaparak iyilik yapma oranlarınıza bir bakın. Her zaman daha fazlasını yapabileceğinizi unutmayın lütfen.
İyilikleri yaparken de çocuklarınızın yaşına uygun olanları onlarla birlikte yapmaya özen gösterin.