scale up vize
meyzen
Murat Marap-Gazeteci
Köşe Yazarı
Murat Marap-Gazeteci
 

İsrail'in Arz-u Mevud Davası

Arz-u Mevud, İbranice'de "Vadedilmiş Topraklar" anlamına gelir. Yahudi inancına göre Tanrı'nın İsrail oğullarına vaad ettiği topraklar olarak tanımlanır. Bu kavram, tarih boyunca Yahudi halkının dini, kültürel ve siyasi ideolojilerinin merkezinde yer almıştır. 1948 yılında kurulan İsrail Devleti'nin bütün politikalarını da bu yönde sürdürmesi kaçınılmaz bir geçekliktir. Arz-u Mevud kavramı, Tevrat ve diğer Yahudi inanç sistemlerinde geçmektedir. Bu inanışa göre, Tanrı, Hz. İbrahim'e ve onun soyuna Kenan diyarını (bugünkü İsrail ve Filistin toprakları) vaad etmiştir. Bu vaad, Yahudi inanç tarihinin önemli bir parçası olmuş ve Yahudilerin Mısır'dan çıkışını ve Kenan'a yerleşmelerini kapsayan kutsal bir anlatının temelini oluşturur. Yahudiler, İsrail Devleti'ni kurduktan sonra inaç sistemlerinde geçen Arz-Mevud davasını gerçekleştirme yolunda büyük bir azimle çalışmaktadır. Arz-u Mevud yani vaad edilmiş topraklar yahudi inancında Nil Nehri'nden Fırat Nehri'ne kadar olan coğrafyayı kapsar. 19. yüzyılın sonlarında, Theodor Herzl tarafından bi rakım olarak oraya çıkan Siyonizm emelerine ulaşmak için tüm coğrafyayı kan gölüne çevirmekten de geri durmamışlardır. Siyonizm adı verilen siyasi hareket, Yahudilerin kendi ulus devletlerini kurmalarını savunmaya başladı. Theodor Herzl tarafından kurulan bu hareket, yahudi inanç sistemine göre tanrının bir vaadi olarak görürler. Siyonistlerin amacı, Yahudilerin Filistin topraklarında bir devlet kurup Arz-u Mevud davasını zaman içerisinde gerçekleştirmek istemeleridir. Bu hedefe dini bir meşruiyet kazandıran Siyonist yahudiler Filistinlilere zulüm etmekte geri kalmamışlardır. 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulması, Yahudiler için tarihi bir dönüm noktası oldu. Ancak, İsrail'in kuruluşu ve ardından gelen Arap-İsrail savaşları, bölgedeki toprakların kime ait olması gerektiği konusundaki tartışmaları daha da alevlendirdi. Bazı dini ve milliyetçi Yahudi gruplar, Arz-u Mevud'u genişleterek İsrail'in sınırlarının Nil Nehri'nden Fırat Nehri'ne kadar genişlemesi gerektiğini savunurlar. Bu görüş, özellikle Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerle olan çatışmalarda belirginleşir. Arz-u Mevud kavramı, hem dini hem de siyasi açılardan eleştirilere maruz kalmıştır. Birçok tarihçi ve akademisyen, bu kavramın modern politikalarla ilişkilendirilmesinin tehlikelerine dikkat çeker. Filistinli Araplar, bu tür genişleme ideallerini kendi toprak haklarına bir tehdit olarak görürler ve bu durum, bölgede kalıcı barışın sağlanmasını zorlaştırır. Arz-u Mevud davası, İsrail'in emellerinin bir göstergesi olarak yerini almış ve kendi çıkar politikalarını da insanlığa kabul ettirmek için büyük bir mücadele vermişlerdir. Arz-u Mevud düşüncesi, Yahudi halkının kültürel ve dini kimliğinin önemli bir parçası olmasının yanı sıra, İsrail-Filistin çatışmasının da merkezinde yer aldı. Siyonist yahudilerin Arz-u Mevud davası günümüzde görülen özellikle de Filistin halkına yapılan soykırım ile de görülmektedir. Acı bir gerçek ki, mutlaka ALLAH nurunu tamamlayacaktır ancak 2 milyarlık müslüman alemi toplamda dünyada ortalama 20 milyon yahudi nüfusu karşısında uyumaya devam ettikçe Filistin'den sonra da sıra kendilerine geleceğinin farkında bile değiler. Selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2024 - Pazartesi

İsrail'in Arz-u Mevud Davası

Arz-u Mevud, İbranice'de "Vadedilmiş Topraklar" anlamına gelir. Yahudi inancına göre Tanrı'nın İsrail oğullarına vaad ettiği topraklar olarak tanımlanır. Bu kavram, tarih boyunca Yahudi halkının dini, kültürel ve siyasi ideolojilerinin merkezinde yer almıştır. 1948 yılında kurulan İsrail Devleti'nin bütün politikalarını da bu yönde sürdürmesi kaçınılmaz bir geçekliktir. Arz-u Mevud kavramı, Tevrat ve diğer Yahudi inanç sistemlerinde geçmektedir.

Bu inanışa göre, Tanrı, Hz. İbrahim'e ve onun soyuna Kenan diyarını (bugünkü İsrail ve Filistin toprakları) vaad etmiştir. Bu vaad, Yahudi inanç tarihinin önemli bir parçası olmuş ve Yahudilerin Mısır'dan çıkışını ve Kenan'a yerleşmelerini kapsayan kutsal bir anlatının temelini oluşturur. Yahudiler, İsrail Devleti'ni kurduktan sonra inaç sistemlerinde geçen Arz-Mevud davasını gerçekleştirme yolunda büyük bir azimle çalışmaktadır. Arz-u Mevud yani vaad edilmiş topraklar yahudi inancında Nil Nehri'nden Fırat Nehri'ne kadar olan coğrafyayı kapsar. 19. yüzyılın sonlarında, Theodor Herzl tarafından bi rakım olarak oraya çıkan Siyonizm emelerine ulaşmak için tüm coğrafyayı kan gölüne çevirmekten de geri durmamışlardır.

Siyonizm adı verilen siyasi hareket, Yahudilerin kendi ulus devletlerini kurmalarını savunmaya başladı. Theodor Herzl tarafından kurulan bu hareket, yahudi inanç sistemine göre tanrının bir vaadi olarak görürler. Siyonistlerin amacı, Yahudilerin Filistin topraklarında bir devlet kurup Arz-u Mevud davasını zaman içerisinde gerçekleştirmek istemeleridir. Bu hedefe dini bir meşruiyet kazandıran Siyonist yahudiler Filistinlilere zulüm etmekte geri kalmamışlardır. 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulması, Yahudiler için tarihi bir dönüm noktası oldu.

Ancak, İsrail'in kuruluşu ve ardından gelen Arap-İsrail savaşları, bölgedeki toprakların kime ait olması gerektiği konusundaki tartışmaları daha da alevlendirdi. Bazı dini ve milliyetçi Yahudi gruplar, Arz-u Mevud'u genişleterek İsrail'in sınırlarının Nil Nehri'nden Fırat Nehri'ne kadar genişlemesi gerektiğini savunurlar. Bu görüş, özellikle Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerle olan çatışmalarda belirginleşir. Arz-u Mevud kavramı, hem dini hem de siyasi açılardan eleştirilere maruz kalmıştır. Birçok tarihçi ve akademisyen, bu kavramın modern politikalarla ilişkilendirilmesinin tehlikelerine dikkat çeker. Filistinli Araplar, bu tür genişleme ideallerini kendi toprak haklarına bir tehdit olarak görürler ve bu durum, bölgede kalıcı barışın sağlanmasını zorlaştırır. Arz-u Mevud davası, İsrail'in emellerinin bir göstergesi olarak yerini almış ve kendi çıkar politikalarını da insanlığa kabul ettirmek için büyük bir mücadele vermişlerdir.

Arz-u Mevud düşüncesi, Yahudi halkının kültürel ve dini kimliğinin önemli bir parçası olmasının yanı sıra, İsrail-Filistin çatışmasının da merkezinde yer aldı. Siyonist yahudilerin Arz-u Mevud davası günümüzde görülen özellikle de Filistin halkına yapılan soykırım ile de görülmektedir. Acı bir gerçek ki, mutlaka ALLAH nurunu tamamlayacaktır ancak 2 milyarlık müslüman alemi toplamda dünyada ortalama 20 milyon yahudi nüfusu karşısında uyumaya devam ettikçe Filistin'den sonra da sıra kendilerine geleceğinin farkında bile değiler. Selam ve dua ile...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishpress.co.uk sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.