‘’Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan’’.
Nazım Hikmet
Pişmanlık… Çoğu zaman olumsuzluk içeren bir kelime gibi algılanır. Oysa baktığımızda pişmanlığın yapılan bir davranışın sonucunda duyulması ya daha iyisini yapabilme ihtimalini doğurur ya da yapılan davranışın karşımızdakini kırdığını anlayıp suçluluk duymanın ve gönlünü almanın yolunu açar.
Eğer kişi kalp kırmışsa karşı tarafın gönlünü almak için çaba sarf eder. Ya da daha farklı yapsaydım, daha iyisini yapsaydım düşüncesinden kaynaklı pişmanlık varsa o zamanda bundan sonra ki alacağı kararları daha fazla düşünerek alacaktır, yapacağı her işi daha çok çaba harcayarak, özenle yapacağının garantisidir. Hani derler ya bir musibet bin nasihatten iyidir diye. Kişinin yaptığı eylemin sonrasında karşılaştığı sonuç veya duyacağı pişmanlık bundan sonraki süreçlerde aynı hataları yapmayarak daha doğru eylemlere yönlendirecektir. Yapılan eylemlerden duyulan pişmanlıklar bir bakıma insanın hayat yolculuğunda sepetine topladığı tecrübelerdir diye düşünüyorum.
Bir de hiç eyleme geçmemiş olmak ve sonucu yanlış mı doğru mu, iyi mi, kötümü asla görmemiş olmak var pişmanlığın diğer ucunda. Düşünün bir zamanında söylenmemiş sözler, atılmamış adımlar, alınmamış kararlar ya da alınıp da uygulanamamış kararlar, gidilmemiş yerler, dokunulmamış yürekler… Yapamadıklarımıza pişman olmamak için sanırım adım atmaktan korkmamak gerekli, cesur olmak gerekli ve tabi iyi ölçüp tartarak eyleme geçmekte işin olmazsa olmazı.
Pişman kelimesinin anlamına baktığımızda; yapılan bir işten dolayı üzülmek diyebiliriz. Bir de pişmanlık(nedamet) olarak kullanılan duygu var ki; bir olay ya da durum karşısında farklı bir tutum sergileyebilirdim dediğimiz zamanlarda ortaya çıkan olumsuz ruh halidir. Pişman olma konusunda yeterlilik bireylerde 7 yaş civarında kazanılır. Farklı nedenlerden ve bireysel faktörlerden kaynaklı bu süre bazen daha geç de olabilir. Demek ki çocuklar 7 yaş itibariyle davranışlarının sonuçlarıyla yüzleşebilirler. Asıl pişmanlık duygusunun tavan yaptığı dönem ise ergenlik çağıdır. Çünkü bu dönemde çocuklar artık özgürlüğe doğru adım adım giderken verdikleri kararların sonuçlarıyla da kendi başlarına yüzleşirler. Burada aslında çocuklara karar verme süreçleriyle ilgili erken yaşta sunduğumuz fırsatların önemi devreye giriyor. Küçük yaşlardan başlayarak özellikle de 7 yaşından itibaren çocukların kendileriyle ilgili basit konularda karar vermelerine destek olduğumuzda, ergenlik çağına geldiklerinde olaylara çok yönlü bakarak ve hızlı düşünerek daha doğru kararlar verebilirler. Buradan; çocuklar her konuda kendi başına karar vermelidir gibi bir düşünceye kapılmayalım lütfen. Çocuğun hayatını etkileyecek, tehlike arz eden, geleceğini etkileyecek kadar hassas ve önemli konularda tabii ki ebeveynler olarak çocuklarımıza doğru bir şekilde rehberlik edeceğiz. Hatta her daim onlara rehberlik edeceğiz. Tabi diretmeden, inatlaşmadan, zorla ve baskıyla değil. Konuşarak! Dinleyerek ve anlayarak…
Peki, acaba insanları pişmanlığa götüren nedenler neler olabilir? Hiç düşündünüz mü? Yapılan bazı çalışmalarda; Tembellik yaparak işi/eylemi zamanında yapmayıp sürekli ertelemek, bazen düşünmeden hızlıca ve acele kararlar vermek, bazen karar vermekten kaçınıp arada kalmak, bazen kıramadığımız kişilere hayır diyememek ve kaldırabileceğimizden fazla yük omuzlamak, iyi olduğuna kanaat edilen fırsatların kaçırılması, çevrenin baskısı ve tepkisinden çekinerek eyleme geçememek, yaşanmış acı tecrübeleri sonraki yaşama aktarmak, yanlış zamanlama, yanlış kişiler, yanlış ilişkiler…
Acaba şu hayatta en çok neyden pişmanlık duyar insan, yaptığı eylemlerden mi? Yoksa yapmadığı/yapamadığı eylemlerden mi? İnsan yapamadıklarından daha çok pişmanlık duyarmış, benden söylemesi kıymetli gönül dostlarım. Pişmanlığımızın yaşanmışlıklardan olması görebilen için farklı bakış açıları geliştirmek adına iyi birer tecrübedir. Ama yaşanmamış pişmanlıklar; işte onlar insanın içini kurt misali kemirir durur. Geriye dönüp baktığımızda keşkelerle dolu bir hayatı kimse istemez eminim o nedenle bin bir türlü bahanelerle hayatı ertelemeyelim derim. Malumunuz zamanı geriye döndürebilen görülmedi…
Sözün özü kıymetli ebeveynler; çocuklarımızın hayatımızdaki en değerli varlıklarımız olduklarını düşünürsek; onlara dair davranışlarımızın ve onlarla ilgili aldığımız kararların pişmanlıkla sonuçlanmaması en büyük temennimiz. Kimi zaman çocuğumuza sunduğumuz aşırı rahatlıklar ve kolaylıklar pişmanlığımız olurken, kimi zaman da onlar için yapamadıklarımız pişmanlığımız olur. Bazen ağzımızdan istemeden çıkan bir söz, bazen de istediğimiz halde çıkamayan sözler. Bazen yüreğine dokunmak isterken yanlış yollardan gitmek, bazen de istesek bile yüreğine dokunamadığımız anlar olur pişmanlıklarımız. Çocuklarımıza dair iyi ki’lerle dolu an’lar biriktirebilmek dileğiyle..
Soralım kendimize şu hayatta en çok pişman olduğum şey neydi diye? Sizi bilmem ama benim en büyük pişmanlığım; yanlış insanlara yanlış anlamlar yükleyerek kaybettiğim zaman derdim sanırım.
Pişmanlıklarınız olacaksa şu hayatta, başkanlarının hayatını etkilemeyecek hatalar olsun, ama dileğimiz doğru kararlarla az pişmanlıklarınız ve az keşkeleriniz olsun efendim. Yapılan hatayı belki telafi ederiz(mümkünse elbet) ama yapılamayanlar için tekrar uyarayım; zamanı geri getirmenin şifresi henüz bulunamadı. O nedenle keşkelerin yerini iyi ki’lerin aldığı mutlu yarınlar diliyorum…
HAFTANIN ÖNERİSİ: Kırdığımız ve kırmaktan pişman olduğumuz kalpler illaki vardır, gidip yaraladığımız bu kalbi/kalpleri bulalım ve onaralım efendim.