scale up vize
vize
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
Köşe Yazarı
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI
 

BİR İÇSEL KEŞİF: YALNIZLIK

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz herkesin diline pelesenk yaptığı  ‘İçi boş kalabalık yerine yalnızlığı tercih ederim…’ sözüyle başlamak istedim. Acaba gerçekten bu yalnızlık, istediğimiz şey mi, yoksa çaresizce kabullenmek zorunda kalınan bir durum mu? Bu sorunun cevabı elbette herkese göre değişir. Çünkü yalnızlık kimileri için bulunmaz bir nimet, kimileri içinse ciddi bir huzursuzluk ve mutsuzluk sebebidir. Kimileri sırf yalnız kalmamak adına kalabalıklar arasında kendi bireyselliğini, varlığını kaybedip, anonim bir kişi olarak var olmaya çabalarken; kimileri kendini kendinde bulmuştur, yalnızlığıyla sırdaştır ve mutludur. Zaten insanoğlu doğarken de ölürken de tek başınadır şu hayatta, ama asla yalnız değildir. Çünkü Allah Teâlâ, “Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.” şeklinde buyurmuştur. Yalnızlığı bir duygu ve ruh hali olarak ele aldığımızda; bireyin kalabalıklardan, sosyal faaliyetlerden uzaklaşıp kabuğuna çekilmesi, hiçbir şeyden keyif alamaması olarak tanımlayabiliriz. Öte yandan disipline edilmiş ve bilinçli bir yalnızlık vardır ki; bu bireye şifa veren bir durumdur. Bilinçsizce kendini toplumdan ve dış dünyadan soyutlayarak inzivaya çekilmek ruhsal açıdan ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bilinçli yalnızlık ise birey olma yolunda atılan ve kişinin kendini bulması, kendini anlaması ve anlamlandırması açısından çok önemlidir. Burada bireyin kendi iç dünyasına yolculuğu söz konusudur; ancak bu içsel yolculuk sürecinin sağlıklı olması için kişinin bazen kendisiyle bile arasına mesafe koyması gerekir ki, içindeki “ben” duygusu tüm benliğini ve bireyselliğini esir almasın. Günümüz toplumlarına baktığımızda yalnızlığın bir tercih ve içe yönelim olmaktan ziyade zorunluluk olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü artık çoğu insan dijital platformlarda sosyalleşerek gerçek dünyadan kopma derecesine gelmiş durumdadır. Özellikle gençler bu konuda en ön sıraları doldurmuş durumdalar maalesef. Oysa kişinin aynı duyguları paylaştığı, kendisini anlayan, dinleyen ve gerçekten değer veren bir tane arkadaşının, dostunun olması yapay dijital dünya arkadaşlıklarından misliyle kıymetlidir.  Bireylerin yalnızlıkla baş edebilmesi ve bilinçli bir yalnızlığı seçmesi hususunda ebeveynlere çok iş düşmektedir. Çünkü yalnızlığa yüklenen anlamlar erken çocuklukta ve hatta bebeklikte başlar. Bebek anne rahmine düştüğü andan itibaren annenin tüm duygularını hisseder. İstenilen ve sevilen bir bebek ise haliyle hayata bir sıfır önden başlar. Dünyaya geldikten sonra da sevgi ve ilgiyle ihtiyaçları zamanında karşılanırsa güvenli bağlanma süreci sağlıklı bir şekilde gerçekleşir. Güvenli bağlanma dediğimiz bu süreç, John Bowlby ve Mary Ainsworth tarafından geliştirilmiştir ve bireyin erken çocukluk, bebeklik döneminde kendisine bakım veren kişi ile kurduğu duygusal bağ olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlanma, ilişkisinin bireyin ilerleyen dönemlerde kuracağı ilişkilerin niteliğine, kaygı ve öfke davranışları vb. kişilik bozukluklarına ve evlilikte uyum sorunlarına ciddi şekilde etki ettiği düşünülmektedir. Yine anne baba tutumları da yalnızlığa yüklenilen anlamlar hususunda çok etkili faktörlerdendir. Demokratik tutumla büyütülmüş ve güvenli bağlanan bireylerin, karşısındaki kişilerle kolayca ve sağlıklı ilişkiler kurduğu, kaygı düzeylerinin düşük olduğu, başkalarının onayına ve varlığına daha az ihtiyaç duyarak özerk bir birey olmayı başardığı bilinmektedir. İlgisiz ve tutarsız tutumla büyüyen çocukların da kaygılı, öfkeli oldukları, sorunlarla başa çıkmakta güçlük çektikleri ve ilişkilerinde sürekli sorun yaşadıkları da bilinmektedir. Çocukların bebeklik ve erken çocuklukta yaşadığı uzun süren anne yoksunluğu, travmalar, çeşitli hastalıklar ve kayıplar yalnızlıkla ilgili ciddi korku ve kaygıya yol açan diğer nedenler olarak sıralanabilir. Bu gibi durumlarda bir uzmandan yardım almakta yarar var. Sözün özü aslında yalnızlık kişinin kendini keşif yolculuğunda başvurulması gereken önemli bir eylemken, yalnızlık kişinin kendini toplumdan soyutlanmış hissedip ruhsal sıkıntılar yaşamasına yol açan aynı isimde farklı iki kavram. Çok ince bir çizgiden ibaret, bu iki kavram arasındaki mesafe… Çocukları sağlam bir ruh ile donatırsak; ne yalnızlıktan korkar, ne de birilerinin hayatından çıkmasından korkar. Ne başkalarına amade yaşar, ne de gereksiz insanlarla zaman kaybeder… Yalnızlık bazen iyidir ve ciddi anlamda hayatı zorlaştıranlardan arınmak için gereklidir. Yalnızlık insanoğluna bazen bir ödül bazen de bir imtihandır. Ancak her ne olursa olsun son durak yaratanadır. Yalnızlıkların ödül olduğu ve bireysel keşif yolculuğu olarak yaşandığı güzel anların hayatınızda yer etmesi temennisiyle… HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta eğer mümkünse kısa aralıklarla bireysel keşif yolculuğuna çıkmanızı tavsiye ederim. Bakalım içinizdeki sizden neler çıkacak?
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2023 - Pazartesi
Zeynep Dere/ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ UZMANI, AİLE DANIŞMANI

BİR İÇSEL KEŞİF: YALNIZLIK

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz herkesin diline pelesenk yaptığı  ‘İçi boş kalabalık yerine yalnızlığı tercih ederim…’ sözüyle başlamak istedim.
Acaba gerçekten bu yalnızlık, istediğimiz şey mi, yoksa çaresizce kabullenmek zorunda kalınan bir durum mu? Bu sorunun cevabı elbette herkese göre değişir. Çünkü yalnızlık kimileri için bulunmaz bir nimet, kimileri içinse ciddi bir huzursuzluk ve mutsuzluk sebebidir. Kimileri sırf yalnız kalmamak adına kalabalıklar arasında kendi bireyselliğini, varlığını kaybedip, anonim bir kişi olarak var olmaya çabalarken; kimileri kendini kendinde bulmuştur, yalnızlığıyla sırdaştır ve mutludur. Zaten insanoğlu doğarken de ölürken de tek başınadır şu hayatta, ama asla yalnız değildir. Çünkü Allah Teâlâ, “Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa, ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa, ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.” şeklinde buyurmuştur.
Yalnızlığı bir duygu ve ruh hali olarak ele aldığımızda; bireyin kalabalıklardan, sosyal faaliyetlerden uzaklaşıp kabuğuna çekilmesi, hiçbir şeyden keyif alamaması olarak tanımlayabiliriz. Öte yandan disipline edilmiş ve bilinçli bir yalnızlık vardır ki; bu bireye şifa veren bir durumdur. Bilinçsizce kendini toplumdan ve dış dünyadan soyutlayarak inzivaya çekilmek ruhsal açıdan ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bilinçli yalnızlık ise birey olma yolunda atılan ve kişinin kendini bulması, kendini anlaması ve anlamlandırması açısından çok önemlidir. Burada bireyin kendi iç dünyasına yolculuğu söz konusudur; ancak bu içsel yolculuk sürecinin sağlıklı olması için kişinin bazen kendisiyle bile arasına mesafe koyması gerekir ki, içindeki “ben” duygusu tüm benliğini ve bireyselliğini esir almasın.
Günümüz toplumlarına baktığımızda yalnızlığın bir tercih ve içe yönelim olmaktan ziyade zorunluluk olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü artık çoğu insan dijital platformlarda sosyalleşerek gerçek dünyadan kopma derecesine gelmiş durumdadır. Özellikle gençler bu konuda en ön sıraları doldurmuş durumdalar maalesef. Oysa kişinin aynı duyguları paylaştığı, kendisini anlayan, dinleyen ve gerçekten değer veren bir tane arkadaşının, dostunun olması yapay dijital dünya arkadaşlıklarından misliyle kıymetlidir. 
Bireylerin yalnızlıkla baş edebilmesi ve bilinçli bir yalnızlığı seçmesi hususunda ebeveynlere çok iş düşmektedir. Çünkü yalnızlığa yüklenen anlamlar erken çocuklukta ve hatta bebeklikte başlar. Bebek anne rahmine düştüğü andan itibaren annenin tüm duygularını hisseder. İstenilen ve sevilen bir bebek ise haliyle hayata bir sıfır önden başlar. Dünyaya geldikten sonra da sevgi ve ilgiyle ihtiyaçları zamanında karşılanırsa güvenli bağlanma süreci sağlıklı bir şekilde gerçekleşir. Güvenli bağlanma dediğimiz bu süreç, John Bowlby ve Mary Ainsworth tarafından geliştirilmiştir ve bireyin erken çocukluk, bebeklik döneminde kendisine bakım veren kişi ile kurduğu duygusal bağ olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlanma, ilişkisinin bireyin ilerleyen dönemlerde kuracağı ilişkilerin niteliğine, kaygı ve öfke davranışları vb. kişilik bozukluklarına ve evlilikte uyum sorunlarına ciddi şekilde etki ettiği düşünülmektedir. Yine anne baba tutumları da yalnızlığa yüklenilen anlamlar hususunda çok etkili faktörlerdendir. Demokratik tutumla büyütülmüş ve güvenli bağlanan bireylerin, karşısındaki kişilerle kolayca ve sağlıklı ilişkiler kurduğu, kaygı düzeylerinin düşük olduğu, başkalarının onayına ve varlığına daha az ihtiyaç duyarak özerk bir birey olmayı başardığı bilinmektedir. İlgisiz ve tutarsız tutumla büyüyen çocukların da kaygılı, öfkeli oldukları, sorunlarla başa çıkmakta güçlük çektikleri ve ilişkilerinde sürekli sorun yaşadıkları da bilinmektedir.
Çocukların bebeklik ve erken çocuklukta yaşadığı uzun süren anne yoksunluğu, travmalar, çeşitli hastalıklar ve kayıplar yalnızlıkla ilgili ciddi korku ve kaygıya yol açan diğer nedenler olarak sıralanabilir. Bu gibi durumlarda bir uzmandan yardım almakta yarar var.
Sözün özü aslında yalnızlık kişinin kendini keşif yolculuğunda başvurulması gereken önemli bir eylemken, yalnızlık kişinin kendini toplumdan soyutlanmış hissedip ruhsal sıkıntılar yaşamasına yol açan aynı isimde farklı iki kavram. Çok ince bir çizgiden ibaret, bu iki kavram arasındaki mesafe…
Çocukları sağlam bir ruh ile donatırsak; ne yalnızlıktan korkar, ne de birilerinin hayatından çıkmasından korkar. Ne başkalarına amade yaşar, ne de gereksiz insanlarla zaman kaybeder… Yalnızlık bazen iyidir ve ciddi anlamda hayatı zorlaştıranlardan arınmak için gereklidir.
Yalnızlık insanoğluna bazen bir ödül bazen de bir imtihandır. Ancak her ne olursa olsun son durak yaratanadır.
Yalnızlıkların ödül olduğu ve bireysel keşif yolculuğu olarak yaşandığı güzel anların hayatınızda yer etmesi temennisiyle…

HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta eğer mümkünse kısa aralıklarla bireysel keşif yolculuğuna çıkmanızı tavsiye ederim. Bakalım içinizdeki sizden neler çıkacak?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.